Müzik diğer sesleri bastırıyor...

Kilolu ( Şişman yazacağım ama tepkilerden korkuyorum) bayanlar, günün en tenha saatlerini seçiyorlar spor salonuna gelmek için; ya çok erken ya çok geç!

Bekâr olanların babalarına üzülüyorum!

Gecenin bir saati kızları ile beraber geliyorlar...

Zargana gibi adamlar, oyun bozulmasın diye kızı gram gram erimeye çalışırken, bekleme salonunda bir paket sigaranın canına okuyorlar..

Koşu bantları; bıkkın, ezik! Sabahtan akşama kadar ayaklar altında pas pas olmanın acısını olmadık zamanlarda durarak çıkartıyorlar...

Avrupa Yakasındaki Şahika karakteri hayal ürünü sanıyorsanız, yanılıyorsunuz...

“ ......... dünyanın parasını veriyoruz her ay sanaaa....Gene bozuldu bu makine be!! Ucacaktım camdan dışarııııı, yedide koşuyordum tam daaaa, su getir bana su yandım valla billa! ”

Spor salonlarında; insanlar olaya motive olsun diye müziğin sesinin sonuna kadar açıldığını zannediyordum..

Dün akşam fikrimi değiştirdim..

Müzik; diğer sesleri bastırsın diye kamuflaj amacı ile kullanılıyor...

“Güm! Güm! Güm Güm......”

Ne sesi bu sizce?

Uzatmadan yazayım koşma ile yürüme arasında gidip gelen 130 kiloluk bir devin ayak sesleri....Varın artık Shrek’in ülkem insanı versiyonunun , nefes alış verişlerini siz düşünün.....

Spor salonlarında uymanız gereken kurallar, A4 ebadında kâğıtlara yazılıp duvarlara asılmış;

“ Havlunuzu yanınızda getirin”

“ Yüksek sesle konuşmayın”

“ Aletlere ter damlatırsanız, silin!”

En çok zorlanma mekik çekerken oluyor.. Zorlanma küçük patlamalara sebebiyet veriyor...

Görevliler utandıkları için yazmak istediklerini kağıda dökemiyorlar sanırım..Görmek istemediğiniz bir olayla karşılaştığınızda, başınızı çevirmeniz mümkün ama ya koku!

“ On çarpı üç yapıyoruz!”

“ Bir”

“ İki”

“ Zort!”

Kaçtı kaçtı...........

“ Dört”

“ Beş”

“ Zort!”

“ Sizin .ötte tutmuyor ama!”

“ Annnnem........Kurufasülye ....Yapmış..........”

“ Anladım siz biraz dinlenin, dışarıda istediğiniz gibi yellenin!”

Ayıbı yok bu işin!

Bir gün spor salonu açarsam utanıp sıkılmadan vermek istediğim mesajı bir kağıda yazıp, üstüne bir de çerçeveleteceğim.... Kibar olmak şart;

“ Lütfen o.urmayınız.... Hadi o.urdunuz ;kokutmayınız....Hadi kokuttunuz; başkasının üzerine atmayınız... ”

Yirmili yaşlarda Gündöndü Sopası gibi genç arkadaşlarla karşılaşıyorum.... Aynı evde yaşasak kilo alsınlar diye dalakla, böbrekle besleyeceğim tipler...

Onların derdi başka... Pazıları şişkin, karın kasları; bakla değil (!)

Genç bir adam, günde üç saat aynada kendine bakar, üstüne de Arnold Schwarzenegger’in yirmi sene önceki haliyle vücudunu karşılaştırır mı ya?