Nevruz babanızın malı mı?

Ateşe verdiler yine her tarafı.

Sadece İstanbul’da zarar milyonlarla ifade ediliyor.

Nevruz, 21 Mart günü güneşin Koç burcuna girmesiyle, yılbaşını karşılama esasına dayanan bir gelenektir. Bu gelenek Balkanlardan Orta Asya’ya kadar yayılmıştır ve ateş kültürünün simgelerini taşıyan bazı ritüellerle yapılmıştır.

Moğol efsanelerinden alındı diyenler yalan diyor. Tarihi çok daha eskilere dayanıyor.

Göktürklerin Ergenekon efsanesinde anlatılan demirden dağı eritip çıkmaları ve doğanın uyanışını temsil eden nevruz, 1913-1914 yılında, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin gençlik örgütü olan “Türk Gücü” kulüplerinin, nevruz gününü Türk- Ergenekon bayramı olarak kutlamaya başlaması ile tekrar gündeme gelmiştir.

Osmanlı saraylarında nevruza özel önem verilmiş ve müneccim başlarının padişaha bu özel günü bildirmeleriyle başlayan kutlamalar, hekimbaşının “Nevruziyye” adı verilen bir macun yaparak, hanedan üyelerine dağıtması ile gelenek haline geldiği tarihi vesikalarla sabittir.

Şimdi sormak lazım. Nevruz babanızın malı mı?

Olmadığı ortada.

Bunu ait olduğun ülkede babanın malı gibi yutturmaya, anarşi çıkarmaya, milletin canına malın kast etmeye vesile kılmak ne haddinize?

Ortak bir dünya değerinin kültürümüze yansıması. İçinde bu  coğrafyada yaşayan herkes var.

Kimsenin babasından miras kalmamış.

Hakim, egemen, hükümran millet olarak Türkler tabiatın uyanışını diğer karındaşları, kardeş toplulukları ile birlikte kutlamış tarihi boyunca.

Ayrıştırmanın, ülkeyi bölmenin aracı olarak nevruzu alet etmek insanlık suçudur.

Kanunlarımız, adalet sitemimiz en ağır cezayı vermelidir.

Nevruz masada kaybedilecek bir değer değildir. İnsanlığın ortak değeri, sevincidir.

Bayram güzellikleri içinde yüce yaratanın insana bahş ettiği baharın gelişini kutlayalım kardeşçe..

Kimsenin malına canına kast etmeyelim kalleşçe…

Sevgi ve saygılarımla….