Mustafa Denizli ve Beşiktaş

Beşiktaş'ın düştüğü durumu göz önüne getirince sormadan edemiyor insan: Mustafa Denizli'nin suçu neydi?... Denizli'nin göreve geldiği günkü Beşiktaş'ın kadrosuna bir göz atın, bir de bugünkü kadroya... 

Garibim Mustafa, her beraberlikten ve yenilgiden sonra yerden yere vuruldu. Yerli hoca kompleksi olanlar tarafından acımasızca eleştirildi. 

Bugün Schuster efendiye gösterilen hoşgörünün yüzde biri ona gösterilmedi. 

Denizli, alt sıralardan aldığı vasat takımdan iki adet elbise çıkardı. Biri yıllar sonra kazanılan Türkiye Kupası diğeriyse Kaf Dağı'nın ardında denen Lig Şampiyonluğu'ydu. 

Herkes şaşkındı. Yerden yere vurdukları Denizli'nin böyle bir iş yapacağını kestirememişlerdi. 

Beşiktaş Kulübü çifte şampiyonluğu günlerce kutladı. 

Ağabeyini yakalandığı amansız hastalıktan kaybeden Mustafa, psikolojik yorgunluğunu öne sürerek Beşiktaş'ı bırakmak istedi. Yönetimin ısrarları sonucu tekrar göreve döndü. 

O ana kadar pusuda bekleyen memnuniyetsizler, sözde Beşiktaşlı yöneticiler ve yazarlar oklarını Denizli'ye yönelttiler. Her fırsatta eleştiri yağmuruna tuttular. 

Sonunda da pes ettirdiler. 

Lütfen o günkü kadroyla bugünkünü bir karşılaştırın. 

Mustafa Denizli, bugün çoğu yedek kulübesinde oturan futbolcularla çifte şampiyonluk kazandırmadı mı Beşiktaş'a? 

Denizli'nin elinde Guti mi vardı? 

Quaresma mı vardı? 

Simao'yu, Almeida'yı, Fernandes'i aldınız da Mustafa ''Hayır'' mı dedi? 

Bernd Schuster'in her istediğini aldınız. Beşiktaş'ı uçan kuşa borçlandırdınız. Sonuç?... 

Yazık, hem de çok yazık! 

Teknik direktör olarak da futbolcu olarak da kendi değerlerimize sahip çıkamıyoruz. Üç beş şımarığı memnun etmek için milyon dolarları mirasyedi gibi savuruyoruz. 

Bugün ligin üst sıralarını paylaşan takımlarımıza bir bakın. Akıllı transferler yapmışlar. Az parayla yetenekli futbolcuları almışlar. Başlarındaki yerli teknik direktörlerle ligin tozunu atıyorlar. 

Milyon dolarlar harcanarak oluşturulan takımlar nerde? Nal topluyorlar. 

Üç büyüklerin yöneticileri Anadolu takımlarını örnek alsınlar. Bu gidişle iki yakaları biraraya gelmez.