Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '07

 
Kategori
Anılar
 

Mütevaziliğin böylesi!

Mütevaziliğin böylesi!
 

Yıl 1981 lise sondayız, Kız lisesinin tüm öğrencilerinin takıldığı en zarif ve bildik adres Kafkas pastanesiydi, şu günlerde de öyle ama bizim zamanımızdaki şampanya rengi dekorlu duvarları ve de o egzantirik havası yok gibi geliyor.

O yıllar en büyük konforumuz o pastanede taze sıkılmış portakal ya da vişne suyu yanında kestaneli pastayı çatalı batıra batıra yemekti.
Ha havası da meşhurdu, neredeydiniz? Biz kafkasa bir iki saatliğine takıldık...

O hafta Tarih dersinden kritik olan durumumu kurtarma sözlüsü ile düze çıkarmayı başarmıştım. Tam bir yılımı kurtarmıştım açıkçası.Üç yıllık can arkadaşım İnci ile sabah okula gitmeden sözleştik akşam okul çıkışında oradayız tamam mı diye, uzun uzun konuştuk, yalnız canım hesaplar benden tamam mı?İnci yüzünde yine aynen inci parlaklığında tertemiz gülümseyişi ile yanıtladı beni,
-Tamam canım, senin dediğin olsun.

Akşam söz verdiğimiz gibi okuldan çıkar çıkmaz Kafkas'a gittik, o zamanın parası ile ne tuttu bilmiyorum, yedik içtik,

Bizimkisi arada bir kasiyer kızla göz göze gelip kırıtıyor, kaş göz işaretleri,
mesele nedir diye soramadım ama bir hayli kuşkulandım aralarında olup bitenlerden!

Acaba ortak bir sırları mı var diye düşündüm. Kasiyer kızın bizim okuldan lise birden terk, orada çalışmaya başladığını da biliyorum, sormadım da. Yeme içme merasimimiz bittikten sonra İnci hesabı ödemesin diye onu ite kaka önüne geçerek çantamı açtığımda bir ses ile irkildim.
Yüksel teyzeydi seslenen. Kapıda tebessümle bize bakıyordu.
-Koy o parayı çantana Nilgüncüğüm, bu pastane bizim, İnci hiç bahsetmedi mi bundan?
Yüksel teyze Maksem'den annemin arkadaşı ve de komşularıydı. Tesadüfen biz de okul arkadaşı olarak çok iyi dost olmuştuk.

Ne yani şimdi sen buranın sahibesi misin diye şaşkınlıkla ve yıllarca uyutulmuş olmanın verdiği kırgınlıkla çantamı kapattım. Gerçekten de o yılların öğrenci kızları çok mütevaziydi.

Ben hiçbir zaman bu kızın zengin olduğunu hissetmedim, evlerindeki sadelik, hakkaniyet, istisnai bir tokluk hissi sanki tüm möblelere sinmişti.
Tek aklımda kalan ceviz konsolun saldığı ağaç kokusuydu, bir de hoş sohbet içilen çayın bitimsiz demi...

İşte o zamanlar SEVGİ VARDI, ZERAFET VARDI insanların özünde, sözünde ve de gözünde...

Şimdi babalarının arabaları ile prim yapmaya çalışan girişken sohbetler ile yan yana koyamam o mütevaziliği.

Sevgiler.

Nilgün.

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..