Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Eylül '07

 
Kategori
Sivil Toplum
 

Mıcırdan siyasete

Sayın okurlar insanların genel düşünce sistematiğinin tek olduğuna inanırım. Bu sistematik içerisinde konular ne kadar fark etse de aynı davranış biçimini sergileriz. A konusunda bir bakış açısı ile, B konusunda tamamen farklı bir bakış açısı ile yaklaşamaz insan olaylara. Düşünce sistematiği her ne ise -olumlu olumsuz- her olaya aynı mantalitede yaklaşır. Bu yüzden dönüp dolaşıp aynı şeyleri yazıyorum. Ama bu bakış açımızın aynılığını ve değiştirmemiz gerektiğini eğer anlayamazsak çok daha fazla kayıplara uğrayacağız. Bu nedenle her olayı alıp bu bakış açısının yanlışlığını (analiz yoksunluğunu) anlatmaya çalışıyorum.

1 eylül 2007 tarihli Hürriyet gazetesindeki bir haberi -bu haberin mağdurlarının yakınlarını bir de ben üzmemek için sadece bazı isim ve yerleri belirtmeyerek- aynen yazıyorum. " A ilinden B yönüne gelen ve C ilinin D ilçesinde görev yapan ................yönetimindeki 99 ab 999 plakalı özel otomobil, yola döşenen mıcır nedeniyle kontrolunu yitirerek dün saat 12.00 sıralarında E beldesi mevkii' nde takla attı. Kazada ................. 32 yaşındaki............, eşi 28 yaşındaki.................... ve ................5 yaşındaki............öldü. Kazanın A, B karayolunun 35 ile 50' nci kilometreleri arasında yola dökülen ve döküldüğüne dair uyarı levhası bulunmayan mıcırdan kaynaklandığı belirtildi. "

Sayın okurlar yemin ediyorum şu kadarcık haber için 10 sayfa yorum yazabilirim. Ama özetliyeyim. Ne kadar özetleyebilirsem.
1) Mıcır yüzünden bu kaçıncı kaza / ölüm haberi okuduğunuzu anımsıyormusunuz ?

2) Haberi kaleme alanlarda hepimiz gibi daima bizim masum başkalarının suçlu olduğu (yani rahmetli sürücü masum / karayolları suçlu ) mantığından hareket ediyorlar. Evet yollarda mıcır olmamalıdır, eğer olur ise önceden uyarı olmalıdır. Doğru. Ama yolda mıcır var diye KAZA FİZİKEN OLAMAZ. Mıcır sadece aracın sağına soluna -ne kadar yavaş giderseniz gidin- vuracağından rahatsızlık yaratır ve gerek döküm yoğunluğuna ve gerekse trafik yoğunluğuna göre hızı çok azaltırsanız da zaman kaybına yol açar, ama KAZAYA YOL AÇMAZ. Neden açmaz/nasıl açar sayın okurlar anlatayım. Lastik yola tutunur. Lastik ile yol arasına bir şey (mıcır, yağmur, kar, buz vb) girse de teker dönmeye araç gitmeye devam eder. Gittiği sürece de bir şey olmaz. Üstelik hızlı gitmeninde teorik olarak bir sakıncası yoktur. Rahatsızlık duygusu (mıcır için yazıyorum) dışında hiç bir şey olmadan gidersiniz. Ancak ne zamanki ani bir hareket (fren, keskin dönüş vb) yapmaya kalkarsanız lastik yola tutunmadığı için, artık yolun o anki diğer koşullarına göre başınıza bir şey gelir. Bu bir fizik kuralıdır. Şimdi, kim bu haberi yazan sayın muhabirlere "araba son derece makul hızda gidiyordu, ne fren, ne ani hareket yaptı, durup dururken takla attı kaza mıcırdan kaynaklandı" demiş çok merak ediyorum. Nasıl olmuş bu? Kim böyle olduğunu görmüş? Sayın okurlar düşünün, iyi düşünün, makul bir hızla gidiyorsunuz, fren yok, ani hareket yok ama araba takla atıyor. Aklınıza yattı mı? Muhabir arkadaşların aklına, bu haberi okuyan editörün aklına yattı mı?

3) Sayın okurlar kaza 12.00 de oluyor. (Gece de olsa bence fark etmez ama neyse.) Bu tam da gündüzün ortası demektir. Ve düşünün ki uyarı levhası da yok. Olmadığına da inanırım. İyi de bu saatte yine fizik kuralları gereği ve üstelik yasal limitler içerisinde giden bir araç (hoş saatte 200 ile gitse ne farkeder) nasıl olur da mıcırı önceden farketmez? Olsa olsa bu mıcır çıkışı gözükmeyen bir viralın arkasındadır. Doğal olarak neyle karşılaşacağınızı bilmediğiniz bir virajı döner ve mıcırın üstüne çıkarsınız. Ama bu durumda da bu kadar keskin bir virajda fiziken hızlı olamazsınız ki? Yok eğer bu kadar keskin bir virajda merkezkaç kuvvetinin tolere edebileceğinden daha hızlıysanız mıcır olsa ne olur olmasa ne olur, çünkü sorununuz başkadır. Yok eğer zaten yavaşsanız da ne farkeder ?

4) Düşünün ki x y z nedeni ile mıcırı fark etmediniz. Ancak üstüne çıkınca anladınız! İyi de bu durumda sadece ayağınızı gazdan çekin ve bırakın arabayı gitsin. Araba yola tutunmasa ve siz fren yapmasanız dahi yine fizik kuralları gereği yavaşlayacaktır. Biraz yavaşlayınca düz vitesteyseniz eğer frene basmadan vitesi de düşürün ve bırakın gitsin araba. (Eğer yokuş aşağıysanız yine bırakın gitsin. Hiçbir şey ani fren kadar tehlikeli değildir.)

5) Bunu daha öncede yazdım. Türk insanı eğer araç kullanacak ise düz, kuru, mümkünse uçak inecek kadar geniş, pürüzsüz bir yol istiyor. O zaman araba kullanmayı bilme kavramının ne anlamı kalıyor tabi bu ayrı bir konu. Ancak Türk insanı bu istediği yol kendine verildiğinde yine kaza yapıyor.

6) Sayın okurlar alın, alt tarafı kaç cümlelik bir haberi ve çıkan sonuçlara bakın.
* Kaç kez mıcır kazasına tanık olduk.
* Hepsinde mıcır suçlu. (Bir tanesinde gece, mıcırlı yolda yavaş! gittiğini belirten bir baba, aniden! sollama yapan bir kamyon yüzünden, şarampola uçtuğunu, 16 yaşındaki kızının camdan uçup vefat ettiğini belirtmişti. Eğer kamyonun farları yanıyor ise gece anilik kavramı olamaz. Yavaşsa şarampola uçamaz ve eğer yavaş yavaş uçtuysa! 16 yaşında bir genç kız camdan fırlayamaz.) Bu olay üzerine üstat köşe yazarlarımız acılı baba için destekleyici yazılar yazmışlardı. Bir ben o yazarlarımıza bu olamaz diyerek mail attım, tabi yayınlanmadı. Ben kötü, acılı bayaya daha fazla acı veren bir insanım. Bu yazdıklarım medyada aynen bu şekilde belgelidir ve hepsi hepimizin -pardon ben hariç- aklımıza yatıyor.
* Hepsinde medya sürücü hariç herkesi suçladı. Biz hiçbir konuda hatalı olamayız. Ben -biz- daima masumuzdur. Bu nedenle kendimizi sorgulamamız ve değişmemiz tabi ki gerekmiyor.
* Belli ki hepimizin araç kullanma tarzı aynı. Fiziksel kurallardan uzakta.
* Olayları analiz etme diye bir alışkanlığımız belli ki hiç bir konuda yok.
* Halkımızın böyle olduğu görüle görüle bu mıcır kullanarak yol yapma sevdasından vaz geçilmedi. Ondan öte duble yoldan vazgeçilmedi. Tam tersine 15000 KM çıkaracağız.
* Teknokratlarımızı, siyasiler atadı. Siyasilere biz oy verdik. Siyasilerin bu yaptıklarını biz alkışladık ve zaten yapsınlar diye oy verdik. Sonra oy verdiklerimiz, istediklerimizi yapınca, ama o sonuca biz uyamayınca suçlu yine onlar -bizim dışımızdaki herkes- oldu. Kaynağın biz sonucun siyasiler olduğunun ayırdında değiliz. İnanılmaz bir kısır döngü değil mi sizcede?

Evet sayın okurlar düşünün bakalım bu haber sadece bir mıcır kazası haberi midir? Yoksa küçücük bir paragrafta neden bu ülkenin bu halde olduğunun hazin bir özeti midir? Ve bu ülkenin sorunu nerededir kimdedir ? İyi düşünün, düşünelim.


 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..