Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ne zaman büyüdüler bilmiyorum...

Ne zaman büyüdüler bilmiyorum...
 

Ne zaman büyüdüler bilmiyorum...


Başbaşa kaldığımız zamanlarda olduğu gibi, yine denizin kenarına oturduk elimize aldığımız şarap kadehleriyle..

Karşıda tarafta Kumbağın ışıkları güneşte parlayan cam kırıkları gibiydi..

Denizin tam ortasına demir atıp, tüm ışıklarını açmış bir yük gemisi bir mücevher parçası gibi parlıyordu...

Sıkıntıyla derin bir iç geçirdi.. Karanlıkta tam seçemiyordum ama derin bir yeis kaplamıştı yüzünü.

Koltuğunda sallanırken; denizden gözlerini ayırmadan kendi kendine mırıldanır gibi konuştu,

- Ne çabuk büyüdüler değil mi? Ben hiç bişey anlamadım, bana doğru dönerek sordu;

- Ya sen?

- Evet, dedim. Nasıl oldu ne zaman büyüdüler bilmiyorum... Kaşla göz arasında oldu sanki her şey. Zaman ne çabuk geçip gitti...

Gülümseyerek sordum. "Hatırlıyor musun, Sevgi anaokuluna zor alışmıştı. Nasıl ağlamıştı bi keresinde "Ne olur anne okula gönderme! Yardım ederim sana evde, tozları alırım..." diye yalvarmıştı... O öyle ağlarken ben de onunla beraber ağlamıştım... hatta bir keresinde sınıftan kaçmıştı kaşla göz arasında, eve telefon gelmişti de koşup gitmiştim.

- Evet hatırlıyorum.. Gece yarısı uyanır; anne biraz konuşalım mı canım sıkıldı" derdi değil mi?...

keyifle güldü başını arkaya atarak...

Sonra Murat... Anasınıfına başladığında sınıfın kapısına ayaklarını dayamış, inatçı bir keçi gibi bırakmamıştı... "Ne olur evimize gidelim anne" diye ağlarken boncuk boncuk döktüğü terleri hatırlıyorum. Öğretmeninden şikayet gelmişti bi keresinde de...Teneffüse çıkmak için hizaya girdiklerinde önünde duran kız diye elini omzuna koymamış. Alıştıktan sonra da okula giderken saçlarına briyantin sürüp, güneş gözlüklerini takıp öyle gitmeye başlamıştı...

- İlkokul birinci sınıfta iken sürpriz yumurtadan çıkan oyuncakları satardı arkadaşlarına, Bir alana bir bedava gibi promosyonlar da yapardı. Kazandıklarıyla da okuldan eve gelirken gazoz bisküvi cips falan alırdı.. Oğlum çok ayıp yapma derdim ama dinlemezdi. Öğretmeninden ve velilerden şikayet gelmişti sonunda. Çocuklar harçlıklarıyla bu oyuncaklardan aldıkları için bütün gün aç kalıyorlardı.

Güldük...

Böyle böyle başladı ayrılıklar... "Kızımız, dedi, kendine bir hayat kurmaya çalışıyor artık.. okulu bitiyor.. sonra... sonrası allah kerim.

Murat da gidiyor yakında az kaldı "dedim..

Yaa, dedi. hepsi yaşam mücadelesi, gelecek hazırlığı..

- Sonunda başladığımız yere geri dönüyoruz yavaş yavaş. Ama dedim; yanlarında olamasak da elimiz gölgemiz hep üstlerinde olacak.

Şarabından bi yudum alarak "orası öyle" dedi.. buruk bir sesle..

Biz nasıl ki zamanında uçup gittiysek yuvadan onlar da uçup gidecek. Doğanın kanunu bu... sonra elin oğlu gelecek ve benim annene babana yaptığımı yapacak kızımızı çekip alacak...

Sonra sözü ben aldım, Günün birinde elin kızı gelecek ve benim annene babana yaptığımı yapacak bize ve oğlumuzu çekip alacak..

Kahkahalarla güldük... - Çok uzak bi tarih değil dedim, ciddileşerek.

Sustu...

İkimiz de sustuk derin derin.. aynı şeyleri düşündüğümüze eminim ama bi daha da bu konuyu açmadık.

&&&&

Yavru kuşlar elbette yuvadan uçup gidecek uçmayı öğrendikleri zaman. İşte o zaman hiç bişey eskisi gibi olamayacak... Acıktığımız zaman çocuklar bi gelsin yemeği o zaman yeriz diyemeyeceğiz... Olduğumuz yerden "kızım, oğlum biraz sessiz olun!.. Sevgi! müziğinin sesini biraz kıs, bişey duyamıyorum" diye seslenemeyeceğiz....

"Oğlum, çok kaldın bilgisayarın başında kalk artık çok geç oldu, hem; sen biraz test çözsene.." diye sitem edemeyeceğiz.

"Toplayın şuraları biraz hep arkanızı hep ben mi toplayacağım "şikayetleri de olmayacak.. Lavabonun etrafını su içinde bıraktıkları zaman "çocuğum yıkandınız mı siz burada ya..." diye sitem edemeyeceğim.. Evi süpürürken yataklarının altlarından çoraplar, terlikler, kalemler çıkmayacak..Derli toplu duran boş odalara baktıkça burnumun direği sızlayarak ağlayacağım...

Nasıl beslendiklerini göremediğimiz için hep yetersiz ve dengesiz beslendiklerini, kendilerine doğru düzgün bakamadıklarını düşünecek, hasta olmalarından korkacağız. ve bu korkumuzu sık sık dile getireceğiz...

&&&

Onların hayatları ve işleri elverdiğince, onlar müsait oldukları zaman görüşeceğiz. Belki de aynı yerde aynı havayı bile soluyamayacağız.. Konuşma aralarında özlediğimizi söylediğimiz zaman, onlar da zamanında bizim büyüklerimize söylediklerimizi yineleyecekler.. kurduğumuz cümleler bize geri dönecek;

- Ben de özledim ama işler çok yoğun, şu aralar mümkün değil...ilk fırsatta...

Tarih tekerrürden ibarettir...

&&

Yaklaşan kep törenlerine yakın bu duygular içerisinde iken, evden çıkıp gittikleri zaman ne olacak halimiz bilmiyorum.

Zaman geçtikçe sessizleşen bu sessizliği sevmiyorum.

 
Toplam blog
: 319
: 1390
Kayıt tarihi
: 29.10.06
 
 

"Ben; hiç yalnız kalmadım... Kalabalık bi ailede yere atılan yataklarda Yan yana, baş başa, el el..