- Kategori
- Kültürler
Memleketim..!
Ne ekersen onu biçersin; Tâbii tarla hâlâ senin ise...
Kahvaltı sofrasının Saygıdeğer dostları; Güzel Ülkemim Güzel İnsanları; Adam Gibi Adamlar...
Yazı için kullandığım resimdeki değiştirilmiş sembol, hiçbir siyasi ve sair simge değildir...
Nedir?
Dikkatli baktığınızda fark edersiniz, noktalama işaretlerinin iç içe geçmiş hâlidir...
Soru işareti? Dikkat işareti! Nokta işareti. Noktalı virgül işareti;
Yaşadığımız hayat sayısız soru işareti ile karşı karşıya bırakır bizi; Dikkatli bir yaklaşım sergilemediğimizde nokta kaçınılmazdır; Noktanın altına bir virgül koyarak devam etmek, tamamı ile bize bağlıdır...
Küçük, masalsı bir yastık altı hikayesi ile, hafızamda kaldığı kadarıyla, sizlerle paylaşacağım bu olay, ne demek istediğimi daha iyi anlatacaktır, diyorum...
Vakti zamanında, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, ismi saklı bir şehrimizde, zâtı muhterem bir tüccar vatandaşımız yaşar, sevilir sayılırmış...
Kader bu ya!..Bir akşam ortağı olan dostu öldürülmüş...Suçlanır olmuş...Suçun onun tarafından işlenmediğine dair beyanlar itibar görmemiş...Atfı cürüm için beyanda bulunanların hırs yüklü olmaları, şiddetle iddia etmeleri, odur ısrarı sebebiyle de cinayet, bu muteber şahsa kalırmış...
Kadı efendi idi, cemaat idi, şeyhülislam idi, vezir idi derken padişaha kadar ulaşmış, karar açıklanmış...
“Fermanımdır, bahse konu şahsın işlemiş olduğu suç çok ağırdır; Ağırlığı gönül yakandır; Atfedilen kesin hâl olmuş; Karar dönülmez andadır... Yaz... İdamına, değil af!..”
Velhâsıl emir suâl edilmez, dönülmezden geldiğinden, kaleme alınmıştır...
Kelâmı, kalemle kağıda döker vezir...“İdamına değil, af!..” şeklinde yazılmıştır...
Sonucu nedir bilinmez, sorgusu sizde, dikkat gerektirir, nokta koymak kolay, altına virgül koymak, inanç gerektirir...
İşte o inanç sahibi olan insanlar sebebiyle bu günlere gelebilmiş bir Türkiye’de yaşıyor, sonrasının da yaşaması için nefes alıyoruz...
...Fuzuli...Yunus...Karacaoğlan...Yahya Kemal...Mehmet Akif Ersoy...Elmalı Hamdi Yazır...Nazım Hikmet...Öncesi sonrası, aynı zamanın ortak ya da karşıtı olanı, binlercesi, sayılanı, sevileni, bilineni, özleneni...Sayısız kelime, sayısız cümle, sayısız sesleniş armağan ettiler bizlere...Aslında talepleri de çok sade idi...Duyun, uyanın, sahip çıkın...
Hâl böyle olunca, hepsi, tarihin en güzel sayfalarını süsleyen bu kişiliklere, bitmek tükenmek bilmez bir borcunuz olduğu hissine kapılıyorsunuz...İster istemez birşeyler düşünüyor, düşündüğünüzü art arda sıralıyor, kağıda aktarıyor, paylaşmayı bilenle paylaşıyorsunuz...
Mukaddes kitap, Kuran-ı Kerim kalptedir
Terazisi akıl, bâtılı reddedendir
Tüm mukaddeslere sıcak, eşit mesafededir
Örtüsü bayrak, neferi Türk gencidir...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün emanetine
Kutsal vatanın, kutsal toprağına, kutsal şehitlerine
Dökülen her damla kanın hatırına, hatırını bilene
Örtenimizde, esirgeyenimizde bayrağımızdır, onu sevendir...
Nefreti, kini olmaz, kalbi almaz
Kalbinin almadığını aklı hiç almaz
Aşkı vatanıdır, bayrağıdır, kutsalıdır
Kutsalını bâtıla bırakmaz, o asil kanlıdır...
Adam gibi adam ol, vatanına sahip ol...
Aslı(*)Salad/t, inanç bekler, duânı eksik etme der... Çevrildi (*)Fârsçaya, bilinen ismi namaz...Tersine çevrildi oldu şekil, bâtıla döndü inanç...Duan saklı kalsın, aklım bana kalsın...Bâtıl, senin aklın sana kalsın...
Akıl sahibi bir insandan, hitabındaki sıcak mesajdan, gazinin evlatlarına seslenirken kullandığı “Çocuk” dan yola çıkarak...
MEMLEKETİM..!
Müslümansın
Evlat
Metinsin
Laiksen
Evlat
Kudretlisin
Evlat
Türksün
İlericiysen
Müreffehsin
Unutur musun
Yasını
Atanı
Namert misin
Adam
Razıdır
Türkün
Irmağı
Kadınıdır
Besler
Aramaz
Yürür
Razıdır
Adama
Kırılmaz
İçindedir
Nefsin
Milletsin
Evlat
Sevdalını
İncitme
Namert değilsin...
Saygılarımla