Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

24 Nisan '21

 
Kategori
Mizah
 

Nasrettin Hoca Ramazanda

Zekasına, nüktedanlığına hayran olduğum, muhterem âlimlerimizden Nasrettin Hocamız da mübarek ramazan aylarında oruç tutarmış ve böyle günlerde insanlara daha sevecen yaklaşırmış. Lakin ona takılmadan, kızdırmaktan hoşlanan adamlar ramazanda da hocayı sinirlendirmek, onun hararetini artırmak için elinden geleni yaparlarmış.
 
-Bir ramazan günü Nasrettin Hoca oruçlu haliyle sallana sallana yürürken biri arkasından ensesine kuvvetli bir tokat atar. Hoca neredeyse yere düşecektir. Hoca hiddetle döner adama, ramazan hatrına ağzından kötü söz çıkartmadan, "ne cüretle vuruyorsun" der.
 
Genç adam biraz ukala bir tavırla, hocayı bir arkadaşına benzettiğini söyler. Ayrıca hocanın küçük bir tepeyi dağ haline getirdiğini belirtir. Bu sözün üzerine Nasrettin Hoca'yı mahkemeye gitmekten başka bir yol tatmin etmez. Hadsizle dalanmaktansa, çalılığı dolanmayı tercih eder. 
 
Hoca'nın ısrarı üzerine genç adamla birlikte kadıya giderler.
Kadı her iki tarafıda dinler. Ancak genç adam Kadı Efendi'nin arkadaşıdır. Bu sebeple arkadaşını müşkül durumdan kurtarmanın çaresini düşünürken hocayı yumuşatmaya çalışır.
"Hoca Efendi hislerini anlıyorum. Şu ramazan vakti affetsen iyi olurdu bu genci, madem affetmeyip buraya geldin. Genç kendine aynı şekilde bir tokat atsın, ödeşin gitsin ."der. 
 
Hoca bu teklifi kabul etmez, illa mahkemenin hakkaniyetle görülmesinde ısrar eder. Bunun üzerine Kadı, bir kaç kelime geveleyip, genci 5 kuruşluk para cezasına çarptırır. Sonra gence mânâlı bakarak, gidip parayı getirmesini söyleyerek kürsüden iner.
 
Nasrettin Hoca, mahkeme salonunda genç adamın dönmesini bekler. Aradan bir saat geçer, iki saat geçer, üç saat geçer. Fakat genç adamın geldiği, geleceği yoktur. İftar vaktide hayli yaklaşmaktadır. Ortalıkta kapı gıcırtısı dahil, hiç bir şekil ses seda da yoktur. 
 
Mahkeme salonunun kapanmasına az bir zaman kalmışken, Kadı Efendi telaşla evine gitmeye hazırlanırken Nasrettin Hoca, Kadı Efendi'nin ensesine okkalı bir tokat atar. Kadı Efendi neye uğradığını şaşırmış vaziyetteyken, hoca şöyle der:
"Kusura bakma Kadı Efendi. Ben genci daha fazla bekleyemeyeceğim. Hakkımı sizden almış oldum. Gelirse söylersiniz o 5 kuruşu size versin."
 
-Nasrettin Hoca pazarda zeytin satıyormuş. İki üç sokak ileride oturan uzaktan göz aşınalığı tanıdığı bir hanıım, müşteri olarak gelmiş.Zeytini evirip çevirip duran kadın bir yandan da hocaya sormuş:
"Zeytinin iyi mi?"
Hoca:
"Bir tadına bak, iyi mi değil mi anlarsın" demiş. Kadın:
"Ben orucum, bakamam" deyince, hoca:
"Madem oruçlusun, al git zeytini parasını bir daha gelişte verirsin." diyerek cömertlik göstermiş. Kadın:
"Oruç tutuyorum dedim ya, bir daha gelemem pazara yorgunluk oluyor." demiş.
Hoca'nın birden bire aklına düşmüş, ramazan değilmiş çünkü. Merak edip kadına sormuş:
"Tuttuğun oruç ne orucu ki?"
Kadın bu soruyu bekler gibi:
"Aman hocam sorma hiç, diyeceğim amma sordun gayri deyivereyim. Üç sene evvelinden oruç borcum vardı da, oruç tutarak onları ödüyorum."
Nasrettin Hoca torbaya doldurduğu zeytinleri tam kadına vermek üzereymiş ki birden vazgeçmiş. Kadın bu duruma şaşırıp nedenini sorunca da Hoca Nasrettin şu cevabı vermiş:
"Get anam get, Allah'a olan borcunu üç sene sonra ödemeye çalışıyorsan bizim borcu ne zaman getirirsin kim bilir?"
 
-Hoca Nasrettin bir ramazan günü, namaz vaktinden epeyce önce, vaaz dinlemek üzere mahalle mescidine gitmiş. Kürsünün yakınına bir yere oturup, cemaatle birlikte vaaz edecek hocayı beklemeye başlamış. Bir süre sonra mescidin imamı gelmiş ve çıkmış kürsüye. Uzunca bir süre düşünüp etrafına sıkıntılı sıkıntılı baktıktan sonra:
 
"Ey cemaat" demiş, "Benim size söylemekten aciz bir adam olmadığımı biliyorsunuz. Fakat bugün aklıma bir şey gelmiyor, konuşacak bir şey bulamıyorum."
 
Kürsünün hemen yakınında bulunan Nasrettin Hoca, ayağa kalkmış ve yetiştirmiş cevabı:
 
 "Aklına bir şey gelmiyorsa, kürsüden inmek de mi gelmiyor be mübarek adam?"
 
-Nasrettin Hoca'ya sormuşlar: "Hocam ramazan bizden memnun mudur, onu memnun edebiliyor muyuz?"
Hoca cevap vermiş. "Merak etmeyin çok memnundur, memnun olmasa her sene 10 gün önce gelir miydi?"
 
-Nasrettin Hoca'ya sorarlar:
"Hocam sen evliya mısın?"
Hoca cevap verir:
"Evet ben Evliyayım. İsterseniz size şu karşıdaki koca ağacı yanıma çağırayım gelsin." 
"Tamam hocam, çağır görelim" demiş ahali.
Nasrettin Hoca üç kere ardarda seslenerek ağacı çağırır, fakat ağaç gelmez. Bunun üzerine insanlar:
"Gelmedi Hocam, bu nasıl evliyalık," derler.
Hoca:
"O gelmezse biz onun yanına gideriz. Evliyada kibir olmaz"der.
 
-Yine bir ramazan günü Nasrettin Hoca sabah namazını kıldığı camiden dönmektedir, gençler çevirir yolunu ve sorarlar. Hocam günaydın ile Selam Aleyküm arasında ne fark vardır?
Hoca cevap vermiş:
"Günaydın sadece hava raporudur. Havanın aydınlık olduğunu anlatır. Selamun Aleyküme gelince, Selam Allah'ın ismidir. Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, mağfireti, meleklerin duaları, istiğfarları, peygamberlerin Allah dostlarının, şefaatçilerin şefatleri müminlerin duaları, tövbeleri üzerinize olsun, Allah (celle celaluhu) sizi cennetine kabul etsin anlamı taşır."
 
Gönül dostu Nasrettin Hocamızı az biraz yad ettik, mekanı cennet olsun. Ramazanın düşündürücü, güldürücü sözleri derken, Laz uşağı Temeli de unutmayalım.
 
Temel bir gün ramazan ayında İstanbul’a gelmiş. Top atışları yapıldığını duyunca yoldan geçen birine sormuş:
 
"Daha iftar vakti değildir, lakin yarım saattir top atışları duyayrum, ne olayi?"
 
Adam Temel'e bakıp: "Evet evet daha iftara çok var, sakın orucunu bozma, kazaya kalma" dedikten sonra: 
"Bu top atışları neden yapılır bilir misin," demiş.
Temel adama alaysı bir ifade takınarak şöyle bir baktıktan sonra: 
"Ula uşağım, bilsem sana ne diye sorayim?" demiş. 
Adam: "Doğru ya" diyerek kendi kendine güldükten sonra şu cevabı vermiş:
"Kraliçe Elizabeth İstanbul’a geldi de, onun için top atışı yapıyorlar."
Temel neyse deyip yoluna devam etmiş ama yarım saat geçtiği halde top atışları durmayınca kendi kendine söylenmiş:
"İş bilmez adamları işe almışlar. Ula beceriksüzler, yarım saattir bi kariyu vuramadular."
 
Ayfer AYTAÇ
ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..