- Kategori
- Kültürler
Mevlana'da aşk üzerine düşünceler

Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi ( 30 Eylül 1207- 17 Aralık 1273 )
Mevlana Celâleddin-i Rumi hazretleri Yüce Mevlâ’nın aşkıyla ve insan sevgisiyle dolup taşan erenler büyüklerindendir. 1207’de Belh şehrinde doğup, 17Aralık 1273 yılında Konya’da vefat etmiştir. Babası Behaeddin-i Veled ‘ çağın büyük âlimlerindendi. Daha çocuk yaşta iken adı ünledi. Babası ile Hicaz’a, sonraları Şam’a oradan da Konya’ya gelip yerleşti. Önce babası büyük hocası Burhanedden-i Tirmüzi’ den 9 yıl ders aldı. Daha sonra Şemseddin- i Tebrizi onu yetiştirdi. Divanında 30 bin mesnevisinden 47 bin Beyit vardır. Mesnevisini nazım, beyit ve bazılarını da Rubâler halinde yazarak çağın âlimlerine armağan etmiştir.
17 – 26 Aralık Türkiye ve dünya genelinde Mevlana haftası kutlanmaktadır. Ben de Mevlana’yı seven biri olarak bugün bu köşemde Mevlana’nın şiirlerinde ve özellikle Rubai halinde kaleme aldığı aşka dair deyişlerinden bazı örnekleri burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Hz. Mevlana bir şiirinde şöyle diyordu:
Yüzde ısrar eme, doksan’da olur
İnsan dediğinde, noksan’da olur
Sakın büyüklenme, elde neler var
Bir ben varım deme, yoksan da olur…
Bir başka şiirinde de şunları söylüyor Hazreti Mevlana:
Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın
Tutmayacak bir ele uzandığın için kendine mi?
Mevlana Allah’a âşıktı, onun aşkı sınırsızdı. Bundan dolayı insanları da din,dil, ırk, renk ayırmadan seviyor ve bağrına basıyordu.
Edebiyatımızda rubainin ayrı bir yeri vardır. Mevlana'dan sonra en güzel rubai yazan Hayyam'dır...
Kısaca anlamı şöyledir: Türk edebiyatında rubai şiirlerin başında gelir ve dörtlüklerle yazılır. Kendine özgü bir ölçüsü vardır. Dört mısradan oluşur genelde ( aaba ) şeklinde yazılır. İlk iki mısrasıyla dördüncü mısranın kafiyesinde cinas bulunan şekle “ Mani “ denir. Mani sözcüğü Arapçadan gelen bir kelimedir. XV. ve XVI. Yüzyıldan bu yana birçok halk ozanlarımızın cönklerinde örnekleri vardır. RUBAİ aruzun “mef-ülü, mefâilü mefâilü fe’ülün” kalıbıyla yazılmıştır.
1-Dünyada, aşk ateşinden ısılıklar var, Cefada bile aşkın sütü yüzünden yumuşaklıklar var… O Aydan, güneş bile utanırken insanda utanç yok; ne de utanmazlık bu.
3- Yazıklar olsun ki vakit geçti; bizse deli-divaneyiz; kıyısı belirmez birdeniz deyiz; binmişiz gemiye gece bulutlu bir gece… Tanrı denizinde, Tanrı lütfüyle, onun verdiği başarıya gemimizi sürüp durmadayız.
9- Ey her ağacın, her bağın,- bahçenin, her çayırın, çimenin, yeşilliği; ey benim devletim, bahtım yüceliğim… Ey yalnızlık, ey sema, ey öz doğruluğu, ey iki yüzlülük… Gel sen olmadıkça bütün bunlar, kuru bir sevda olacak.
16- Gönlümü belâ geçidine kodum; ancak senin ardından koşsun diye çözdüm gönülün ayak bağını… Yelden kokun geldi bugün; ben de şükrâne olarak gönlümü verdim.
21- Aşktan başka hiçbir solukdaşımız yok; ne önümüz var, ne sonumuz, ne de başlangıcımız… Can, a aşk yolunun tembeli, bana eriş, bana diye içimizden seslenip duruyor.
26- Âşık, halvet gecesinde iznin tozu belirmeyen güzelin peşine düşer de çok defa yıldızları bile ters görür; yolunu yitirir, gider… Çünkü buluşma gecesinde halkın gözüne, gözbebeği bilye zahmet verir.
28- Peygamberimizin yolu aşktır; aşk oğullarıyız biz, anamız aşktır; a ananım, a beden elbisemizde gizlenen anamız; a bizim kâfir tabiatımızdan gizlenmiş anımız.
30-Bir ömürdür, gül bahçeni görmemişiz; o mahmur, o insanı sarhoş eden nergis gözlerini seyretmemişiz. …Vefa gibi halktan gizlenmişsin; nice zamandır ki yüzünü görmemişiz…
33-Ben ölürsem, alın-getirin, ölümü sevgilime tapşırın… Benim solmuş dudaklarımı öperde dirilirsem sakın şaşmayın siz…
35- Ne temiz, ne tatlı, ne lezzetli,..Gönüllerdeki de bedenlerimiz yoktu…Efendimiz lütfeder, kerem buyurursa bağışlar bizi; nasıl önceden yaratıysa gene yaratır,tekrar diriltir bizi…
38- Aklını başına devşir a yolcu, nereye gitmeyi kuruyorsun, nereye? Nereye gidersen git, gönlümüzdesin bizim ….Balık gibi öyle bir denize, gam denizine dalmışsın ki kup-kuru dudakların denizdeki incileri âleme saçmada…
44- Yalnız başına seni düzüp koşan, sevdalar içinde de yalnız bırakmaz seni… Senin düşünceler meydana getirdiğin evde, yani gönlünde yüzlerce güzelim eş-dost belirtir sana…
52- Ey dost, dostlukla eşsiz-dostuz sana… Nereye ayağını korsan yer oluruz, ayaklarının altına döşeniriz… Fakat dünyayı seninle görelim de seni görmeyelim; nasıl olurda aşk mezhebinde layık olur, doğru görülür mü? ( 1 )
Hz. Mevlana’nın vefatının 740. yılında saygıyla ve rahmetle anıyorum.
1- Mevlana Celaleddin Rubailer / Çeviren Abdülbâki Gölpınar - İnkılâp yayınları
2009- İstanbul. ( s.15–16–18–20 )