Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Aralık '07

 
Kategori
Edebiyat
 

Mesnevi nedir? En ünlü mesneviler

Mesnevi nedir? En ünlü mesneviler
 


Mesnevi özellikle Arap, Fars ve Osmanlı edebiyatında kendi aralarında uyaklı beyitlerden oluşan ve aruz ölçüsüyle yazılan divan edebiyatı şiir biçimidir.

Arapça’da "müzdevice" denilen mesnevi türü ilk olarak 10. yüzyılda İran edebiyatında ortaya çıkmıştır. Türk edebiyatına girişi 11’inci yüzyılda Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı yapıtıyla başlar. Kutadgu Bilig mesnevî nazım biçimiyle kaleme alınmış hacimli bir siyasetnâme örneğidir.

Her beytinin kendi arasında kafiyelenmesi hem yazma kolaylığı sağlar hem de daha uzun metinlerin bu şekle uygun olarak kaleme alınmasına imkân tanır. Diğer nazım şekillerindeki kafiye bulma zorluğu şairleri uzun metinlerde bu şekli kullanmaya teşvik etmiştir. Bu nedenle uzun aşk öykülerinde, destanlarda mesnevi kullanılmıştır. Mesnevi bir eser başlıca tevhid, münacat, na’t, miraciye bölümlerinden oluşur.

Mesneviler aşk mesnevileri , dinî-tasavvufi mesneviler , ahlaksal ve öğretici mesneviler , savaş ve kahramanlık konusunu işleyen gazavatnameler, bir kentin güzelliklerini anlatan şehrengizler ve mizahi mesneviler diye ayrılabilir.

Divan şiirinde, her beytinin dizeleri kendi arasında uyaklı, aruzun genellikle kısa kalıplarıyla yazılan nazım biçimine ve bu biçimde yazılmış yapıtlara mesnevi denir. Mesneviler konularına göre üçe ayrılır: Destansı nitelikteki mesneviler (Firdevsi'nin Şehname'si) ; öğretici nitelikteki mesneviler ( Nabi'nin Hayriye'si ) ; din ve tasavvufla ilgili mesneviler ( Mevlana'nın Mesnevi'si, Fuzuli'nin Leyla ile Mecnun'u, Şeyh Galip'in Hüsn'ü Aşk'ı ) . Ayrıca, padişahların savaşlarını anlatan manzum yapıtlar ( gazavatnameler ) , kentleri ve kentlerdeki güzelleri anlatan yapıtlar ( şehrengizler ) , bazı yergi türündeki yapıtlar, mesnevi nazım biçimiyle yazılmıştır. Mesnevi İran edebiyatında ortaya çıkmış (İran edebiyatında Genceli Nizami ve Cami bu türün başlıca adlarıdır) . Genceli Nizami'nin beş mesnevisinden oluşan Hamse'si, sonradan Divan edebiyatı ozanları tarafından da örnek olarak alınmıştır. Türk edebiyatında ilk mesnevi Yusuf Has Hacib'in Kutadgu Bilig adlı yapıtıdır. Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir.Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikayelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz. Mevlânâ’nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25.700 beyitten oluşmuştur.

Mesneviler aşk, dini ve tasavvufi, ahlaki-öğretici, savaş ve kahramanlık, bir şehri ve şehrin güzelliklerini anlatma, mizah gibi türlü konularda yazılmıştır. Divan edebiyatında roman ve hikaye gibi türler olmadığı için mesneviler bir bakıma bu türlerin yerini tutmuşlardır. On bölümden oluşur.Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye “Hamse” adı verilir. Hamse sahibi olarak tanınmış önemli divan şairleri: Ali Şir Nevâi, Taşlıcalı *****, Nev’i-zâde Atâi’dir.

Belli bir konuyu işleyen, bağımsız bir kitap olarak yazılmış mesnevilerin plânları, genellikle birbirine benzer. Bu genel plânda üç bölüm vardır

A. Giriş bölümü
B. Konunun işlendiği bölüm
C: Bitiş bölümü

A. Giriş Bölümü
1. Besmele İslâmî geleneğe uygun olarak, mesneviler de "besmele" ile başlar.
2. Tevhîd Tevhîdin sözlük anlamı "bir kılma, bir sayma, Tanrı''nın birliğine inanma..."dır. Edebiyat terimi olarak ise "Tanrı''nın varlığını ve birliğini dile getiren manzume" anlamında kullanılır.
3. Münâcât Tanrı''ya yakarış anlamındaki bu başlık altında şairler, kulun güçsüzlüğünü, her konuda Tanrı''nın yardımına muhtaç olduğunu ifade ederler
4. Na''t Hz. Muhammed için yazılan övgüdür
5. Mi''râc Şairler, mesnevilerde bu başlık altında mi''râc olayım anlatarak Hz. Muhammed''i yüceltirler.
6. Mu''cizât "Mu''cize" kelimesini çoğulu olan mu''cizât peygamberler söz konusu olunca, onların gösterdikleri olağanüstü haller, peygamberliklerini kanıtlayan "mu''cize''ler anlamına gelir.
7. Medh-i Çehâr-yâr Hz. Muhammed''in dört yakını, dört dostu, dört halifesi, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali için övgü.
8. Padişah için övgü Hemen hemen bütün mesnevilerin "giriş bölümü"nde bulunan bu başlıkta, şair hükümdara bağlılığını dile getirerek, eserinin kabul edilmesini diler
9. Devlet büyüğüne övgü Mesnevilerin "giriş bölümleri"nde, şairler padişahtan sonra sadrazam, vezir, şeyhülislâm, kazasker... gibi devlet büyüklerinden birine de övgü koyabilirler.
10. Sebeb-i te''lîf Bu başlık altında şair eserini niçin yazdığını, onu bu eseri yazmuya yönelten sebebi açıklar.

B. Konunun İşlendiği Bölüm
mesnevinin ana bölümüdür. mesnevileri yazılış amaçlarına göre dört gruba ayırarak, her grubun elde bulunan örneklerinden bazılarını notlarda gösteriyoruz:
1. Grup
Okuyucuya bilgi vermek, onu eğitmek amacı güden mesnevîler.
a. Dinî mesnevîler
b. Tasavvufî mesneviler
c. Ahlâkî mesneviler
d. Ansiklopedi niteliği taşıyan ya da belli alanlarda bilgi veren mesneviler
2. Grup
Okuyucunun kahramanlık duygusuna hitap eden, konusunu menkabelerden ya da tarihten alan mesneviler.
a. Konusunu menkıbelerden alanlar:
b. Konusunu tarihten alan mesneviler
3. Grup Sanat yönü ön plânda olan, okuyucunun edebî zevkine bitap eden, ana
çizgisi aşk ve macera olan mesneviler.
4. Grup Şairlerin gördükleri, yaşadıkları olayları anlatan, toplum hayatından kesitler veren; kişileri, meslekleri, düğünleri ve belli yöreleri tasvir eden mesneviler.

‘’C. Bitiş bölümü’’
1.Tanrı''ya "hamd ü sena" ve dua; Tanrı''ya şükredebilirler
2. Sultana övgü ve saltanatının devamı için dua; Şair bu noktalan da ayn bir başlık altında dile getirebilir.
3. Şairin eseriyle ve şairliğiyle övünmesi; Mesnevisini bitiren şair, eseriyle övünür. Bu alanda kendisiyle yarışabileceklere meydan okur.
4. Tanınmış mesnevi şairleri ve eserlerini anma; Şairler İran ve Türk edebiyatlannda, mesnevi alanında üstad kabul edilmiş "hamse" sahiplerini işleyenleri anar.
5. Şairin eserine verdiği ad; Kimi mesnevilerde şairler eserlerine verdikleri adı bildirirler
6. Hasetçilere, acemi ve dikkatsiz okuyanlara yergi; Şair eserini bitirirken onu, kıskananların şerrinden koruması; harflerin yazımını birbirine karıştıran okuyucuların eline düşürmemesi için Tanrı''ya yakarır.
7. Mesnevinin beyit sayısı; Bütün mesnevilerde bulunmamakla birlikte, bazı şairler eserlerinin kaç beyit olduğunu bildirirler.
8. Mesnevî''nin yazılışıyla ilgili tarihler; Mesnevi biterken şair, eserin bitiş tarihini değişik yollarla verir.
9. Okuyucudan hayır dua isteme; Mesneviler sona ererken şair, okuyucudan "hayır dua" beklediğini,ruhu için "fatiha" okunmasını diler.
10. Mesnevinin vezni. Genellikle dinî ve tasavvufî konulu mesnevilerde şair son beyitlerden birinde eserin veznini verebilir


Leyla ile Mecnun


Leyla ile Mecnun'un aşkları bir Arap efsanesine dayanmaktadır. Bu efsanede Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairiyle Leyli (Leyla) adlı bir Arap kızın arasında geçen ve ayrılıkla sona eren bir aşk hikayesini anlatılmaktadır.

Söylentiye göre Kays ile Leyla kardeş çocuklarıdır. Küçük yaşta birbirlerini severler . Kays'ın Leyla için söylediği şiirler dillerde dolaşır. Leyla'nın babası ,adını dillere düşürdüğü için kızının Kays'la evlenmesini önler. Leyla başka biriyle evlendirilir. Kays çöllere düşer. Mecnun deli diye anılmaya başlar. Ayrılık acısına dayanamayan Leyla kederinden ölür. Mecnun bunu duyunca onun mezarının başına koşar ve o da orada can verir.

Bu efsane Arap edebiyatında X. yüzyılda çok yaygın bir hale gelmiş, Mecnun'a ait olduğu söylenen şiirlerin arasına nesirler de eklenerek hikaye haline getirilmiştir. Bu konu daha sonra Fars ve Türk edebiyatlarında da işlenmiştir. Bunların arasında en ünlüsü Fuzuli'nin 1535'te yazdığı Leyla vü Mecnun adlı mesnevisidir.


Hüsrev ü Şirin


Hüsrev ü Şirin, İkinci Murat'ın ricası üzerine, onun adına Şeyhî tarafından kaleme alınmış bir mesnevi.

6400 beyitten oluşan Hüsrev ü Şirin'de Sasani hükümdarlarından Hürmüz'ün oğlu Hüsrev-i Perviz, bir prenses olan Şirin ve Ferhat arasında geçen olayları konu edinmiştir. Dram ve aşk temalıdır. Bazı tarihçilere göre eserin kaynağı gerçek bir olaya dayanmaktadır.

Hüsrev ü Şirin ilk kez (Genceli) Nizamî (1140-1203) tarafından kaleme alınmış, daha sonraları eserin konusu farklı şairler tarafından tekrar tekrar işlenmiştir. Şeyhi de bu önemli eserinin yaklaşık 2000 beytten oluşan baş kısmını Nizamî'den değiştirerek tercüme etmiş, kalan bölümünü ise kendisi yazmıştır. Fakat Şeyhi bu eserini bitiremeden vefat etmiştir.

Bu ünlü tema, çoğu zaman aynı isimle bazen de Ferhad ü Şirin ismiyle birçok ünlü edebiyatçı tarafından tekrar kaleme alınmıştır. Fakat bu versiyonların içinde en çok yer eden ve ünlenen Şeyhî'ninkidir.


Hüsn ü Aşk

Hüsn ü Aşk ( Güzellik ve Aşk ) adlı mesnevi Şeyh Galip'in (1757-1799 ) başyapıtıdır. 2101 beyittir. Aruzun "mefulü-mefailün-feülün" kalıbı ile kaleme alınmıştır.

Kendisi bu eseri, 1782'de girdiği bir iddia üzerine 6 ayda yazmıştır. Son dönem divan edebiyatının en güzel örneklerinden biri olmasının yanı sıra, tasavvufi alt yapısı ve sembolizmi ile genel olarak edebiyat ve spiritualizm açısından çok önemli bir eserdir. Eserin kahramanları güzellik (hüsn) ve güzelliğe yönelişin sonucu olan aşk'tır. Eserin her bir satırında tasavvufi simgeler bulmaktayız, kişi isimlerinden, yer isimlerine ve benzetmelere kadar. Sebk-i Hindî (Hint üslûbu) ile kaleme alınmış olan bu büyük eser, doğu edebiyatının zirvelerinden birisi olmuş ve birçok dile çevrilmiştir, bugün hâlâ yeni baskıları yapılmaktadır.


Harname


Harnâme; Ünlü divan edebiyatçısı Şeyhi tarafından kaleme alınmış mesnevi.

Aynı zamanda bir hekim olan Şeyhi Sultan Çelebi Mehmed'i tedavi edince, Çelebi Mehmed ona bir köy (Tokuzlu Köyü) hediye etmiştir. Köye doğru yola koyulan Şeyhi, yolda eşkiyalar tarafından soyulmuş ve dövülmüştür. Bunun üzerine Harnâme'yi kaleme alır. Eser toplumun kötü yönlerini hicvetmektedir. Fakat bunu mizahi bir üslub ile yapmıştır.

Eser 126 beyitten oluşmaktadır. Divan edebiyatında hiciv eserlerinin ilk önemli örneklerindendir.

 
Toplam blog
: 432
: 6177
Kayıt tarihi
: 08.10.06
 
 

Med cezir içinde kafasına estiği gibi yaşayan bir havva kızı birazcık kağıt kalem aşinalığı olmas..