Milliyetçilik

Milliyetçilik duygusu,

Son zamanlarda gündem olan milliyetçilik; bununla beraber bağlı bulunduğu milliyeti yüceltmek gibi tanımlayabileceğimiz asabiyet duygusu kendi içinde epey sorun barındırabilen bir anlayış yada yaklaşım olarak anlamak lazım.

Bir insanın bulunduğu bir ortamını yaşanır bir hale koyması en tabii hatta zorunlu bir görevi olarak anlamak lazım.

Yâda bir insan topluluğunun bu bir eyalet yâda devlet olabilir geliri tabana yayması, adaleti sağlaması ve fırsat eşitliği gibi son derece asgari zaruri düzenlemeleri hayata geçirmesi bulunduğu yerin yaşanır bir duruma yükseltmesi lütuf olarak değil bir zorunluluktur, 

Mekân tebeddülü bunca hız kazandığı bir sırada yâda zamanda homojen bir ırk yâda milliyetçilik ileri sürmek kendisini dar bir alana hapsedip geleceğini tehlikeye sokmak sonucunu beraberinde getirir.

Günümüz dünyasında en gelişen ülkelere baktığımızda, göç alan ve bu göçlerle bütünleşmiş ülkeler dünya ekonomisinde ve siyasetinde birinci sırada yer aldıklarına tanıklık etmekteyiz.

Batı ülkeleri almış oldukları yabancıları yani göçü, entegre programlarını geliştirerek yani gelmiş oldukları insanların aidiyetlerini korumaya çalışırken bir diğer yandan da onların yeteneklerinden ve becerilerinden nasıl faydalanabilenlerinin programlarını ve metotlarını geliştirmenin yollarını arıyorlar.

Buna karşı gelişmekte olan ülkeler yâda gelişmemiş ülkelerin durumuna baktığımızda birinci dünya savaşında yazılmış milli marş yâda ırklarını yücelten faşist söylemlerin girdabından kurtulmadıklarını görüyoruz. Çok ilginçtir fakir ülkelerde tek diyebileceğimiz sermayeleri guru olduğunu görmekteyiz

Hollanda vatandaşlık merasimin yemini sırasında şöyle bir ifade kullanır konuşmacı yâda Hollanda devleri adına konuşan görevli: Hollanda kraliyeti sizin teşrifinizle ülkemizin daha güçlendiğine inanıyor, lütfen gelmiş olduğunuz ülkeyi unutmayın zira bizim geleceğimizi inşa ederken sizin kültürüne de yani yaşam tarzına da ihtiyaç duymaktayız.

Bu ölçüleri kaçırdığınız takdirde geleceğinizi inşa etmeye çalışırken bir sürü sorunla boğuşmak zorunda kalırsınız, emeğiniz yâda çabanızı boşuna heba edersiniz,  ırkçılık duygusunu da yada yaklaşanlarından kurtulan ülkeler fersah fersah gelişim gösterirken diğer ülkeler kendi içerisinde gerek dini olsun gerekse de ırkı kendilerini bir sorunlar yumağının ortasında bulursunuz belirli bir aşamadan sonda çözülmez bir hale de sorunlarla boğuştuğunuzu görürsünüz.

Abbasi devleti tarafında kurulan (Beytul hikme) üniversitesine baktığımız da her milleten ve dinden insanlar görüyoruz kısa bir sürede muazzam gelişmeler kaydetmişlerdir. Bizler için önemli bir örnek olarak durmaktadır.

Son zamanlarda faşist söylemleri ile gündeme gelen İsrail yönetimi bugüne kadar sürdürdükleri tutum ve yaklaşımlarından rucu etmek zorunda kalmaları son derece dikkate değerdir zira bu yaklaşımları artık sürdürebilecek mecalleri kalmamıştı.

Dünyayı; dünya ile bütünleşen ve ırkçı duygularından kurtulmuş kişiler ve devletler gelecekte dünya siyasetinde ve ekonomisinde söz sahibi olacaklarıdır.