- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Muazzez İlmiye Çığ kimdir ve iktidar onu neden sevmez?

Muazzez İlmiye ÇIĞ
Birkaç gün önce kendisini televizyonlarda Hayrettin Karaca ile beraber 95. yaş günü kutlarken gördüm. Tesadüf bu ya, son birkaç gündür de Soner Yalçın’ın “Siz Kimi Kandırıyorsunuz!” adlı kitabını okuyorum. Yazar kitabında Muazzez İlmiye ÇIĞ’ dan da bahsediyor. “Muazzez İlmiye ÇIĞ kimdir ?” sorusunu cevaplamadan önce Soner Yalçın’nın kitabından biraz özet vermek istiyorum ki, neden aydın Türk erkek ve kadınlarının( Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok gibi aydınların) sistematik bir şekilde öldürüldüğünü ya da Ergenekon ( İlhan Selçuk, Mustafa Balbay vb.) davalarda süründürüldüğünü anlayabilelim.
Kitap, 29 aralık 2005’de Bursa’daki bir tekstil fabrikasında çıkan yangın sonucunda sigortasız çalıştırılan başörtülü kadınların hazin sonundan hatırlatarak başlıyor. Ve diğer yandan da şu anda hükümette bulunan üst düzey her kim varsa eşlerinin ve çocuklarının nasıl türbana sokulduğundan, üniversiteyi bitirmelerine rağmen Şulebaş tarzı türban takan yüksek sosyetenin, hayatlarında hiç çalışmadıklarından bahsediyor. Hal böyleyken geçtiğimiz yıl iktidar partisi ve onun koltuk değneği bir partinin, türbanı sadece üniversitelerde özgürleştirme çabasının gerçekte nasıl bir takkiye olduğunu, özel sektörde sigortasız çok zor şartlarda çalışan başörtülü kadınların sosyal hakları ile ilgili herhangi bir düzenleme yapmadıklarını hatta ilgilenmediklerini gayet güzel özetlemiş yazar. Oy uğruna sadece türbinlere oynayan takkiyecilerin geçmişlerini gayet iyi araştırmış ve yazmış Soner Yalçın. Girizgah kısmında, türbanın tarihteki sosyolojik yeri konusundaki bir takım bulgulardan da söz etmiş. Bahsettiği bilimsel bulguları, dünyaca ünlü bilim insanı Sümerelog Muazzez İlmiye ÇIĞ’ ın çalışmalarına dayandırıyor.
Kimdir Muazzez İlmiye ÇIĞ ? 1914 yılında Bursa’da , aslen Kırım göçmeni olan bir ailede dünyaya gelmiş. 1931’de Bursa Kız Mahalle Mektebini bitirmiş ve 4, 5 sene öğretmenlik yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Sümeroloji Anabilim dalını bitirmiş ve İstanbul arkeoloji müzesine atanmış. Bundan sonra 33 yıl boyunca Sümer, Akad, ve Hitit dillerinde yazılmış binlerce tableti temizleyip sınıflandırmış ve numaralandırmış. Toplamda 74 bin adetten oluşan “Çivi Yazılı Belgeler” arşivini oluşturmuş. 3 bin tabletin kopyasından bir katalog oluşturarak dünya bilim insanları için eşsiz bir kaynak meydana getirmiştir. Yaşamı boyunca bir çok sayıda çalışma, ödül, kongre ve çevirilere imza atan M. İ. ÇIĞ ayrıca 13 tane kitap yazmıştır. Bazı kitapların adlarına bakınca bile sevilmemesinin sebebini gayet güzel anlayabiliyoruz.
· Kuran, İnci, ve Tevrat’ın Sümer’deki Kökeni (1995)
· İbrahim Peygamber, Sümer Yazılarında ve Arkeolojik Buluntulara Göre (1997)
· Atatürk Düşünüyor (2005)
· Bereket Kültür ve Mabet Fahişeliği (2004)
· Vatandaşlık Tepkilerim (2004)
Geçtiğimiz yıllarda, bunca yıl yapmış olduğu bilimsel çalışmalara dayanarak, Sümer’lerde başını örten kadınların hayat kadınları olduğu yazan M. İ. ÇIĞ, hükümetin büyük tepkisini çekmiş ve bu iddiasının doğru olmadığı öne sürülmüştür. Aydın bir cumhuriyet kadını ve bilim insanı olan ÇIĞ, bu yüzdendir ki iktidar partisi tarafından sevilmez ve kendisini sindirmek için tıpkı Ergenekon davasındaki aydınlara yapıldığı gibi hakkında dava açılmış ve sindirilmek istenmiştir. Bu yüzden 2004 yılında yayınlanan “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten yargılanmış fakat beraat etmiştir.
Ezcümle toparlayacak olursak, türban dayatması içerisinde olanların en dayanamadığı şey başı açık, modern ve aydın Türk kadının, çalışma ve öğretim hayatına katılması ve fikir üretmesidir. Hatta türban takıp da işçi olarak ağır şartlarda çalışması bile onların ilgi alanına girmemektedir. Onlara göre olması gereken şey, kadın sadece türban takıp evde oturan bir cinsel meta olarak vazifesini yerine getirmesi yeterlidir.
Aydın Türk kadınlarının sayısının her geçen gün artması dileğiyle…