Nevruz ve bayrak

Bence, Diyarbakır Nevruz kutlamasında TC bayrağı olmayışından yola çıkarak çözüm sürecini bir çeşit vatana ihanet imasıyla yorumlamak anlamsız. Süreç bölünmeyi işaret eden böyle bir öngörüyü destekleyecek somutlukta bir ilerleme yapmış değil.

 

Öncelikle, milli bayrak TC Devleti’ni temsil eder ; bu yüzden bayrağın devlet erkini tanımlayan noktalar, temsil ettiği devlete tabi olmanın gururunu hissettiren resmi bayram kutlama ve törenleri dışında vatan sınırları içinde açılması ne kadar anlamlı olabilir ki? Bence, bayrağın kime karşı ve niçin açılmış olduğu bilinmelidir. Dini bayramlarda bayrak çekilmeyince bu yüzden kimse kızmıyor olabilir; hani Müslüman olanın Hıristiyan vatandaşa “bu devlet benimdir” diyen kibir gibi her köşe bucakta bayrak çekilmesi hoş olmazdı. Bir Mayıs Dünya Emek Bayramı milli bayrak açılmadan kutlanamaz mı? Milli bayrak kime karşı yürüyecek? Milli Sermayeye karşı mı? Ben İstanbul’da neredeyse her semtte yüksek direklere büyük milli bayraklar çekilmesini de pek anlayabilmiş değilim. Tuttuğumuz futbol takımı yerli lig şampiyonu olunca takım bayrağının yanına milli bayrağı da asmak ne kadar anlamlı olabilir? Gecekondu yıkımına gelen devlet görevlilerine TC bayrağına sarılarak karşı koymak, Türkiye karayollarında dolaşan araçların plaka ve arka camlarına milli bayrak çıkartmalarını kalıcı olarak yapıştırmanın trafik kurallarına uymaktan daha saygın bir anlamı olabilir mi? Kanımca biz biraz abartıyoruz; yeni nesil zihinlerde bu yüzden bayrağın saygınlığı ve resmi konumu bildirim anlamı değersizleşebilir. Çünkü her an her yerde ve çok sayıda olan ve görünen şey sıradanlaşıp varlık amacının yüceliğini yitirebilir. Belki de Tanrı bu yüzden her an ve her yerde görünmez olmayı tercih etmiştir.

 

İkincilikle, bu Nevruz kutlamasında PKK silahlı üyelerine baş önderleri tarafından yurt dışına çıkmaları ve silah bırakmaya hazırlanmaları çağrısı yapılmıştır. Bence bu çağrı kendi anlamı içinde TC Devleti’nin ve dolayısıyla onu temsil eden bayrağın tanındığı bilgisini içermektedir. Aksi hâlde neden sınır dışına çekilmek ve silahlarını bırakmak üzere TC ile anlaşmış olsunlar ki? Bence, TC Devlet gücünü silah zoruyla dize getiremeyeceklerini anlamış olmalılar; ayrıca Kürtler de büyük çoğunlukla demokratik TC bayrağı altında ve sınırları içinde yaşamayı seçmişlerdir ki, 30 yıldır PKK baskısına rağmen devlete karşı silahlı halk ayaklanmasına rağbet etmemişlerdir.

 

Nevruz’da milli bayrak açılması Nevruz’un Türkiye’ye ait olduğu iddiasından ileri anlam taşıyabilir mi? Bence taşımaz; ancak bu Nevruz özel bir anlam içermekteydi; PKK ile TC devleti arasındaki çatışmayı sonlandırmanın başlangıç tarihi olarak öngörülmüştü. Bu özel durum nedeniyle kutlamalarda milli bayrağı dalgalandırmak silahlı çatışmaya çözüm başlatan sürece olumlu bir katkı sağlayabilirdi. Bir ihtimal daha var ki, çözüm sürecini davalarına ihanet gören PKK militanları TC bayrağını yakabilirdi ve bu yüzden de toplumun sürece verdiği yüksek destek cılızlaşırdı. Siyasi muhalefetin desteklemediği, kısmen de nazlanarak kerhen destek olduğu çözüm sürecine ilişkin toplumdan alınan destek sinyalleri öfke şimşeklerine dönüşebilirdi. Bir başka açıdan daha bakınca görürüz ki, kutlamalarda TC bayrağı olmayışı silah bırakma çağrısının TC Devleti'nden değil de örgüt başından, dolayısıyla örgüt iradesinden geldiğini somutlaştıran bir olgudur. PKK ve sempatizanları bir bu çağrıya destek çıktıklarını bir bakıma TC devletinden bağımsız bir iradeyle beyan etmişlerdir.

 

Bence, silahlar bırakıldığında, PKK'nın terör eylemlerinden arınıp sadece siyaset yapan bir örgüte dönüştüğünün tescili olacak bir Nevruz kutlamasında TC Bayrağı açılmasının gereği ve anlamı daha büyük olacaktır.

 

Muharrem Soyek