Muhteşem!

Yazılarını ilgiyle okuduğumuz Sevgili Öğretmenimiz Hüseyin Erkan'ı, Milliyet (blog) ta da keyifle okuyorum. En çok görüntülenen yazısına "Muhteşem yüzyıl gerçekten muhteşem mi?"başlığıyla erişilebiliyor.

- “Muhteşem Yüzyıl” ve o yüzyılın “Muhteşem Hükümdarı”nı, şöyle bir mercek altına almaya ne dersiniz?

Diyor yazısında bir daha keyifle okudum. 

Yorumumu kendilerine de gönderdim, sizlerle de paylaşmak isterim. 

*

Diyor ki yazısının sonunda; "Kusura bakmasın kimse, 16. yüzyıl, benim için, söylendiği gibi, öyle 'muhteşem bir yüzyıl' falan değil... Benim muhteşem yüzyılımda, iktidar olmak için, ya da iktidar olduktan sonra, o koltukta ömür boyu kalmak için, ne kardeş katli var, ne oğul katli..."

*

İşte bu! Kutluyorum Hüseyin Erkan Öğretmenimi...;

Devletin devamı için.. demesin kimse, yutturamazlar..

Örnek mi?!.. : Sultan II. Murat devrine bakalım, Fatih Sultan Mehmet'in babası..

Nasıl da elleriyle teslim etmiş II. Mehmed (Fatih)'e devr-i iktidarı!

Ancak, bir baba ve devlet adamı sorumluluğuyla Sultan II. Murat Oğlu Fatih'i asla ortada bırakmamış!

Fatih böyle yetişmiş.

N'olurdu, Kanuni de Şehzade Mustafa ve Mehmed'i böyle kollasaydı.

Fatih'in Kanunnamesi'ni yanlış yorumlayan Kanuni'dir.

Çünkü Kanuni'nin babası I. Selim (Yavuz); dirayetsizliğini gördüğü için kendi babası II. Bayezit'in elinden iktidarı darbeyle almıştır.

Bu nedenle Kanuni'nin darbe korkusu ve bu korkuyu çok iyi kullanan Hürrem'e "dur" diyebilseydi Kanuni:

Ne Mehmet, ne Mustafa, ne Bayezit, ne Cihangir ne de diğerleri de vakitsiz ölür müydü?

Devlet de sarhoş Selim'e ve Rus ajanlarına kalır mıydı o zaman!

*

Olmaz (!) dı.

Çünkü Hürrem faktörü vardır.

Kimdir Hürrem?

Alexandra Ruslana..

Yani Osmanlının temeline dinamiti sinsice yerleştiren...

Kimin adına dersiniz?

Ee bunu da siz bilin artık!...