Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Nurettin Erdoğan Yönetici

http://blog.milliyet.com.tr/nurettinerdogan

14 Haziran '16

 
Kategori
Kültürler
 

Miras meselesi(maddi miras, manevi miras)

Miras meselesi(maddi miras, manevi miras)
 

Babadan Oğula


İnsanlara belli zamanlarda Büyüklerinden miraslar kalır. Bu Miraslar kimi Maddi, Kimi Manevi Miraslardır.

MADDİ MİRASLAR HARCADIKÇA AZALIR, MANEVİ MİRASLAR HARCADIKÇA ÇOĞALIR Bendeniz Manevi Mirasları seviyorum. Çünkü Paylaşmayı seviyorum. Maddi miras kalmış olsa,  onu kullanmaya çalışsanız da,  ihtiyacı olan kimselere dağıtsanız da kaybetme ihtimali Mutlaka vardır.

Manevi miras ise kıymetlidir. Hele hele kalan miras özü doğruysa, onu harcamak, birileriyle paylaşmak, paylaştığınız kimseler de aldıklarını başkalarıyla paylaştıklarında, o miras çığ gibi büyür.

Ben bir iş yaparken, Rahmetli Babam olsaydı ne yapardı diye düşünürüm.  Ya da şöyle bir durumda ne yapmıştı. Veya bana bu konuda nasıl bir nasihat vermişti…

Bana öğrettiği ilk önemli duygu,  Adalet duygusuydu.  Adil ol Evlat. Adaletten asla ayrılma, doğru ol. Yapamayacağın işler için sakın söz verme. Söz vermişsen yerine getir. Sadece kendini düşünme.

Bir gün Rahmetli Babam Sahibi olduğum Fabrikaya ziyarete gelmişti. Öğle saatleriydi ve tam da yemek vaktiydi.

Babacığım yemek yememişindir sen. Karnın açtır, ne yersin diye sorduğumda, yemek istediği şeyi söyledi. Ben hemen Fabrikadaki bir çırağa seslenirken, Dur!.. dedi.

Ne oldu babacığım diye sorduğumda, Ne için çağırdın dedi. Ben de yemek almasını isteyeceğim dedim.

Babam bana: Gidip kendin alacaksan al, eğer  vaktim yok şu an işlerim çok diyeceksen, o zaman çağırdığın çocuğa , bana aldıracağın yemeğin  aynısını ona da yaptıracaksın ve burada benim yanımda oturtacaksın, birlikte yiyeceğiz; dedi.

Peki Babacığım dedim, bu seferlik ben gidip alayım, hem de Babama hizmet etmiş olayım ama bundan sonra böyle bir şey yaptıracağım zaman, bu sözlerini unutmayacağım dedim ve gidip kendim alıp geldim.

Bir gün karnım acıktı ve işlerim yoğundu ve yine genci çağırdım yanıma, Bana Köfteciden yarım ekmek arası köfte ve bir de Gazoz al , kendine de aynısından veya canının çektiği başka bir şey varsa ondan al dedim. Genç hayır ben istemem dediğinde, o zaman ben kendim alırım dedim. Peki dedi ve hem kendine hem de bana ekmek aralarını yaptırdı ve neşe içinde birlikte yedik. Hala bu gün bile birini bir şey almaya gönderiyorsam, aynısından ona da aldırırım.

Başka bir örnek:

Benim dedem köyde İmamlık yaparmış. Fakirlermiş o zamanlar. Köylülerden biri Hocam, tarlayı beraber ortaklaşa dikelim demiş. Dedem de kabul etmiş. O zaman Merkebe binmişler, ortak buğday ekmeye gidiyorlarken, yolda Köy Fırınında ekmek yapan kadınlardan biri omuzundaki tahtanın üzerinde pişirdiği ekmekleri evine götürürken dedemin önünde durmuş ve ekmek buyur hocam demiş. Köylerde böyle bir gelenek vardır. İkram yapılır ve ikrama da icabet etmek gerekir. Köylü Kadın öyle der demez, dedemin ortak olduğu adam ekmeği alır ve ekmeğin büyük parçasını  kendine , ufak bir parça da dedeme uzatır. Daha sonra biraz giderler ve dedem bir bahane uydurarak ortaklıktan vaz geçer. Ortak olacağım adam daha tarlayı ekmeden biçmeden böyle yaparsa ortağına, yarın hasat zamanı kim bilir ne yapar; diye içinden geçirir ve döner gelir. Bunu da oğluna, yani Babama anlatır ve öğütler.
Ben bunu babamdan duyduğum günden bu yana, kendim parasını vererek aldığım bir şey dahi olsa, birine ikram edeceksem ortadan ikiye bölerim, çaktırmadan böldüğüm iki parçaya bakarım ve büyük olan kısmını karşımdakine ikram ederim.

Oğlum “Çağırılan yere gitmeyip de ar eyleme, çağırılmayan yere gidip de yerini dar eyleme” derdi. Bu da aklımdan hiç çıkmaz. Çağırılmayan yere gittiğiniz zaman sizin orada olmanızı istemeyenler olabilir ve anti pati yaratabilirsiniz. Ama sizi davet ediyorlarsa ve gelirim deyip de gitmezseniz çok ayıp edersiniz. Onlar sizi saymışlar ve davet etmişler. Davete icabet gerekir. Mümkün olduğunca buna da uymaya çalışmalıyız.

Asla kendini başkalarından yüksekte görme. Kendini başkalarının yanında yüksekte gördükçe küçülürsün. Kendini daima alçakta gördükçe büyürsün. Bu da bir nasihatti.
Yöneticiysen, adaletten asla şaşma. Yanındakilere karşı Adaletli davran. Sen evinde ne yiyorsan, onların da o yiyecekleri yemesini sağla derdi. Ben bir yolculuğa çıkarken eğer otobüsle gidiyorsam, en konforlu ve güvenilir firmayı seçiyorsam, yanımda çalışanlar için de aynısını seçerim.

Rahmetli Babam, dışarıda iş icabı bir yemeğe gittiyse ve dışarıda evimizde uzun zaman olmayan bir şey yemişse, o lokantadan aynısından akşam eve gelirken alır gelirdi. Ben bu gün dışarıda bunu yedim, haydi bakalım siz de yiyin derdi.

Sakın kalp kırmayın. Allah kırık kalplerdedir, kalp kırarsanız, Allah’ı İncitirsiniz derdi. Komşunuz zor durumdaysa mutlaka yardım edin. Birisine bir yardım ediyorsanız gizli verin derdi. Hatta mümkünse ihtiyaç sahibine direkt olarak kendiniz de vermeyin, bir başka güvendiğiniz kişi vasıtasıyla verin. Çünkü o kişi sizi her gördüğünde karşınızda el pençe divan durmaya kalkar, gurura kapılabilirsiniz, ya da o kişi sizin karşınızda eğilir de verdiğiniz boşuna gider; derdi. Çünkü neden sağ elin verdiğini sol el görmemeli der bizim dinimiz? İşte bu yüzden verdiğinizi, ihtiyaç sahibi bile bilmesin. Allah Bilsin yeter; bu Allah’ın daha çok hoşuna gider. Bir hayır yaparken, karşılık bekleme, Allah Rızası için ver…

Bunlar harcadıkça çoğalır. Bütün bunlar aslında İnsan olmanın gerekleridir. Yapılan iyiliği asla unutma, yaptığın iyilikleri hemen unut derdi.

İşte değerli Dostlar, Bunlar bana Babamdan kalan Manevi  Miraslardır. Ben ne kadar harcarsam, o kadar çoğalır. Rahmetli Babacığım bana Milyarları bıraksa, bunların hiçbirine değişmezdim. Belki o bırakacağı milyarlar, beni daha çok azdırabilirdi. Şeytan bu, işi ne!..  beni günaha teşvik edebilirdi. Bütün bunlar aslında Bizim Toplumumuzun özüdür Dostlar. Biz sonradan kendimizi düşünür olduk. Ne oldu, nasıl oldu bilmem ama Bizim Toplumumuz son zamanlarda özellikle sosyal medyada görüyoruz, kimse kimsenin hakkına hukukuna riayet etmiyor. Herkes birbirine düşmanca yaklaşıyor. Oysa hepimizi yaratan Tek olan Mutlak olan Allah C.C. Biz Allah’ın hoşuna gidecek şeyleri yaptıkça, Yarattıklarını Allah’ tan dolayı sevdikçe, Allah da Bizleri sevecektir.

Akşam Yattığımızda, başımızı yastığa koyar koymaz huzur içinde uykuya dalabiliyorsak eğer, ne mutlu bizlere…

Ben Manevi Miraslarımı cömertçe harcıyorum, bundan böyle de harcamaya devam edeceğim; Eksilmez, bitmez, tükenmez. Çevreme, aileme, evlatlarıma anlatıyorken bundan böyle daha geniş kitlelerle paylaşayım istedim ve Milliyet Blog aracılığı ile bunları okurlara anlatmaya karar verdim. İyi ki Böyle bir blog var. Bundan Dolayı Milliyet Blog’a da şükranlarımı sunuyorum. Emeği geçen herkesi kutluyorum.

Sevgiyle Kalın, Sevgide Kalın, Sevgiyle bakın ve Rotanızı Sevgiden başka hiçbir yöne çevirmeyin.

Saygılarımla…

 
Toplam blog
: 41
: 702
Kayıt tarihi
: 31.05.16
 
 

Kabataş Liseli olan Nurettin Erdoğan, ömür boyu eğitime inanan bir yönetici. Küçük yaşlarda girdi..