Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Ekim '12

 
Kategori
Siyaset
 

Mide bulandıran işlere değil ezber bozan işlere bakarsak teşhislerimizde yanılmayız.

Uzun zaman sabrettikten sonra ilk oyumu CHP’ye vermiş, bu sevincimin üzerinden pek fazla bir zaman geçmeden de, tabir-i amiyane(1)ile fena hâlde oyulduğumuzu hissetmiştim. O günden bu güne değin, ne zaman CHP vekilleri tumturaklı(2)bir söz etseler veya CHP taraftarları tumturaklı sözler ettiğinde, ben hep hangi köşede oyulacağımızı düşünürüm. Ve mutlaka da oyuluruz. Burada çoğul olarak kullandığım dil tabiî milleti kasıt etmektedir. Ve bu milletin takım tutar gibi CHP tutarları asla oyulmakdan bıkmazlar. Müteaddit(3)kereler bilgilerinize arz ettiğim üzre: Ben tarafsızım. Takım tutar gibi parti tutmam. Ben çalışanı ya da ehven-üş şer(4)olanı, hûlâsa-i kelâm,(5) tercihe lâyık bulunana oy veririm. Ama oy verdiğimi de tutmam. Gerektiği yerde, gerekeni yapar, verdiğim oyun hesabını ağır sorarım. Zîra bu ülke Dingo’nun ahırı değil, hepimizin yegâne(6)müşterek varıdır  Geçmişimize dönüp baktığımız zaman, iyice görürüz ki; Bizim hak ve hukukumuza lâyığı(7)veçhile(8) sahip çıkmamış bir çok siyasetçi vardır. Bunlardan biri İnönü. Diğeri de Demirel’dir. Bu ikisi Türkiye’nin kaç yılını yemişlerdir? Oy verirken bunu hiç merak edeniniz olur mu aranızda? Bugün Demirel’e riyaset-i cumhur makamını teklif etsek, bir an bile tereddüt etmeden, Çankaya’ya koşa koşa çıkar. Keza ömrü vefa etse, İnönü de aynını yapardı. Çünkü Onların derdi, millete hizmet etmek değil; kendileri rahat ederken, milleti illet etmekti.

Başarısız olunduğu halde illâki iktidarda kalma hırsı, acziyetin(9)en bariz nişanesidir.

Çankaya’ya çıkmak ya da meclise girmek ya da parti lideri ve/veya başbakan olmak, herkesin isteyebileceği ve hakkı da olabilecek bir durumdur. Asıl mesele bu makamların hakkını verebilmektir. Bu makamları işgâl etmişlerin listesine bir bakacak olursak, durumu ile mütenasib(10)düşen, çok az insan bulunduğunu görürüz.. Bu konuda seçmenin de hatası olmuştur tabiî. Nasıl olmasın ki?! Seçmene her şey öğretilmiş olsa dahî, siyaset ve iktisad(11)ilimlerinin kasten öğretilmemiş olduğu, bu sebeple(12)de seçmenin neyi, hangi ölçüye göre değerlendireceğini bilmediği, gün gibi ortada değil midir?.. Bu sebeple bu milletin yaklaşık tüm fertleri,(13)  geçmişimizdeki tüm darbeleri alây-ı valâ(14)ve el birliği ile ayakta ve de ihtiramda(15)karşılamamış mıdır? Hatta darbe olsun diye profesörler dahî, hiç utanmadan, Anıt Kabir ziyaretleri yapmamış mıdır? Halâ darbe olmasını dört gözle bekleyenler aramızda yok mudur? Olmaz olur mu? Tabiî vardır. Hatta hapiste olduğu halde, darbe hayâlleri ile yanıp tutuşan, halen bu milletin verdiği vergilerle aylığını almakta bulunan, generallerimiz dahî vardır. Bu durum esasen tüm taraflar için içler acısı bir durumdur.

Çünkü, cumhuriyet ocağında demokrasi ateşi ile pişmeyen  ekonomi bilgisinden yoksun, her türden siyasi kültür, yavan, buruk ve yutulmaz olmaya mahkûm kalacak bir kültürdür!

2002 yılına kadar, Türk siyaseti de ekonomi bilgisi ile buluşamadığı için, aklımıza gelmeyenler, sürekli olarak başımıza gelmiştir. Şimdi bakıyorum. Bir İki fakülte bitirmiş kişiler bile, sırf CHP’li oldukları için, ortaya çıkıp, AKP icraatlarına sayıp sövüyor. AKP konusu kapandıktan biraz sonra, bu kişilere Dünya konjonktürü hakkında bazı sualler sorulduğunda: Açıkça görülüyor ki; bu tür safsata yapan kişilerin globâl  ya da bölgesel ekonomiden de ekonomi çerçevesinin siyaset resmini nasıl şekillendirdiğinden de zerrece(16)bilgileri ve haberleri yok. Oysa herkes özellikle de tutucu CHP’liler iyi bilmelidir ki; Dünya’ya ve tabiî Türkiye’ye menkul(17)değerler, başka bir değişle “para emtia ve türevleri” şekil vermektedir. Bu sebeple de AKP: 1923 Yılına kadar, Dünya ekonomisi muvacehesinde,(18) ilk On ülke ekonomisi içine girmek için çırpınmaktadır. Kuvvetle muhtemel bir hesapla, İnşâallah bu arzusunu da elde edecektir.

Ekonominin Dünya’yı şekillendirmesi, beşeriyet için utanç vericidir.Ancak bundan gayrı bir yol da henüz bilinmemektedir.

Libya’ya tabiî müdahale edilir. Çünkü o çölde brend petrol söz konusudur. Suriye seyir edilir. Oradaki petrol dişe bile dokunur nitelikte değildir. Biz komşularımızla sıfır problem isterken, 2012 ile 2023 yılları arasında Türkiye’nin bu beklenmedik yükselişi asla olmasın, Türkiye eski batağında batık kalsın, ortalarda ve ayak altında dolaşmasın, Ona buna kafa tutmasın, olmadık kişilere “-One minute” demesin, Orta Doğu’un beklenmedik şekilde yükselen değeri de olmasın diye, malûm mihraklar(19)tarafından çevremizdekilere verilen rolleri, salaklar gibi bazı komşularımız, bize karşı oynamaya devam etmektedirler. Oysa sorun çıkartmaya müsait komşularımız ve PKK, bazı mutlak olacaklar için, Türkiye nezdinde sadece sinek pisliği mesabesindedirler.(20) Kaldıki, şu an için savaş söz konusu değildir. Savaş olması halinde dahî NATO işin içinde olmak mecburiyetindedir. Benim bu olacaklardan kastım, elbette  müspet anlamda olacak olanlardır. Ve bu olacaklar, AKP’nin prensipleri mucibi, mutlaka zamanı zarfında ve aksamadan olacaktır. Kaldı ki; pek yakında Suriye’den Eset Efendi tabiî gidecek, İkinci kez iddia ediyorum ki; PKK’nın defteri de, en tez zaman zarfında tiz dürülecektir. Bunun tersini düşünmek bile, artık ve değişen şartlar indinde, günü okuyamamakla ve cehaletin ta kendisi ile ölçülecek bir durumdur. Ve fakat  Suriye derlenip toparlansa dahî, Orta Doğu bölgesinin nefes alması için, gerçekten uzunca bir süreye ihtiyaç olacağı kesindir. Zîra İran’da tam rayına oturamayan rejim ile devlet olmak konusunda fazla zorlanan İsrail için de Pandora’nın kutusu açılmış gibi görünmektedir. Ve hatta o kutudan çıkanlar, Rusya için dahî, hiç beklenmedik sürprizlere gebe olabilecek, Rusya da ister istemez bir bahar yaşamak durumunda kalacaktır.

Hedef meşru(21A)ama hedefe giden yol üstünde gayr-ı meşrular(21B)var ise; Ya onları da meşru kılarsın. Ya da milletin selâmeti için onları siler atarsın. Senin bu haklı tercihlerini anlamayanlar için üzülmeye gerek yoktur.

Ve fakat, Dünya topu ekonomik bir alem, Orta Doğu bahar diye diye herşey karakışa dönmüşken, Türkiye’de onca konut yıkılıp, baştan yapılacakken, devasa projeler art arda  sırada dururken, bugünkü başbakan, ilk günden beri, hem kendisi hem de tüm AKP mensubîni(22)için, aynı sözleri inat ve ısrar ile tekrar etmektedir. “-Ben ve arkadaşlarım Üç dönem vekil olur, sonra partimizin bize vereceği başka görevlere atanırız.” demektedir. Bu deme ezcümle demektir ki; iktidar faslına ve fırsatına Dört sene için kesin ara veririz. Bunu demekle de işi burada bırakmayacakları, mutlaka sonuçlandıracak oldukları da kesindir.

Er kişi odur ki; sözünü çok düşünüp taşınıp Bir kerre eder. Dünya oynasa yerinden, O sözden ne ileri gider, ne de geri döner.

Şimdi tüm CHP’li, MHP’li, BDP’li, bağımlı bağımsız vekillere ve tabiî Onların taraftarlarına soruyorum. Evrensel çaptaki bu siyasî akıl ve Dünya’ya karşı verilen bu ders, arif olana yeterli bir ders değil midir? Bu durum çok ciddi şekilde ezber bozan bir tutum değil de nedir? Bunu aranızda yapabilecek bir babayiğit var mıdır? Halen %52-54 civarı oy potansiyeline, mâli-iktisadî gayet müspet verilere, kayıt edilen bütün olumlu ilerlemelere, yapılmış yapılmakta olan ve yapılacak olan devrimlere rağmen, adamlar makamlarını, tabiî yetiştirilmiş çok değerli başka kadrolara bırakıp, tıpış tıpış daha pasif hizmetlere gidecekler. Bu ne denli nefse(23)hakimiyyetten(24)ibaret(25)bir fazilet(26) göstergesidir? AKP’yi eleştirenler ya da AKP taraftarları olarak bütün bir millet fertleri, kendileri de insan nefsine sahip şahıslar olarak, hiç bu olağan dışı durumu tefekkür(27)ettiler mi acaba?.. Yoksa bazılarının bu fi’liyatı(28)tefekkür edip de değerlendirebilecek kadar, gelişmiş bir lûgat(29)bilgileri yok mu?.. O zaman nafile(30)geçmiş tüm zamanları ve ömürleri, demekten başka bir çarem yoktur, bu kişilere...

Tefekkür düşünceyi duru, ruhu berrak insanı kâmil kılar. Mütefekkirin hırsı garazı marazı, tevekkül ile sabırdan başka bir kastı yoktur.

Not: Bazı okul kardeşlerim e-posta yollamışlar. Ezcümle şöyle diyorlar. Sayın Haydar Ağabeyimiz, Uzun zaman sonra tekrar yazmaya başlamanıza çok sevindik. Sizin üslubunuzu bayağı özlemişiz. Anladığımız kadarı ile Türkçe’den taviz vermediğiniz için, yazınızı gerekli kelimelerle yazar bunun için de yazınıza sözlük eklerdiniz. O sözlükten de bizler çok şeyler öğrenirdik. Mümkünse aynı usulünüzde devam etmenizi rica edebilir miyiz?

Saygılarımızla ,

Martılar

 Lûgat

amiyane(1)Adice. Bayağıca. Cahillere yakışır surette.

tumturaklı(2)1.Söylenişi ahenkli ve parlak olan ibare. 2.Gösteriş, debdebe.

müteaddit(3)Türlü türlü, çeşitli. Bir çok. Birden fazla.

ehven-üş şer(4) Ehven-i şer de denir. İki şerli işin veya şeyin daha az zararlısı.

hûlâsa-i kelâm,(5) Sözün özü

yegâne(6)Tek, bir.

lâyığı(7)(Liyakat. den lâyık ) Yakışır ve yaraşır. Uygun, münasip ve muvafık.

veçhile(8)(Vecih) 1.Yüz, çehre, surat. 2. Tarz, üslup.

acziyetin(9)1 Beceriksizlik. İktidarsızlık. Kuvvetsizlik. Güçsüzlük. Yapamamak. 2. Zarardan korunmak gücünün olmaması. 3.Bir şeyin geri tarafı. AÇIKLAMA (İnsandaki kusur sonsuz olduğu gibi, acz, fakr ve ihtiyacına da nihayet yoktur. İnsana tevdi edilen açlık ile nimetlerin lezzetleri tebârüz ettiği gibi: İnsandaki kusur, kemalat-ı Sübhâniyye derecelerine bir mirsaddır. İnsandaki fakr, gına-i rahmetin derecesine bir mikyastır. İnsandaki acz, kudret ve kibriyâsına bir mizandır. İnsandaki tenevvü-ü hâcat, envâ-ı niam ve ihsanatına bir merdivendir. Öyle ise fıtratından gaye ubudiyettir. Ubudiyet ise, dergah-ı izzetine kusurlarını "Estağfirullah" ve "Sübhânallah" ile ilan etmektir. M.N.)

mütenasib(10)Tenasübü olan, Uygun, aralarında muntazam bir nisbet bulunan, muvâfık, birbirine mensup ve müşâbih olan.

iktisad(11) 1.Ekonomi2.Tutum, biriktirme. Her hususta itidal üzere bulunmak. Lüzumundan fazla veya noksan sarfiyattan kaçınmak.

sebeple(12)1.Vâsıta. 2.Âlet. 3.Alâka. 4.Bahane.5.Edb: Harekeli bir harf ile sâkin bir harften veya iki harekeli harften meydana gelen parça 6. Ecevitçe’de lûgat-ı galat olarak “Neden” deniyor.

fertleri,(13)1.(Ferd) Tek, bir, yekta. Eşi, benzeri olmayan. Bîhemta olan. 2. günümüzde: esasen hakaret sayılmasına rağmen “Kişi” deniyor.

alây-ı valâ(14)Daha iyi. Pek iyi. En yüksek. Ziyâde ve mürtefi olan. Coşkuyla.

ihtiramda(15)Hormet olunmak, tazim olunmak, hormet, saygı.

zerrece(16)(Zerrat) Pek ufak parça. Atom.

menkul(17)1.Nakledilen. Akli olmayıp mukaddes kitapla bildirilen. 2.Bir yerden başka yere taşınmış/taşınabilir olan. Taşınabilen. Alınıp satılıp emtia değeri de bulunan

muvacehesinde,(18)1.Karşı, ön. 2.Yüzyüze gelme. Yüzleşmek. 3.Huzurunda olmak.

mihraklar(19)1.Hareket merkezi 2.Işığı üzerinde toplayıp dağıtan odak

mesabesindedirler..(20)1.Derece. Menzile. Rütbe. 2.Sevab yeri. 3.Merci, melce'.

meşru(21A)Doğru. Hak. Şeriatın kabul ettiği. Haram ve yanlış olmayan.

gayr-ı meşrular(21B)meşrunun tam tersi

mensubîni(22)(Mensub) Bir şeye veya kimseye nisbeti olan, alâkası bulunan. Bir şeyle ilgili olan.

nefse(23)1.(Nefs) Can, kişi, kendi, öz varlık. Bir şeyin zatı olan, kendisi. 2. Göz.3. Şehvet ve gadabın mebdei olan kuvve-i nefsaniye. Fıtri meyil, bedenin hissi istekleri. 4. Ruh, hayat, asıl.5. Maya. 6. Hamiyet.

hakimiyyetten(24)Hâkim oluş. Hükmediş. Âmirlik. Üstünlük. Müdahale ve rakibi kabul etmemek hali.

ibaret(25)1.Meydana gelmiş, toplanmış. Bir şeyden teşekkül etmiş. Bir şeyin aynı. Bir şeyin içindekini ve aslını beyan. 2. Rüya tabir etmek.

fazilet(26)Değer. Meziyet, iyilik, ilim ve iman, irfan itibarı ile olan yüksek derece. Dinî ve ahlâkî vazifelere riayet derecesi. Fazl ve hüner cihetiyle olan yüksek derece. Bir şeyin başka şeylerden cemal ve kemal ve fayda cihetiyle üstünlüğü, müreccah olmasına sebep olan keyfiyet. (Zâta mahsus hasletin cem'i "fazâil" dir. Şecaat, in'am ve ihsan gibi, müteaddid meziyete dair faziletlerin cem'i "fevâzıl"dır.)

tefekkür(27)Düşünmek. Fikri harekete getirmek. AÇIKLAMA: "Bir saat tefekkür, bir sene nâfile ibadetten hayırlıdır." (Hadis-i şerif meâli)) (Tefekkür, gafleti izale eder. Dikkat, teemmül; evham zulümâtını dağıtıyor. Lâkin nefsinde, bâtınında, hususi ahvâlinde tefekkür ettiğin zaman derinden derine tafsilât ile tetkikat yap. Fakat afâkî, haricî, umumî ahvalâta teemmül ettiğin vakit sathî, icmalî düşün, tafsilâta geçme. Çünkü icmalde, fezlekede olan kıymet ve güzellik, tafsilâtında yoktur. Hem de âfâkî tefekkür, dipsiz denize benziyor; sahili yoktur. İçine dalma boğulursun. Arkadaş! Nefsî tefekkürde tafsilâtlı, âfâkî tefekkürde ise icmâlî yaparsan, vahdete takarrüb edersin. Aksini yaptığın takdirde kesret fikrini dağıtır. Evham seni havalandırır. Enaniyetin kalınlaşır. Gafletin kuvvet bulur, tabiata kalbeder. İşte dalâlete îsal eden kesret yolu budur. M.N.)

fi’liyatı(28)İş olarak yapılan şeyler, işler, fiiller.

lûgat(29) Sözlük

nafile(30)1.Farz ve vacibden gayrı, mecburiyet olmadığı hâlde yapılan ibadet. 2. Boşuna yapılan iş. 3.Fazladan yapılan iş. 4.Menfaatli olmayan. Ziyâdeden olan.  5.Torun. 6.Ganimet malı. 7.Bahşiş.  8.Atiyye.

Çiftehavızlar:09.10.2012 

 
Toplam blog
: 148
: 492
Kayıt tarihi
: 04.02.09
 
 

Haydar Volkan: 21.05.944 Rebabi bestekar Sabahaddin Volkan ve Piyanist Mukadder Volkanın oğlu olar..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara