Memlekete dönüş

04 Eylül 1986 günü, merhum Başbakan ve 8.Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL’ın, Maliye ve Gümrük Bakanlığı bünyesinde istihdam amaçlı açmış olduğu ve Türkiye genelinde yapılan sınavı kazandıktan sonra, ilk görev yerim olan Kapıkule’de göreve başlamıştım.

25 Mayıs 1987’de ilk işe başlayışımdan bu yana, 25 yıl, dört ay, on dört gün gibi bir zaman dilimini gurbette geçirmiş, şehrimden uzak yaşamışım. Bugün, yaşadığım şehre, evime bir saat mesafede, komşu bir şehirde görevimi sürdürüyorum ve yeniden memleketime dönmenin mutluluğu ve karmaşık duyguları içindeyim.

Mutluluk göreceli bir kavram olmakla birlikte okuyucu tarafından anlaşılabilir bir duygudur. Karmaşık duygularım geniş bir yekün teşkil ediyor. Memleketimden uzaklığım duygularımda biraz kopuş meydana getirmiş, son yirmibeşyılda meydana gelen nesil beni tanımıyor, ben de onları

***   ***   ***

Mesleğimin 15 yılını Kara Kapılarında çalışarak geçirdim. Yeryüzündeki insan varlığının gizemini, biraz anlamak istiyorsanız, ülkenin kara kapıları sizin için bulunmaz bir laboratuardır.

Bu araştırmada, aklınız, zekânız ve hissiyatınızla önemli tespitler yapabilirsiniz.

İnsan gizemini kavramak için, bir bakış, bir gülüş, bir söyleyiş size önemli ipuçları verir.

Ya da bir yakarış da, yalvarışta kalbinizi kuşatan sevgi atmosferi içinde, acılı bir yüreğin buhusunu hisseder, boğazınızda düğümler oluşur, görevinizi yapamaz hale gelirsiniz.

Kem gözlü, şirret, huysuz yaramaz, edepsiz insanlarla da karşılaşabilirsiniz.

Bazen, öyle tabloyla karşılaşırsınız ki, Allaha şükretmek için bahane olur, ya da, hayretinizi mucip olmayan zamanlarda, yaşadığınız tekdüzelik, şahsınızda anlamını kaybeder ve kendinizi mutsuz ve umutsuz hissedersiniz.

Sabrın selamete vardıran tecellisini sabrederek öğrenmenin sabırların en güzeli olduğunu anlarsınız.

Duanın gücüne inanıyorsanız eğer, size mutluluk veren her şeyin yaratıcıyla olan dostluğunuz sayesinde gerçekleştiğine yönelik bir kanaate kavuşursunuz.

Tamahkârca duyulan hırsın faydasız olduğuna, bilime inanmayan ve dayanmayan gayretin çare olmadığına şahit olursunuz.

Çıkar ilişkisi olmadan yapılan fedakârlığın sağladığı yüksek memnuniyet duygusunun paha biçilemez bir kıymet olduğuna,

Merhameti, dostluğa, vefayı tanımadan yaşamanın hayatı iyi algılayamamak olduğunu müşahede edersiniz.

****     *****

Yıllar sonra, bahçemizin ürünü olan siyah üzümü, cevizi, hurmayı ve elmayı dalından kendi ellerimle topladım.

Sarmaşık gibi ağaç dallarına dolanarak yukarılara doğru çıkmış üzüm asmaların yaşlı dallarını çay bahçesine paralel gelecek şekilde uzatıp, asma dallarını terbiye etmeye çalışıyorum, ayrıca bu dalların arasındaki genç sürgün dallardan bazılarını bırakarak geriye kalanları buduyorum. Gelecek yıl için yaptığım uygulamanın sonucunu heyecanla bekliyorum.

Çay tarımından önce Rize’de yetiştiriciliği yapılan satsuma tipi mandalina bahçeleri çay tarlasına dönüştürülmeden önce halkımızın geçim kaynaklarından biri idi, bugün inşaat ve yapılaşmayla kurban edildi bu bahçeler.

Kuzey rüzgârlarının etkisinden uzak, bölgemizin güneye bakan yamaçlarında ürün alınan mandalına ağaçlarına ilave olarak, son yıllarda artan oranda ve yaygın olarak yapılmakta olan fide dikimi ağaç popülâsyonunun çoğaltılmasını sağlamaktadır.

Kışın kar yağmadan evvel genç mandalina fidanlarının ahşap direklerle bağlanma işi eskiden beri yaptığımız işlerdendir. Dayama işlemi ağaç dallarının kırılmasını önlemektedir. Mandalına toplama aşamasında Kasım ayında dalların ahşap direklerle bağlanma işi için uygun bir zaman olduğunu düşünüyorum.

Bahçemizden elde ettiğimiz ürünlerimizi, tüketiciye ulaştırmada yıllardan beri eksikliğini duyduğumuz, soğuk hava depoculuğu, kasa-ambalaj tesislerinin yokluğu, ürünlerimizin tarlada kalması, zayi olması, ekonomiye kazandırılamaması anlamına gelmektedir.

Bu eksikliğin giderilmesi için yapılması gereken çalışmalar, bölgede alternatif tarımsal faaliyetin temelini oluşturacaktır.