- Kategori
- Siyaset
Milletin Partisi 10 yaşında

Milletin Partisi 10 yaşında
14 Ağustos 2001 tarihinde Türkiye siyasetinin krizler ile mücadelesinde yetersiz kalması ve üçlü koalisyonun ülkeyi kötü yönetmesi üzerine kurulan parti sadece 15 ay sonra %34 oy oranıyla 3 Kasım 2002 tarihinde tek başına iktidar oldu.
Okuduğu bir şiir dolayısıyla siyasi yasağı bulunan Recep Tayyip Erdoğan CHP’nin de desteği ile siyasi yasağı kaldırılmış ve 1 yıldan daha az hüküm giydiği için Siirt’te yapılan ara seçimle meclise girmiş ve 15 Mart 2003’te koltuğu emanet bıraktığı Abdullah Gül’den alarak 59. hükümeti kurmuştur.
Siyasi mücadelesinde kazançlı çıkan Ak Parti artık ülke yönetiminde çığır açmanın zamanının geldiğine inanıyordu herkes gibi. Yiğit düştüğü yerden kalkar derler Türkiye’de düştüğü yerden kalkacaktı ve yine Dünya’nın parmakla gösterilen ülkeleri arasına girecekti.
Bu siyasi anlayış etkisini hemen göstermeye başlamış ve 2004’te yapılan il genel meclis üyeliği seçimlerinde Ak Parti’nin oyunu yükselterek %41’e getirmiştir. Belediye seçimlerinde de 15 büyük şehrin 11’ini, alarak büyük başarı sağlamıştır. Milletin partisi 1783 belediye başkanlığı alarak gücünü göstermişti.
Ülkede çalkantılı dönem yavaş yavaş son buluyordu. Ekonomide, sağlıkta, ulaşımda, turizmde kısacası her alanda çığırt niteliğinde ancak ileri görüşlülük isteyen reformlar yapıldı. Bu reformlar o günden çok önündeki günlerle ilgiliydi. Eee hasta adamı iyi etmek kolay değildi.
2007 genel seçimlerine kadar olan dönem Ak Parti’nin yoğun hizmet çalışmalarıyla geçti. Bu yoğun çalışmalar ve hizmet milletin gözünden kaçmadı ve iktidarda iken oyunu artırarak tekrar iktidara gelen ilk parti olma unvanını kazandığı 22 Temmuz 2007 seçimlerinde %46 oy alarak Tunceli hariç tüm illerde milletvekili çıkararak büyük bir başarının altına imza atmıştı.
Türkiye büyüyordu ama bu büyümeye daha önceden oralarda olan ve Ak Parti’nin ve Türkiye’nin büyümesini istemeyen çevreleri saran korku onları harekete geçiriyordu. 2007 seçimleri öncesi genelkurmayın sanal darbe diye nitelendirilen 27 Nisan Bildirisi buna bir örnekti. 14 Mart 2008 tarihinde Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya’nın açtığı kapatma davası ise bir diğer örnek. Ama Ak Parti bu ve bunun gibi engellenmelerden hiçbir zaman korkmadı, yılmadı ve yoluna devam etti.
21 Ekim 2007’de milletin partisi her şeyi milletin seçmesi gerektiği inancını yenileyerek Cumhurbaşkanını da kalkın seçmesi gerektiğini belirtti ve bunu referanduma sundu. %61 evetle bu seçimden de galip çıkan Milletin Partisi güvenoyunu da almış oldu.
Devletin ilk yıllarındaki devletçilik politisikasından artık vazgeçilmiş ve özelleştirmeler başlamıştı. Devlet her şeyi yapamaz, halk ekonomiye katkıda sağlamalıydı ve olması gerekende buydu. Diğer alanlardaki yapılan reformlar hızla devam etmiş ve 2002 seçimleri sonrası yapılan reformlar meyvesini vermeye başlamıştı. Artık bölgesinde olaylara karışan, sessiz kalmayan, ağam paşam ne derse o olur demeyen Türkiye vardı.
Fakat Türkiye’nin şanssızlığı olarak yeni yeni canlandığı dönemlerde Dünya’da bir kriz çıktı ortaya. Bu krizin gölgesinde 2009 yerel seçimleri yapıldı. Halkın oyunun ilk geçeceği yer cebiydi ve Ak Parti yerel seçimlerde hafif bir düşüş yaşadı doğal olarak. 29 Mart 2009 tarihinde yapılan seçimde Ak Parti %38 genel meclis üyesi oranı ve 1500 belediye alarak yine büyük bir başarıya imza atmıştır.
Türkiye’nin değişim sürecinin devam ettiği dönem demek doğru olur bu döneme. Bu değişimin en büyük adımı ise darbe anayasasını değiştirmek için yapılan referandumdu. Muhalefetin sadece oy kâğıdında kahverengi olması ve kahvenin de kırk yıl hatırı olmasını geçerli sebep olarak gösterdiği referandumu Ak Parti %57’lik oranla kazanmış ve darbe yasasını değiştirmiştir. Yargı’da pek çok yeniliğe giden bu anayasa ile yönetim daha kolaylaşmış ve büyüye artık yürüyerek değil koşarak meydana gelmişti.
12 Haziran 2011 seçimlerine geldiğindeyse Artık Milletin Partisi daha büyüktü. Kriz teğet geçecek diyen Başbakanının kriz yönetmedeki kabiliyetini gören halk büyük bir çoğunlukla %50 ile 3. sefer tek başına Ak Parti’yi iktidar yapmıştı. Bu tüm dünyada duyulmuş ve Ak Parti’nin bu başarısı günlerce yazılmış ve yorumlanmıştı. Herkes soruyordu kendine nasıl oluyor da bir parti hükümette kalarak yıpranmadan oyunu yükselterek iktidar oluyordu? Bu siyasi başarının sırrı neydi? Bu siyasi başarının sırrı Hakka ve halka hizmetti ama bunu herkes başaramazdı.
Üst üstte 7 seçim kazanan bir parti Ak Parti vardı şimdi. Yargıyı, askeri olması gerektiği düzene oturtturan bir Ak Parti vardı. Karizması ile sağı, solu kendine hayran bırakan bir Recep Tayyip Erdoğan vardı. Dış basında örnek alınan bir lider vardı. Başarısı merak edilen bir lider Recep Tayyip Erdoğan vardı.
Şimdi artık 14 Ağustos 2011 Türkiye daha güçlü. Şimdi artık bölgesindeki olaylarda Türkiye daha fazla söz sahibidir. Şimdi artık ekonomide, sağlıkta, ulaşımda, turizmde Türkiye daha ileridedir. Şimdi artık Türkiye daha büyük daha güçlü
ŞİMDİ ARTIK AK PARTİ 10 YAŞINDA, 10. YAŞIN KUTLU OLSUN AKPARTİ.