- Kategori
- Gündelik Yaşam
Münhasıran İNSAN'dır aradığım
‘Bir gün kendimi bilmediğim bir yerde, mavi boyalı bir çukurun içinde buldum. Oradan çıktığımda her yanım tepeden tırnağa masmavi olmuştu(!)’
‘Günün ilk golünü yedikten sonra otobüse binmeye çalışıyordum… Arkamda dört kişi vardı ama bir baktım en son ben kaldım. Şoför’e meşhur özürlü kartımı gösterdikten sonra şoför; kardeşim görmüyor musunuz engeli kendisi. Oradan biri, “Biz de engelliyiz bas gaza gidelim. işe geç kalacağız” dedi.’
‘Önce biz kendimizi kendimize yük olmaktan kurtaracağız. Bunun için de engellerden değil, bize engel teşkil edenlerden kurtulma projeleri üretmeye gayret sarfedeceğiz.’
‘Tüm bu olup bitenlere rağmen; hayat ve olanlara inat; sevdiğim işimi yapıp, işimi almak, dünyada olup bitenlere yön vermek, çevremdekileri utandırmak, mahcup etmek istedim. Çok isteyen değil, bedelini ödeyenin olduğu hayatta fedakârlıkların hiçbir engel tanımayacağını; asıl engelin, özrün beyinde olduğunu kanıtlamaktı derdim.’
*****
Mavi boyalı arkadaşlarımdan bazıları yaşadıklarını hissettiklerini böyle ifade etmişler. Yüreğimi ortaya koyarak yazılanları dikkatle okudum ve empati kurmak adına seçtiğim bu paragrafları sizlerle paylaştım.
Mavi boyalı arkadaşlarım, ‘Engelli’ kelimesi hakkında ne düşünüyor, bunun kritiğini yapma imkanım olmadı ama, ‘Engelli’ kelimesi yerine, ‘Münhasır’ kelimesinin gelmesi daha uygun olurdu sanki diye düşünüyordum ki, ‘Mavi boyalı’ tanımlaması ile karşılaştım.
İyi düşünülmüş bir tanımlama. Bundan böyle bu arkadaşlar benim Mavi Boyalı arkadaşlarım.
Kelime dışında çok daha ciddi, acil çözüm getirilmesi gereken konular da var... Bunlardan ilk göze çarpanlar;
Sokaklar, kaldırımlar, mavi boyalılar için ne kadar uygun dersiniz?
Toplu taşıma araçlarına nasıl inip biniyorlar?
İş yerlerinde mavi boyalılara şans tanınıyor mu?
Eğitim ve sağlık hizmetinden ne ölçüde ve nasıl yararlanıyorlar?
Sosyal aktivitelerini yapabilmeleri için ne gibi hizmetler sunuluyor?
Günlük işlerini aksatmadan nasıl düzenliyorlar?
Bu maddelerin nasıl işlediği konusunda çok net bilgi sahibi değilim, sadece tahmin yürütebilirim ki bu konu tahmin yürütmeye çok uygun bir konu değil. Eksik bilgilendirmekten korkarım.
‘Sokaklar, kaldırımlar, mavi boyalılar için ne kadar uygun dersiniz?’
Bunun cevabını çok net biliyorum... Bir dönem yürümekle ilgili ciddi sıkıntılarım olmuştu.
Sokaklarda kaldırım diye birşey yok. Yapmışlar 1 metre kaldırım, onun da ortasına direk dikmişler veya ağaç.
Kaldırım geniş olduğunda da zekî araç sahipleri arabalarını park etmiş.
Kaldırımlarım yüksekliği 20 santim. İnip çıkmak imkansız. Başarabilen içinse ızdırap….
Sokaklar çukurlarla dolu. Yürümüyor adeta akrobasi yapmak zorunda kalıyorsunuz.
Karşıdan karşıya geçmek çok meşakkatli bir iş.
Başıboş köpekler her daim tehlike oluşturuyor. Başı dolu olanlar da sahiplerini gezdiriyor. Sorumsuz yurdum insanının yanında azman köpekler ve boynunda zincir mincir hak getire….
Sokaklar; dikkat, özen, itina, öncelik kelimeleriyle hiç tanışmamış sorunlu insanlarla dolu. Asıl engellinin onlar olduğuna öyle eminim ki!
Hele de toplu taşıma aracına binebileni ayakta alkışlarım.
Bizlere düşen; tüm bu olanlara üzülmek acımak yerine uygar devletlerde olduğu gibi çözüme yönelik çalışmalar yapıp projeler üretip hayata geçirmek, uygar ülke insanları gibi davranıp önceliği olan insanlara öncelik tanımaktır.
Yaşayan herkesin yaşam kadar mavi boyalı çukura düşme riski de var.
Sağlık ve sevgiyle kalın, hoş kalın...
http://www.engelsizgazete.com/default.asp?git=yazaryazi.asp&yazid=26&t=x