- Kategori
- Müzik
Müzikte Kuşak Çatışması

Notaların kılavuzluğundaki ritmik ve algoritmik seslerin oluşturduğu, kulağa hoş gelen dinlediğimiz her şey müziktir.
Tanımda geçen “kulağa hoş gelen” ifadesi ise önemlidir. Çünkü şâyet dinlediğimiz şey insan kulağına hoş gelmiyorsa kimse dinlemek istemeyecektir. Hattâ bırakın dinlemek istemeyi, beğenmediğiniz bir müzik eziyetten öteye de gidemeyecektir.
Özel kanallardaki ana haber bültenlerinin birinde, 1990’lı yılların sonunda, tam da bu konuyla ilgili olarak izlediğim bir habere değinmek isterim. Diyarbakır’da halka ücretsiz verilen bir klasik müzik konseri sonrası, haber spikeri bayan, yöresel kıyafetler giyinmiş ve konserden şaşkın bakışlarla çıkmış yaşlı bir amcaya şu soruyu soruyordu:
-Amca, beğendiniz mi, nasıldı konser?
(yöresel ağızla cevap)
-Vollâh kızım, digarboğgkır digarboğgkır olali beyle zulm görmemiştir…
İşte müzik beğenileri arasındaki bu ayrışma, farklı bölgelerde olabileceği gibi bazen aynı evdeki kuşaklar arasında da ortaya çıkabilmektedir. Müzikte kuşak çatışması diye de adlandırabileceğimiz bu durum; kişinin müzikten; o büyülü , efsunlu tınıdan ne anladığıyla doğrudan ilgilidir.
Aynı ailede yaşayan, kanı kaynayan ergenlik dönemindeki bir genç ile orta yaşın üzerindeki babası arasında , içtimaî hayatta yaşanması muhtemel kuşak çatışmasının, müzik cephesinde de yaşanması kaçınılmaz görünmektedir.
Her şeyi hızlı tüketmek üzere kodlanmış bir ergenden, Münir Nurettin Selçuk’un Kalamış şarkısındaki gazel kesitinden haz almasını beklemek, şansımızı zorlamak gibi görünmektedir.
Hayatın tüm zorluklarını görmüş, çoluk çocuk sahibi, belki de geçim derdindeki, adrenalin tutkusunu zamana teslim etmiş, ayakları yere basar bir yetişkinin ise çılgın Ozzy Osbourne’ den alacağı ne olabilir ki?
Böyle bir genç ile anne ya da babası arasında müzikte bir kuşak çatışması yaşanacak olması kaçınılmazdır.
Türkiye örneğimizi genişletmek isterim. Örneğin kültürel olarak Hollanda’da hemen hemen herkes birbirine yakın kültürel kaynaklardan beslenmektedir. Ancak ülkemizdeki bu kültürel kaynaklar, sözgelimi Hollanda’ya göre çok daha farklıdır. Çünkü bizler, birbirinden çok farklı ideolojik, etnik, mezhepsel, kültürel kaynaklardan beslenmekteyiz ve toplum fertleri olarak küçük büyük fark etmez, bu farklılığa hayatın her alanında maruz kalmaktayız. İşte bu durum müzikte kuşak çatışması ateşini tetikleyen bir unsurdur da aynı zamanda.
Madem ki ülkemiz bir kültür mozaiği, yani ülkemiz, yöresel kültür kökleri itibariyle bir mozaiği andırırcasına heterojen bir yapıdadır ve türdeş değildir, bu durumda normal şartlarda zaten yaşanması beklenen müzikte kuşak çatışmasının, ülkemizde daha şiddetli yaşanacağını düşünmekte beis yoktur.
Hülâsa; nesiller arası kuşak çatışması sosyal hayatta zaten yaşanan bir durum iken, ülkemizin bir kültür mozaiği olmasının, müzikte kuşak çatışmasını yeryüzündeki diğer bazı ülkelere göre daha da şiddetlendireceği kanaatindeyim.
Sabrın sonu ile