Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mevsim normalleri ve anormalleri

Mevsim normalleri ve anormalleri
 

Ortalık soğuk muhabbetinden geçilmez olmuş durumda. "Havalar bilmem kaç derece soğuyacak… Bilmem kaç derece daha da soğuyacak… Daha da soğuyacak… Okullar kapansın mı, açılsın mı? ... Takoz, zincir ve çekme halatı uyarıları… Tek şeritten veya servis yolundan verilen geçişler…" v.s. v.s.

Çok merak ediyorum. Acaba bu seneye kadar Türkiye tropikal bir iklim kuşağında mıydı? Kar-kış ilk kez mi geliyor memleketimize?

Sonuçta, her sene yaşanan olağan kar yağışları, don olayları, karda kayan arabalar, kardan adamlar, antifiriz konmadığı için patlayan radyatörler… Hele de doğu ve güneydoğudaki vatandaşlarımızın katmerlisini yaşadığı sıradan bir kış mevsimi.

* * *

Gazetelerde, televizyonlarda böyle olağanüstü durum havasında verilen kış haberleri etkisini göstermiyor değil! Geçenlerde Antalya’da yaşayan bir arkadaşım aradı, "Kendime bir kızak almak itiyorum nerede bulabilirim? " dedi. "N’apacan? " dedim… Yoğun kar yağışı böyle sürerse işe kızakla gidip gelecekmiş. "Antalya’ya kar yağıyor mu? " diye sordum, "Hadi yağarsa…" diye cevapladı. Sekiz-on tane de köpek siparişi vermiş Kanada’ya… (Kızağı arabanın arkasına bağlayıp çekecek hali yok herhalde! Haspin alaaaaa!...)

Vatandaşlarımız yarın birgün Amerikan filmlerindeki gibi kapılarını bacalarını çivilemeye, garajlara, bodrumlara yiyecek stoklamaya başlarsa hiç kimse şaşırmasın! (Gerçi, Türkiye’de kaç evin garajı, bodrumu var derseniz… Olsun. Amerikalılar öyle yapmıyor mu? Bizim onlardan neyimiz eksik? )

* * *

Kar soğuk neyse de… Şu yağmur yok mu? ... Oooof, of!.. İşte ondan nefret ediyorum. Çiftçi kardeşler bana kızacak ama… Onların bile canına tak ettiğine eminim!

En sıradan bir yağmurda bile caddelerimiz cadde olmaktan çıkıyor, bir nehre dönüşüyor. Adeta Manavgat! Bazı yerlerde çağlıyor, kabarıyor, coşup taşıyor… Bazı yerlerde sakin sakin akıyor… Hele de içinden arabalar, minibüsler, otobüsler geçince… O mübarek sular bir tsunami dalgası gibi dövüyor kaldırımdaki insanları. Birleşmiş Milletler’e başvuruda bulunsak bize bir yardım kampanyası düzenler mi acaba?

* * *

Aslında caddelerimizin bu durumunu ülke ekonomimiz yararına çok rahat kullanabiliriz. Kaçacak fırsat değil yani. Misal her bulvarın ucuna bir hidroelektrik santral kursak… Canavar gibi çalıştıracak bir su potansiyelimiz var çünkü. Debiyse debi! Niyagara çağlayanında bile böyle bir debi yok! Böylece hem enerji politikalarımızı dışa bağımlılıktan kurtarırız, hem de caddelerimizde boşa akan suları değerlendirmiş oluruz. Öte yandan, caddelerde kanalizasyon teşkilatı olduğunu söyleyen belediye başkanlarımızı da rahatlatırız. Başkanlarımız, "Enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak ve halkımıza ucuz enerji sağlamak için kanalizasyon teşkilatlarını iptal ettik" der çıkarlar işin içinden. Akabinde caddelerde kurduğumuz bu hidroelektrik santrallerini özelleştirir, çokuluslu şirketlere satar, ülkemize döviz kazandırırız. Malum, özelleştirme (yani ne var ne yoksa satma) her derde deva ya… Üstelik mallarımızı bir de yabancılar alırsa, bu Galatasaray’ın UEFA kupasını alması gibi büyük bir başarı oluyor ya…

Özelleştirme deyince… Hep söylenir… Özel şirketler daha verimli, daha iyi, daha mükemmel yönetir, işletir derler devlet kuruluşlarını satarken… Çok merak ederim, belediyeler neden özelleştirilmez? Böylece belediye hizmetleri de çok daha iyi, çok daha mükemmel verilmiş olmaz mı?

Misal… İstanbul Belediyesi’ni Ofer Grubu alsa… Tanıdık bildik bir grup. Bizden sayılır. Ankara Belediyesi’ni bir başka gruba… Adana, Mersin Belediyeleri daha başkalarına… Veya hepsi bir gruba verilse… Bu grup, diğer il, ilçe ve beldelerde taşra teşkilatları kursa….

Amaaan! Bize ne yaa!

Ne diyorduk? .. Hah... Kar, kış, yağmur… Laf nereden nereye geldi.

Of ya… Ne diyeceğimi unuttum. Gidip sıcak bir çay doldurup geliyorum. İçimi ısıtsın. Çay içen var mı? Gelirken getireyim? ... Geldikten sonra, "Hazır ayaktayken bir tane de bana doldur" demeyin sonra.

Hadi hayırlı tıraşlar.

 
Toplam blog
: 118
: 1658
Kayıt tarihi
: 20.06.06
 
 

70'li yılların sonlarına doğru (1977 veya 1978... Belki de 1979...) tüm zamanların efsane dergisi..