Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '08

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Moda iskelesinden sevdaya bakış..

Moda iskelesinden sevdaya bakış..
 

Eski Moda İskelesini bilir misiniz? Denize uzanan yol üzerinden rüzgâr yüzünüzü yalayarak bir prenses edasıyla yürürsünüz. Gece bu yolun her iki tarafında da ışıklar yanar. Gün batımları harikadır.

Geçen vapurlara el sallarsınız içinizden. Sanki içerisinde -tanıdık- biri vardır veda eder gibi hissedersiniz kendinizi. Eski Türk filmleri gelir aklınıza bazen de tebessüm edersiniz. Bir çay simitle hayatınızın en mutlu dakikalarıdır burda geçireceğiniz. Kuşlar masanızı, koltuğunuzun üzerine konarlar. Çay tabağınızda dolaşırlar. Hep bir ağızdan serenad yaparlar size... Simit vazgeçilmezidir onların. Vapurda arkada, simiti uzattığınızda martılar kapıp kaçtı mı hiç? Yaşadınız mı böyle bir coşkuyu? Küçük şeylerde mutlulukla hüzünü bir arada hissettiniz mi ?

Moda iskelesi bir başka rüya sevgililer için. Rahatsız etmemek için gözlüklerinizi takar izlersiniz. Kızların saçları rüzgardan dağılır, etekleri uçar. Delikanlılar o saçları yüzlerce kez kenara çeker okşayarak. Fısıltı halinde konuşurlar. Aşkı fısıldarlar birbirlerinin kulağına. Dağılan saçlar her ikisini de örter. Arada kaçamak öpücükler kondurulur dudaklara. Elele gözgöze sevdalarını yaşarlar deniz ortasında... Sadece tek yürek olmuşlardır ve Dünya sadece 1 metre karelik alandır o an onlar için.

Sonra içinize sindirdiğiniz iyot kokusuyla beraber kalkarsınız. Göz alabildiğine sahil kucak açar size. Her kayanın altında bir çift baş görürsünüz. Gençler aşklarını yaşamak için bu kuytu yerleri tercih ederler hep. Yasaktır arkadaşlık yapmaları. Ya bir gören olursa korkusuyla saklı gizli yaşarlar bu güzelim duyguyu. Ayıp, utanılması gereken bir olgudur çünkü aşk...

Boş olan bir kayalık bulur korka korka üzerinde durmaya çalışırsınız. Yosunlardan kaymamak için.Bir de bu zorluğu aştınız mı keyfinize diyecek olmaz. Dalgalar oturduğunuz kayanın altına girer. Beraberinde küçücük balıkları görürsünüz. Uzanıp tutmak gelir içinizden. Ürkersiniz bazen. Gün batımlarında denizin rengi lacivertleşir. Rüzgar ılık ama serttir. Dalgalar hızla gelir ama kayalıklara yaklaştığında sakinleşir. Sanki size iltifat ederler, teşekkürdür sunumları. Bir yarınız hep buruktur. Yalnızsınızdır. Bir başınalık mutluluğunuza gölge düşürür. Keşke dersiniz keşke şu an -onlar- gibi olabilsem...

Dikkatlice kalkarsınız yerinizden, düşmemek için kayalara tutunarak yola çıkarsınız. Dönüp yeniden uçsuz bucaksız denize bakarsınız ufuk çizgisinin gerisini merak edercesine... Moda iskelesine çevirirsiniz başınızı, ışıklar yanmaya başlamıştır. Sevinç kaplar içinizi. Binbir renkle güneş batmaktadır, hemen cep telefonunuza sarılırsınız -ölümsüzleştirmek için- bu anı... Bakarsınız ki herkez eve dönüş telaşında. Aşıklar birbirleri ile vedalaşıyor. Gülersiniz kendi kendinize...
Onlar için gün bitmiştir. Yalnızlar için hayır... Bir başına olmak üretkendir. Hayal dünyası hep çalışır.
Gecenin sessizliğinde-neden ben- derken bile yakarışlarında , Tanrı hep yanındadır.

Mutlu kalın...
 
Toplam blog
: 347
: 1365
Kayıt tarihi
: 31.10.07
 
 

İstanbul 25 Temmuz : /… İşletme tahsil ettim. Özel ilgi alanım olduğu için 2 yıl Psikoloji okudum..