Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Mayıs '11

 
Kategori
Dünya
 

Mübarek'ten Bin Ladin'e

Mübarek'ten Bin Ladin'e
 

Günlerden 1 şubat, Salı. Amerika’nın tanınmış diplomatlarından ve Obama’nın elçilerinden Frank Wisner, Hüsnü Mübarek ile bir buluşma gerçekleştiriyor. Birbirlerine tanıdık iki yüz. Tanışmışlıkları 30 yılı buluyor. Mübarek, her zaman olduğu şekilde, Ortadoğu barış görüşmeleri, Mısır Amerika ilişkileri gibi olağan görüşme bekliyor. Fakat Amerikalı elçi nazik bir biçimde konuyu reformlara getiriyor. Başkan Mübarek ani bir şekilde birden geriliyor,  

“Eğer istediklerinizi yaparsam radikal İslam iktidarı ele geçirir.” diyor. 

Görüşmede Mübarek, Müslüman Kardeşlerin radikal İslam’a döneceği vurgusu yaparak Wisner’i uyarıyor. Aynı zamanda ABD ‘nin İran Şahına vermiş olduğu desteği çekişini ve İran’ın 1979’da vardığı neticeyi hatırlatıyor. Böylece Obama’ya mesaj göndermiş oluyor. 

Görüşme daha sonra barış görüşmelerine dönüyor. Aynı tarihlerde Obama ile Mübarek arasında bir telefon görüşmesi gerçekleşiyor. Oval ofiste görüşmeye tanık olanlar görüşmenin iki lider arasında çok sert geçtiğini belirtiyorlar. Mübarek’in ayaklanmanın bizzat kendisi için olacağını düşünmesi, o zamanlar onun için ne kadar zor olduğu yorumu yapılıyor. Obama göstericilere hiçbir şekilde şiddet kullanmaması üzerine baskı yapıyor. Ve bir gün sonra gösteriler başlıyor. Önce sakin geçen gösteriler şiddete dönüşüyor. (Time) 

Dış ilişkilerde güven olmuyor. Gülüm balım samimiyetleri çıkar ilişkilerine dayalı. Oysa Obama başkan seçildiğinde Mısır Başkanına ne övgüler yağdırmıştı. Günümüzde iç ve dış politika iç içe. Ayağını sağlam basamayan politikacılar yerinde duramıyor. Bu gün dost olanlar yarın düşman olabiliyorlar. Dış politika önsezi ve kıvraklık gerektiriyor. Çıkar ilişkileri ön planda.Yöneticiler geçici, devletler kalıcı. 

Türkiye’nin Libya ile olan ekonomik ilişkilerinin boyutu oldukça büyüktü. Libya’da çalışan 25 bin aileden ve milyarlarca dolardan bahsediliyor. 

Suriye ile ikili anlaşmalar, karşılıklı vizelerin kaldırılması, siyasi anlaşmaların dışında ticari anlaşmalar, Arap ülkelerini saran karışıklıklar ve Suriye. Tehlike bu kez Türkiye sınırına dayanıyor. 

Komşularla sıfır sorun. İslam liderliği, yeni Osmanlıcılık, bardakta durduğu gibi durmuyor. 

Batı ile soğuyan ilişkilerden sonra Doğuya yanaşma, İslam ya da Arap ülkeleri ile olumlu giden ilişkiler ve o ülkelerin başına gelenler yani demokrasi adı altında tezgahlanan oyunlar. 

Ve Usame Bin Ladin’in öldürülmesi. Arkasından gelişebilecek muhtemel olaylar; New York Times’ın haberine göre, Mısır Tahrir Meydanı’nda Usame Bin Ladin’in öldürülmesi protesto edildi. İsrail devletinin kuruluş yıl dönümünde binlerce Mısırlı ve Filistinli Tahrir meydanında protesto gösterisi yaptı. El kaide örgütü mensupları intikam yemini etti. ABD, Usame Bin Ladin’ni koruma ve barındırma bahanesi ile Pakistan’ı suçlama eğiliminde. Durum sürekli kaşınıyor. Bu konuda dış basında ayrıntı çok. Başta Pakistan Genel Kurmay Başkanı Aşfak Kayani olmak üzere, Amerika, Pakistan’ın üst düzey istihbarat birimlerini sorumlu tutuyor. Usame Bin Ladin’in Afganistan Pakistan sınırına ve Pakistan askeri akademisine yakın Abbottabat denilen orta büyüklükte bir kasabanın kenarında, etrafı duvar ve tellerle çevrili konak yapılı bir yerde son yıllarını geçirdiği belirtiliyor. Amerika’nın da uzun bir süre uzaydan ve karadan ajanları aracılığı ile burasını gözlediği, Kuveytli birinin Ladin ile muhtemel görüşmesini cep telefonundan başka birine aktarırken dinlemeye takıldığını ve izlendiğini, noktanın tespit edildiğini operasyona yedi ay hazırlık yapıldığını yazıyorlar. 

Mısır’da Hıristiyan bir bayanla Müslüman bir erkeğin romantik evliliğinin ardından gelişen olaylar ve gösterilerde iki taraftan ölenler yüzlerce yaralılar, demokrasinin ve reformların kısa sürede oturduğunu gösteriyor(!). 

Mezhep çatışmalarından ve kanunsuzluklardan, polis baskısından, korkudan bahsediliyor Mısır’da. Bu işe devrim diyenler, devrimlerin onlarca yıl oturamayacağını, karışıklıkların devam edeceğini açıklamaya çalışıyorlar,  

“Haydi Amerika yardım et şu Mısır’a da çıksın feraha” diyenler de yok değil. Mısır gittikçe Irak’a benzeyecek gibi görünüyor. 

Özet olarak Arap ülkeleri farklılık gösteriyor. Farklı mezhepler ve dinler, klan- kabile yaşamı, radikal İslam, laikler, ılımlılar ve şiddet yanlıları, mevcut düzenin devamını isteyenler… Hüseyin Seyfi 

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..