Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Şubat '07

 
Kategori
Sinema
 

Neşeli ayaklar (happy feet)

Neşeli ayaklar (happy feet)
 

Sevgili ile el ele göz göze heyecan içinde gidilen sinemalardan, ne zaman çocuğumuzla bu heyecanı paylaştığımız günlere geldik bilmiyorum doğrusu. Zaman o kadar hızlı geçiyor ki, farkına bile varmadan hayatımızda bir sürü değişiklikler oluyor. Bugün sinema heyecanını oğlumla yaşadığım günlerden biriydi.

Sinemanın o büyülü atmosferini, yürekte yankılanan gümbür gümbür ses efektlerini insanin çocuğu ile paylaşmasının, arada sırada fısıltıyla kulaklara fikirlerin söylenmesinin tadı da bir başkadır. Eğlendirirken aynı zamanda düşündürebilen güzel bir çocuk filmini paylaşmak istedim bu nedenle.

Film öncelikle müzik açısından kulakların pasını silecek kadar muhteşem. Çünkü pengueni penguen yapan, doğduğu andan itibaren içinden gelen sesi dinleyerek, kendine özgü şarkılar söyleyebilmesidir. Erkek pengueni eşleşmek için seçecek dişi penguenlerin tek kriteri, kendilerinin iç seslerine uyan melodilerde güzel şarkı söyleyebilmesidir seçeceği eşin.

Bir gün anne penguenler yumurtalarını baba penguenlere emanet ederek balık bulmaya giderler. Öyle zorlu ve soğuk bir gecedir ki, yumurtaları soğuktan koruyabilmek için birbirlerine destek verip hep birlikte daha da sıkışarak o geceyi atlatırlar. İçlerinden birisi kısa süreliğine yumurtayı düşürür ama hemen geri koruması altına alır.

Yumurtadan yavrular çıkar, anne penguenler döner. Yumurtadan çıkan yavrulardan birisi diğerlerinden farklıdır. Yanına gelen sevimli yavrusunun yürümesindeki farklılığı gören anne “neden bu kadar hareketlisin “ dediğinde, güzel sevimli suratı ile yavrusu “neşeliyim” diyordu. “Peki ya ayakların “ sorusuna ise “onlarda neşeli” diyordu.

Anne çok sorun etmediği halde baba bu duruma acaip bozuluyordu. Bütün yavrular kendi iç seslerini dinleyerek şarkılar söylemeyi öğrenip geliştirirken, bu yavru hiç şarkı söyleyemiyordu. Bunun yanı sıra inadına, penguenlerde olmaması gereken bir dans sevdası vardı. Bu dans sevdası da nereden çıkmıştı, utanç vericiydi. Genelden ayrılan bu yavrucuk hep yalnız kalıyor ve dışlanıyordu. Zaman zaman etrafında sempati uyandırsa da, topluluğun liderleri gençlerin eğlenmesinin önüne geçip “bizler açlıktan kırılırken siz dans edip eğleniyor musunuz” diye gençleri paylıyorlardı kendi otoritelerinin sarsılması korkusu ile. Hatta balık kıtlığından bu yavrucağı sorumlu tutup, kovuyorlardı. Ailesi bile ona sahip çıkamıyordu. Anne babasını ve sevdiğini orada bırakıp giderken “balık kıtlığının nedeni ben değilim, uzaylılar bunu size ispat edeceğim ” diyordu. Uzaylılara inanmayan ve köhne bilgilerle bütün penguenleri korkutup yöneten bir avuç penguen onu sevdiklerinden etmişti. Oysa balık kıtlığının çözümü bulunmalıydı.

Kendine olan güveni ve sorgulama yeteneği ile olayların üzerine gidip, tehlikedeki soyuna ışık oluyordu dışlanan yavrucak. Utanç verici diye nitelenen dans etme kabiliyeti sayesinde, uzaylılara kendilerini ifade edip, kurtuluşlarını sağlıyorlardı.Şarkı söyleyemiyor, genelden farklı davranıyor diye adam yerine konmayan, bu nedenle zamanında yumurtayı bir anlık bile olsa düşürmesinden dolayı bütün bu farklı davranışlardan kendisini sorumlu tutarak hayata küsen babasının da gurur kaynağı oluyordu bu sevimli penguen.

Keyifle izlenebilecek, içinde çok güzel mesajlar olan bir film.

foto: http: //movies.yahoo.com/movie/1808655509/info

 
Toplam blog
: 75
: 1357
Kayıt tarihi
: 27.12.06
 
 

Her daim doğa ile yaşayan biriyim.. Çünkü işim doğa ile iç içe olduğu gibi evimizde de doğa ile bera..