Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Haziran '14

 
Kategori
Öykü
 

Nilgün-3

Nilgün-3
 

Nilgün


Soğuktan her yanı tutulmuş bir vaziyette yatağının içinde dönüp durarak ellerini de oğuşturarak soğuğun üzerindeki etkisinden kurtulmaya çalışan Nigün sabah ezanının sesini işitince yatağından gayri ihtiyari bir şekilde doğruldu ve sırtını duvara yasladığı yeryer yırtılmış bazı yerlerinde ise yamalar bulunan yastığa verdi ve ezanı büyük bir huşu içinde dinlemeye başladı. Ezan bitince ellerini semaya doğru, yüzü ile aynı hizaya gelecek şekilde hafif kaldırarak " Ey yerin,göğün ve tüm kainatın sahibi, ey bildiğimiz, bilmediğimiz tüm varlıkların yaratıcısı,ey kırılmış kalplerin onarıcısı, kaybolmuş, yitip gitmiş tüm umutların yeşermesine yardımcı olan yüce Allahım! Halimi görüyorsun, ne halde olduğumu benden çok daha iyi biliyorsun, ne olursun Rabbim okunan ezan-ı Muhammedi yüzü suyu hürmetine bana yardım et! İçimdeki sıkıntıyı benden al Allahım. Beni saadete eriştir, beni bana bırakma Allahım " diyerek dua ettkten sonra Nilgün yatağından kalktı ve kapıya yöneldi. Sanki evde kendinden başka yaşayan varmış da rahatsızlık veririm endişesi taşırcasına ayak parmaklarının ucunda sessizce hareket etmeye çalışıyordu. Dış kapıyı açtı ve hemen dış kapının sağ tarafında az ileride bulunan lavaboya doğru yürüdü. Çeymeyi az bir şekilde açarak abdestini almaya başladı. Su çok soğuktu ama pek de umurunda değildi bu durum Nilgün' ün. Su, vücüduna her temas ettiğinde biraz daha kendine geliyor biraz daha canlanıyordu bunun farkındaydı kendisi de.

Abdestini alıp yeniden içeri girdi. Rutubetten boyası, sıvası dökülmüş olan duvara dayalı bir tarafı kırık çekyatın hemen yanı başında duran seccadesini alarak kıbleye yönelerek tekbirini aldı ve sabah namazını eda etti. Yine ellerini tek sığınağı olan Rabbi için kaldırarak duasını yaptı. Yeniden yatağına döndü. Henüz hava ayrdınlanmamıştı. Hemen uykuya daldı. Kapını iğrenç gürültüsüyle yatağından fırladı Nilgün. Daha yatalı beş dakika bile olmamış gibiydi kendisi için ama hava çoktan aydınlanmıştı. Bu kez koşarak kapıya yöneldi. Hızlıca kapıyı açtı. Hatice Teyze Nilgün' ün konuşmasına bile fırsat vermeden " Gözün kör olmaya Nigüüün Nigün, hani erkenden gelecektin de gidecektik gız senlen? Bak saat kaç oldu haberin var mı boyu altında kalmayasıca, hadi çabuk hazırlan çabuk ama zaten çok geç kaldık, elin boyalı badanalı avratları bizi bekler mi bu saate kadar? Hem böyle yaparsak bir daha kimse bizi temizliğe çağırmaz... " diyerek ve ardından üç - beş cümleyi de birbirine aralıksız bağlayarak Nilgün' ü geri içeri yolladı. Nilgün sabah mahmurluğunu dahi üzerinden atamadan içeri girdi, üzerini alelacele bir şekilde değiştirdi ve hemen Hatice Teyze' nin yanına döndü. Kapının normal kilidi yoktu. İçeriden sürgü ile dışarıdan ise asma kilit ile kilitleniyordu. Gerçi kilitlemese ne yazardı ki! Birlikte yola koyuldular. Nilgün uyuyakalmanın da vermiş olduğu mahcubiyetle Hatice Teyze' nin yüzüne bakamıyor başı önde sessizce " Teyzem canım teyzem affet beni bir daha olmaz " diyebildi ancak.

Bir süre sonra etrafı büyük duvarlarla çevrili,duvarların üzerine ayriyeten dikenli tellerle çevrilmiş, büyükçe bir kapısı olan bir evin önüne geldiler. Kapının ziline bastı Hatice Teyze ve içeriden gelen sese " Biz geldik Hanımım. Nilgün ve ben Hatice " diye cevap verdi.

 

3. bölümün sonu...

 
Toplam blog
: 106
: 1391
Kayıt tarihi
: 13.02.08
 
 

1976 Adana doğumluyum. Cumhuriyet Üniversitesi İşletmecilik bölümü mezunuyum. Evliyim. Adem Hamza..