Mevlid Kandili

Kimileri kandilleri bid'at (dine sonradan eklenmiş) olarak kabûl ederken, kimileri de kandilleri dini ve sosyal arınma için özel günlerin içinde algılamaktadır. Bin yılı aşkın süredir Peygamberimiz Hz. Muhammed'in doğum gününü 'Hicri Takvime' göre kutluyoruz. Yıllardır ülkemizde  Mevlid Kandilleri; takım elbiseli, kravatlı, başlarında 'Made in China' yazılı takkelerle, Rast makamını bile Hüseyni makamı gibi okuyan zatların camilerde okuduğu ilahiler hâlâ sürüyor ve artık modaya uygun şekere veya çikolata yerine Gül dağıtmalar da başladığını görüyoruz..

 Peygamberimizin doğum gününü dini bir vecibe olarak saymadığımız sürece anmak, kutlamak muhakkak ki çok güzel; ama hayatında tevazuu önde tutmuş bir büyük şahsiyetin doğum günün açıkçası böylesine kutlamak benim içimden gelmiyor.

Kuran-ı Kerim'de Allah; Peygamberimiz için "arkadaşınız" ve "aranızdan biri" gibi tanımlamalarını kullanarak O'nu tanrılaştırmadan sevmemizi anlatmak isterken, aynı zamanda hiç bir Peygamber veya insana verilmeyen ve Allah'ın sadece kendi isimleri içinde yer alan "Rauf" ve "Raif" gibi sıfatları vererek, Peygamberimizin uydurma mucizelerden arındırılarak hak ettiği yerin doğru anlaşılmasını istemiştir.

Yine Mevlid Kandillerinde camilere toplanalım; ama savaşta kadınlara, çocuklara, ihtiyarlara, aman dileyenlere, AĞAÇLARA, TARLALARA zarar vermeyin diyen, çocukları öldüğünde ağlayan, torunlarını sırtında gezdiren, hasırda uyuyan, "Ben kral değilim, benim önümde eğilmeyin. Ben, kuru ekmek yiyen Kureyşli bir kadının oğluyum" diyen, yanındakilere su dağıtan, baş köşelerde tahtta yer almayan, ağaçların aşılanmasıyla ilgili soruya; "Ben; ziraatçi değilim, bilmiyorum, ziraatçilere sorun" diyen,  davasından vaz geçmesi için bütün maddi imkânların önüne serildiğinde bile; "Sağ elime güneşi, sol elime ayı verseniz, ben yine de davamdan vazgeçmeyeceğim" diyen bir Peygamberi analım.. Kimbilir, belki o zaman O'nun gerçek sevgisine erişebiliriz..