- Kategori
- Felsefe
Modernite Sözleşmesi
Modernite Sözleşmesi: * “Modern yaşam sözleşmesi insanlara akla hayale sığmayacak konfor olanakları sunmakla birlikte, devasa tehlikeler de yaratıyor. Her şeye muktedir olma ihtimalimiz çok yakın; neredeyse parmaklarımızın ucunda. Ancak, tam altımızda hiçlikten meydana gelen dipsiz bir uçurum uzanıyor. Anlamdan yoksun bir evrende, güç peşinde, bitmek tükenmek bilmeyen bir koşudur aslında modernite. Modern kültürün insanı, tarihte görülmediği kadar dur durak bilmeden araştırıyor, üretiyor, keşfediyor ve güçleniyor; ancak aynı zamanda daha önce hiçbir kültürde görülmediği kadar büyük bir varoluş (yokluğu) endişesiyle bir türlü huzura kavuşamıyor.” Yuval Noah Harari; Homo Deus
***
* Hep özgür düşünmemiz söylenir de nasıl özgür olacağımız öğretilmez. Zihinlerimiz, maddi zenginliği uygarlık sandıran küresel koşullanmaya bağlıyken ne denli özgür düşünebiliriz ki? Ancak kendini bilmiş bilinçle düşünmeyi başaran bir beyin medeniyet denen çarkın özgürlüğü nasıl bağlayıp uysallaştırdığını açıkça görebilir. Çocukken ana baba koşullandırmasıyla, gençken popüler kültüre dalkavuk özentiyle yaşar geçeriz. Büyüdükçe, evlilik bağlarıyla ve çocukların gelecek endişesiyle bağlanır kalırız. İlginç olansa tüm bu gidişatı seçen biz değilizdir; bizden sadece belli davranış biçimleri istenmiştir ve biz onları yerine getirmeyi başarılı olmak sanmışızdır.
Gerçek özgürlüğe geçmek için medeniyet duvarını aşmak ve sonra da dönüp duvarı özgürlük yeterliği kadar yıkmak gerekir. Özgür yaşam madalyasını hak etmek, öncelikle uygarlık yanılsaması modernite madalyasını reddetme cesareti ister.
Modernite, (toplumsal varoluşun dayattığı veya özendirdiği model yaşam biçimi) doğuştan geçerli bir varoluş sözleşmesidir. Hukuki bir yaptırımı olmasa da bu sözleşmeyi değme yiğit bozamaz.
Hepimiz modernite sözleşmesine göbeğimizden bağlı doğarız. Çoğumuz bunun üstünde hiç kafa yormadan ölür gideriz. Yediklerimizi, işimizi, hayallerimizi şekillendirir; nerede yaşayacağımız, hatta kimi seveceğimiz ve nasıl öleceğimiz bile, uygarlık sotasında saklı bu sözleşmeyle ayarlanır.
Modernite karmaşık bir sözleşme diye üstünde düşünmeye yerinen kişi, ölünceye kadar ruhunu modernitenin en temel üyelik koşulu olan paranın gücüne rehin bırakır. Çünkü, modernitenin rağbeti parasal tüketimedir. Sözleşmenin bağlayıcı sonuç olgusu tek cümleyle betimlenebilir: Yuval Noah Harari’nin dediği gibi; insan maddi güç karşılığında özgün anlamını, yani bir bakıma ruhunu terk etmiştir…
*
Bence uygarlığımızı yeniden yapılandırmalıyız. İlk olarak, zorunlu eğitim-öğrenimin en vazgeçilmez önceliğini bilgiye erişimi ve bilgiyle düşünmeyi öğretmek yapmalıyız. Eğitim öğretimdeki diğer yan amaçlar öğrenciyi sıkmadan insanın kendi özelinde ve toplumsal var-oluşunda daha mutlu ve iyi hissetmesini hedefleyen sade ve zorlamasız öğretilerle sağlanmalıdır. Öğrenci, öğrenme görevlisi değil de öğrenme meraklısı yapılmalıdır. Bunun yolu da öğrencinin yaşam coşkusunu ateşleyici bireysel ve toplumsal etkinlik alt yapısını okul içinde hizmete sunmaktır.
*
Muharrem Soyek