Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mart '07

 
Kategori
Anılar
 

Ne güzeldi mahallelim

Ne güzeldi mahallelim
 

Çocukken, uzun yaz gecelerinde Tennuri sokakta, tüm komşular kapı önlerinde toplanır.. Diye başlasam, eminim 60 lı yılların benimle akran tüm okurları, amaan!bizimde çocukluğumuz aynıydı! derler. Ama benim farklılıklarım vardı, bakalım sizin de var mıydı?.

Mesela, kapı önünde toplanan o tertemiz, dingin, asil ruhlu insanları olmadık oyunlarla korkutmak en büyük zevkimizdi. Sokağın başındaki çeşmeyle ilgili, ne komik tevatürler anlatırlardı. İşte, eskiden ALBASAN diye bir yaratık varmış. Bu namussuz, yeni doğum yapan gelinlere musallat olurmuş. Eğer gelini gece yalnız bırakırsan, bu albasan denen hergele gidip gelinin ciğerini alırmış, getirip bu çeşmede yıkarmış. Kaç kere mahalleli şahit olmuşlar buna. Bir kere Kadir emmi, arkadaşlarıyla bağa gitmiş. Orda çok içki içmiş, gece gelirken bi bakmış, allı-pullu çok güzel bir gelin çeşmede kevgirin içinde ciğer yıkıyormuş. Kadir emmimde az çapkın, çeşmeye yönelmiş: -Kolay gelsin gelin hanım, sen yeni mi geldin mahalleye, hiç görmedim de? demesiyle, bu gelin gözlerinden ateşler çıkararak: Çabuk git burdan, şimdi seni parçalarımm! diye kükreyip, o anda kaybolmuş. Kadir emmi, o geceden sonra ağzına içki sürmemiş.

İşte biz mahallenin veletleri bu hikayeyi biliyoruz ya, kaç kere bu garipleri ayağa fırlattık, ödlerini patlattık. Ah güzel mahallemin, can sakinleri.. Sizleri ne çok özledim! Sıcak bir yaz gecesi, mahalleli yine kapı önlerinde, ay ışığında oturuyorlar. Ben ve arkadaşlarım Murat, Bülent, Şaban ağanın Hayriye, Aynur, ablası Ayşe, teyzemin kızı Elmas.. Haydi bizimkileri korkutalım! dedik. N'apıcaz? Çeşmenin oralarda oynayalım, sonra birimiz feryatlarla koşsun, biz de peşinden. Rabiye abla'nın oğlu Murat hem bizden iri, hem sesi gür. Başrolü ona verdik. Başladık yalandan oynamaya, sık-sık annelerimiz sesleniyor: -Aman yavrum uzağa gitmeyin zeeruşlar doluu! Biz bi görünüp dönüyoruz pusumuza. Murat'a gereken son talimatları verdik, hepimiz koşu pozisyonlarımızı aldık. Murat efendi sanki Hamlet oynayacak deyyus, nasıl bir ciddiyet. Hadi dedik, Murat başladı koşmaya, avaz-avaz bağırıyor: -Anneeeeeeeee! çeşmede bi kadın vaaaar! Bizi de çağırıyooor, gelin sizi yıkayacağım diyooor! Hız kesmeden sokağa girişiyle şenlik başladı. Tüm kadınlar çığlık çığlığa kendi çocuğunu arıyor, bulan kaptığı gibi dooğru eve. -Amanııın, gine geldi bu ciğerine yıldırım inesice albasan! Kadının biri, korkuyla birbirine karıştırıp okuyamadığı dua yüzünden kaynanasından yiyor fırçayı: -Yağnış okuyon Tefideeee, bir ayeti belliyemedin getti allah canını alasıca duzsuuz! Olan garip yaşlılara oluyor, onlar kaçamadığı için birbirlerine yalvarıyorlar: -Allahını seversen bekle Anşeee! - Nası bekleyim Kerziban hanııım?sen de acık ayağını sıkı bas!

Bu oyunu 3-4 kez oynadık ve bıraktık, onların hallerine çok acıyorduk çünki. Artık mahalleli çeşmeye envai çeşit muska, dua götürüp astı. Yorumlar müthişti: N'olacak anam, eciş-bücüş çıktı gayrı. Nası çıkmasın azdı insanlaaar! Böyüğe hörmet galmadı, avrat gocasından sonra galkarsa Rabbim ne der? Örnekler her nasılsa, hep zavallı gelinlerde yoğunlaşır, neredeyse tüm Memleketin sorunlarından gelinler sorumlu ilan edilirlerdi. Kaynanaya çemkirdi miydi bir gelin, gayrı o ocaktan bet-bereket umulmazdı. Gelin gısmısı sokağa çıktı mıydı gafayı yerden galdırmaması ilazımıdı. Geçenlerde Merzuka hanımın gelinini görmüştü de Halide nine, vallaha hicabından yerin dibine girmişti. Kapıya gelen tellikciynen( terlik) nası yınnaşa-yınnaşa hasbıhal ediyordu o hayasız gelin. Burdan çıkacak sonuç, kendi gelinine ilk ihtardı aslında Halide ninenin. Merzuka hanımın günahsız gelini de, ihtarın gerekli kurbanıydı. Yani gelinine, bak böyle hareketlerini görmeyeyim, akşam oğlana gerekli izahat verilir haberin olsun!du. Orada gelin olarak hayatını tamamlamaktan başka seçeneği olmayan edepli ve hayalı gelinler, mesajı çok güzel alırlar, hatta abartırlardı.

Örneğin, aşağıdan kapı çalsa gelin pencereden bakmaz, riya dolu ses tonuyla kaynanayı onurize ederdi: -Annee, kapı çalıyor bak biiir! Kaynana, sadistçe bir ruh haliyle gelini sınardı: -Bakıvir guzuuum! Gelin kendi annesinden eğitimli, yemezdi bu numarayı: -Aman annee, belki bir adamdır gel bak seen! Eğer evde bir gonşu varsa, kaynananın zafer sarhoşluğu izlenmeye değerdi: -Görüyon mu gonşuum, bu böyle işte, işi rast gelsin irkek sinekten sakınır böylegendini! Tabii, irkek sinek ruh hastası ya, havadaki yüzleerce bedava kendi cinsi dişi kesmeyecek, dur bi de şu gelini yoklayayım diyecek! Gelin de, bu alçak sineğin niyetini sezip kendini sakınacak!.. Ah benim güzel Yurdumun güzel insanları, ne kadar şekerdiniz hepiniz..

Çocukluğumdan anlatırken laf nereye döndü, mahallemden anlatacak o kadar çok şey var ki. Ama hani okuyan? Bu bloğu burada sonlandırıyorum. Okunma adedine bakıcam, ona göre yine yazıcam ya da yazmam, bana ne ya? İstenmediğim yerde ne yazıcam, anılarımın başımın üstünde yeri var, ben kendi kendime anarım onları. Yok hani, yaz hocam ya iyi oluyor okuması diyorsanız üşenmem hani..

Sıcak sevgilerle, hoşcakalın..

 
Toplam blog
: 95
: 736
Kayıt tarihi
: 08.03.07
 
 

Emekli öğretmenim, 52 yıllık hayatımdan amatör mizah, bağlama, sürrealist resimler, yitikler, sev..