Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Ağustos '16

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mevlana Celaleddin Rumi sözleri

Mevlana Celaleddin Rumi sözleri
 

hz mevlana sözleri


İnanmışsan, tatlı bir hale gelmişsen, ölüm de inanmıştır, tatlılaşmıştır. Kafirsen, acılaşmışsan, ölüm de kafirleşir, acılaşır sana.
Arslanın boynunda zincir bile olsa, bütün zincir yapanlara beydir arslan.
Kabuğu kırılan sedef üzüntü vermesin sana, içinde inci vardır.
Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
Dil, tencerenin kapağına benzer. Kıpırdadı da kokusu duyuldu mu ne pişiyor anlarsın.
Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.
Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah’tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint’li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.
Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur.
O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç? Padişah, töhmet altına alınanı Karun’a çevirir.
İnciyi sedefin içinde ara, hüneri de sanat ehlinden iste.İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır.Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.
Gerçek kokusuyla, ahmağı kandıran yalan sözün kokusu, miskle sarımsak kokusu gibi, söz söyleyenin soluğundan anlaşılır.
Yılan yumurtası da serçe yumurtasına benzer ama aralarında ne kadar fark var.
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
Ayın, geceye sabretmesi, onu apaydın eder. Gülün, dikene sabretmesi, güle güzel bir koku verir. Arslanın, sabredip pislik içinde beklemesi, onu deve yavrusu ile doyurur.
Huzurunda bulunmayanlara bile böyle elbiseler, böyle yiyecekler verirse, kim bilir konuğun önüne ne nimetler koyar.
Kuş, kafeste kaldıkça başkasının buyruğu altındadır. Kafes kırıldı da kuş uçtu mu, nerede ona geçecek buyruklar?
Sabır, insanı maksadına en tez ulaştıran kılavuzdur.
Mevlana Sözleri
Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah’tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
Tanrı yüzünü çirkin yaratmışsa, kendine gel de, hem çirkin yüzlü hem çirkin huylu olma bari.
Ömür de Allah’la hoştur, ölüm de. Allah’a kavuşmadıktan sonra, ab-i hayat bile ateştir.
Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
Oyun , görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
Dikenden gül bitiren, kışı da bahar haline döndürür. Selviyi hür bir halde yücelten, kederi de sevinç haline sokabilir.
Vazifesini tam yerine getirmemiş olanın vicdan yarasına ne mazaretin devası ne ilacın şifası deva getirmiş..
Dünya köpüktür. Tanrı sıfatlarıysa denize benzer. Fakat şu cihan köpüğü, denizin arılığına, duruluğuna perdedir.
Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
Dün geçti gitti. Dün gibi, dünün sözü de geçti. Bugün yepyeni bir söz söylemek gerek.
Dert, insanı yokluğa götüren rahvan attır.
Yoksul, cömertliğin aynasıdır.
Birisi güzel bir söz söylüyorsa bu, dinleyenin dinlemesinden, anlamasından ileri gelir.
Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.Bağış, kine merhemdir.
Eşek, suyun kadrini bilseydi, ayak yerine baş koyardı ırmağa.
Eşeğe, katır boncuğuyla inci birdir. Zaten o eşek, inciyle denizin varlığından da şüphe eder.
Ağlayışın, feryat edişin bir sesi, sureti vardır. Zararınsa sureti yoktur. Zararda insan elini dişler ama zararın eli yoktur.
Mevlana Celaleddin Rumi Sözleri
Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür, karşılığını bulma günüdür.
Nefsin, üzüm ve hurma gibi tatlı şeylerin sarhoşu oldukça, ruhunun üzüm salkımını görebilir misin ki?
Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
Din evinde haset faresi bir delik açar ama kedinin bir miyavlaması ile ürker kaçar.
Burnuna sarımsak tıkamışsın, gül kokusu arıyorsun.
Sınama, deneme yolunda bilgi, tam inançtan aşağıdır, zindansa yukarı.
Herkes güneşi görebilseydi, güneşin ışıklarına delalet eden yıldızlara ne ihtiyaç vardı?Hiç köpeğin havlaması, ayın kulağına değer mi?
Bir kuyudan her gün toprak çeker, her gün orayı kazar, eşersen, sonunda arı duru suya ulaşırsın.
Sonsuzun iki yanı da yoktur, ortası nasıl olabilir?
Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı, dünyada su da olmazdı, ateş de.
Bülbüllerin güzel sesleri beğenilir de bu yüzden kafes çeker onları. Ama kuzgunla baykuşu kim kor kafese?
Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz. Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
Eşeğin ardını öpmekte bir tat, tuz yoktur. Faydasız yere, sakalını, bıyığını kokutur.
Yeşillerden, çiçeklerden meydana gelen bahçe geçici, fakat akıllardan meydana gelen gül bahçesi hep yeşil ve güzeldir..
Peygamberler insanları Allah’a ulaştırmak için gelmişlerdir. İnsanların hepsi bir bedense, kulla Allah birleşmişse kimi kime ulaştıracaklar?
Cübbe ve sarık ile alimlik olmaz. Alimlik, insanın zatında bulunan bir hünerdir.
Ömür de Allah’la hoştur, ölüm de. Allah’a kavuşmadıktan sonra, ab-i hayat bile ateştir.
Oyun , görünüşte akla uymaz ama çocuk oyunla akıllanır.
Eğer parça buçukta bütünle beraberdir, ondan ayrılmaz diyorsan, diken ye, diken de gülle beraberdir.
Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur.
Gümüşün dışı aktır, berraktır ama onun yüzünden el de kararır, elbise de.Ateşin kıvılcımlarıyla al al bir yüzü vardır. Ama yaptığı kötü işe bak, karanlığı seyret.
Demirciliği bilmiyorsan, demirci ocağından geçerken sakalın da yanar, saçın da.Taş, taşlıktan çıkıp yok olmadıkça, mücevher olup yüzüğe takılır mı hiç? Padişah, töhmet altına alınanı Karun’a çevirir.
Kim daha güzelse kıskançlığı daha fazla olur. Kıskançlık ateşten meydana gelir.
Firavun, yüzbinlerce çocuk öldürttü, aradığıysa evinin içindeydi.
Ekme günü gizlemek toprağa tohumu saçmak günüdür. Devşirme günüyse tohumun bittiği gündür, karşılığını bulma günüdür.
Zahidin kıblesi, lütuf, kerem sahibi Allah’tır. Tamahkarın kıblesi ise altın torbası.
Sevgiden, tortulu bulanık sular arı-duru bir hale gelir. Sevgiden, dertler şifa bulur. Sevgiden, ölüler dirilir. Sevgiden, padişahlar kul olur. Bu sevgi de bilgi neticesidir.
Dert, insana yol gösterir.
Tam inanç aynası kesilen kişi, kendini görse bile, Tanrı’yı görmüş olur.
Uçan kuş, yeryüzünde kalsa tasalanır, derde düşse ağlayıp inlemeye koyulur. Fakat ev kuşu, kümes hayvanı, yeryüzünde sevinçle yürür, yem toplar, neşeyle koşar durur.
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
Yol kesenler olmadıkça , lanetlenmiş şeytan bulunmadıkça, sabırlılar , gerçek erler, yoksulları doyuranlar nasıl belirir, anlaşılır?
Gündüz gibi ışıyıp durmayı istiyorsan, geceye benzeyen varlığını yaka dur.
Dert, insana yol gösterir.
Başın ırmağın suyuna daldı mı, suyun rengini nasıl görebilirsin?
Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
Yokluk, varlığın aynasıdır.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
Akıllı birisinden gelen cefa, bilgisizlerin vefasından iyidir.
Kötü nefis, yırtıcı kuştur.
Sokak köpeğine ister altın, ister yünden tasma tak, yine sokak köpeği olmaktan kurtulamaz.
Sen, yeni bir çocuk doğurmadıkça, kan tatlı süt haline gelmez.
Hacca gideceksen, bir hac yoldaşı ara. İster Hint’li olsun, ister Türk, ister Arap. Şekline, rengine bakma, maksadı ne, ona bak.
Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
Bir lağımın pis kokusunu koklamak, ruhu kokuşmuş zenginlerle sohbetten yüz misli iyidir.
Küfürle iman, yumurtanın akıyla sarısına benzer. Onları ayıran bir berzah var, birbirine karışmazlar.
O beden testisi ab-ı hayatla dopdolu, bu beden testisi ise ölüm zehiri ile. İçindekine bakarsan padişahsın, kabına bakarsan yolu yitirdin.
Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
Nice insanlar gördüm, üzerinde elbisesi yok. Nice elbiseler gördüm, içinde insan yok.
Kasırga pek çok ağaçlar yıkar fakat yeşermiş bir ota ihsanlarda bulunur.Dostların ziyaretine eli boş gelmek, değirmene buğdaysız gitmektir.
İnsanoğlu, dilinin altında gizlidir. Dil, can kapısının perdesidir. Yel, perdeyi kaldırdı mı ne var, belirir bize.
Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
bir okka fazla gelir. Demek ki sirke, hem yok olmuştur, hem vardır.
Genişlik, sabırdan doğar.
Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
Akıl padişahı kafesi kırdı mı, kuşların her biri bir yöne uçar
Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
Doğruluk, Musa’nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
Nasıl olur da deniz, köpeğin ağzından pislenir, nasıl olur da güneş üflemekle söner?
Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, uğursuz nefsin parmağına ait işte.
Gül solup, gül bahçesi harap olduktan sonra gülün kokusunu nereden duyabiliriz? Gülsuyundan!
Sözle anlatılan şey, yalan bile olsa, kokusu, gerçek olduğunu da haber verir, yalan olduğunu da.
Bilginin, iki kanadı vardır, şüphenin tek.
Ekmek, beden hapishanesinin mimarıdır.
Kara odun ateşe eş oldu mu, karalığı gider, tümden ışık kesilir.Bağış, kine merhemdir.
Allah ile olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur..
Köpekler gibi kızmayı bırak, arslanların gazabına bak. Arslanların gazabını görünce de var, bir yaşına girmiş koyun gibi yavaş ol.
Gürzü kendine vur. Benliğini, varlığımı kır gitsin. Çünkü bu ten gözü, kulağa tıkanmış pamuğa benzer.
Tahta içinde yaşayan kurt, o tahtanın fidan olduğu vakit ki halini bilir mi hiç?
Hoş, güzel ömür, yakınlık aleminde can beslemektir. Kuzgunun ömrü ise fışkı yemeye yarar.
Sıkıntı ve huzursuzluk mutlaka bir günahın cezası, huzur ise bir ibadetin karşılığıdır.
Testi taştan korkar ama o taş çeşme oldu mu, testiler her an ona gelmeye can atar.
Ölülerle savaşıp gazilik elde edilmez.
Doğruluk, Musa’nın asası gibidir. Eğrilik ise sihirbazların sihrine benzer. Doğruluk ortaya çıkınca, bütün eğrilikleri yutar.
Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok.
Şarap kadehtedir ama kadehten meydana gelmemiştir ki. Ağzını, şarabı verene aç.
 
Kaynak : Güzel Sözler
 
Toplam blog
: 2
: 501
Kayıt tarihi
: 28.07.16
 
 

Herkese merhaba. Ben Sinan. 1992 Doğumlu ve Rizeliyim. En çok yaptığım şeyler internet ortamında ..