Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ocak '09

 
Kategori
Güncel
 

Nazım Hikmet, bu karara ne derdi !

Nazım Hikmet, bu karara ne derdi !
 

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür

ve bir orman gibi kardeşcesine

bu hasret bizim..

Bremen, Berliner Freiheit alanında bir anıt.

Anıtla bütünleşmiş bir şiir, hem de Türkçe olarak.

Aynı şiirin Almanca çevirisi de anıtın arka yüzünü şenlendiriyor.

Uzak diyarlarda, kendi dilinizle yazılmış bir şiirin önemli bir alanda ve anıtla özdeşleşmiş olması insanı çok mutlu ediyor.

Ellerinizi o dizelerin yazıldığı taşlara sürüyorsunuz, sizi çekiyor, bir türlü ayrılamıyorsunuz, yazıları okşayarak bir de fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyorsunuz.

Şiirin gücü, evrenselliği sınır tanımıyor. Nazım'ı, Almanlar çok iyi biliyorlar ve onun şiirini zevkle okuyorlar.

Bremen'in tarihi belediye binası ilk kez, Cumhuriyet Bayramı kutlamalarımız için, Belediye Başkanı Hennig Scherf'in de hazır olduğu törende, Türklere tahsis edilmişti.(on iki yıl önce)

Belediye Başkanı H. Scherf bir konuşma yaptı. Konuşmasını Nazım Hikmet'in, Davet şiirinden "Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür" bölümünü Türkçe olarak okuyarak bitirmesi, Bayram törenine katılan tüm Türkleri sevince boğmuştu.

Yıllardır Nazım'ın kitaplarını yasakladık. Çocuklarımıza okutmadık. Edebiyat derslerine bile, Nazım'ı sokmadık. Evlerinde Nazım Hikmet kitabı bulunanlar sorgulandı, tutuklandı.

"Kurtuluş Savaşı Destanı"nı yazan, memleket hasretiyle yanan tutuşan şairimize "hain" damgasını vurduk. Vatandaşlıktan çıkardık. Vatan özlemiyle onu yaktık kavurduk, yabanellerde mezarını bıraktık...

1951 yılında, Demokrat Parti döneminde vatandaşlıktan çıkardığımız, şiirlerini yasakladığımız, Nazım Hikmet'e vatandaşlığını resmi anlamda yeniden veriyoruz. Demokrat Partinin devamı olduğunu, o partiyi benimseyen AKP neden bunu yapıyor. Dün karşı olduğuna, bugün neden değil... İşte anlayışların temelinde bu çelişki var... 1950'lerde Nazım'ı sevenler, şiirlerini okuyanlar ve ona sahip çıkanlar, yine ona sevgiyle sahip çıkıyorlar. Dün Nazım'a çektiren zihniyetin, bugün Nazım'ı seviyor görünmesindeki çelişkiyi çok iyi anlamak gerekiyor.

1950'lerde Nazım'a karşı olanlar onu vatan haini ilân edenler, bugün nasıl değiştiler. Bunun yanıtı çok açık ve net olarak ortada, o zamanlar Nazım'ı ve şiirlerini iktidarları için tehlike olarak görenler, bugün Nazım'ı tehlike olarak görmediklerinden bunu yapıyorlar. Bu yaptıklarını da; demokrasi ve özgürlük adına yaptıklarını söyleyerek, siyasi bir çıkar sağlama peşinde olduklarını zaten gösteriyorlar.

Elli yıl önce yanlıştı, şimdi doğru anlayışı, ne kadar dar görüşler içinde yolculuk yaptığımızın da bir göstergesi oluyor.

Yurt özlemiyle ölen şairimize, zamanında neler çektirdiğimizi hepimiz biliyoruz. Şimdi de çok önemli bir iş yapmış havasında Nazım Hikmet'in sırtından siyasi rant sağlamaya çalışıyoruz. Bu durum ne kadar insancıl bir davranış. Hep bir hesabın peşindeyiz, dünde öyleydi, şimdi de öyle...

Adamın birine, seksenli yaşında piyangodan en büyük ikramiye çıkar . Adam ilk iş olarak yaşadığı kasabaya çok güzel bir tuvalet yaptırır. Çevresindekiler, merakla yaşlı adama sorarlar:

- Neden, başka şey değil de tuvalet yaptırıyorsunuz ?

Yaşlı adam :" Sekseninden sonra gelen şansın içine s.ç.yım." Der.

Nazım yaşasaydı, kendi hakkında verilen bu karara ne derdi ? Ya da bir empati yapıp, kendimizi Nazım'ın yerine koysak ne düşünürdük ? İşte gerçekler bu verilecek yanıtlardadır diye düşünüyorum.

Siz, Nazım'ın yerinde olsaydınız bu karara nasıl bir tepki verirdiniz...

 
Toplam blog
: 1410
: 1053
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Emekli öğretmenim ve  emeklemeye devam ediyorum.  Emeklilik yaşamın sonu değil, yaşama yeni amaçl..