Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Eylül '19

 
Kategori
İnançlar
 

Nuh Tufanı (2)

Konunun en önemli noktası olan Nebiliğe gelince; Nebilik kemalatıyla ilgili söylenenlerde Nübüvvet Kemalatı yani sistemden bahsediliyor. Sistemin varlığıyla alakalı bir takım özelliklerin açığa çıkmasının yanısıra dışsallıktan kendimizi kurtarma anlamına gelen bir yaklaşım da söz konusu. Mesela Hz. Adem as'dan sonra gelen Hz. Nuh as, ilk nebilik özelliğini taşıyan Nebi ve Resuldür. Ancak ağırlıklı olarak özelliği Nebiliktir. Hz. İbrahim ise ondan farklı olarak Resul sıfatını ortaya koyan bir Resul ve Nebidir. O nedenle Ulül Azim denilen nebi ve resuller arasında Nuh’un adı geçmez. Bu noktaya işaret eden Üstad Ahmed Hulûsi uzun süredir analiz edilmeden ezbere yapılan bir yaklaşımı bozup, Hz. Nuh'un (as), Ulül Azim nebi ve resuller arasında adının geçmeyeceğini ifade ediyor. Ulül Azim olan yapılar: Hz. Muhammed, Hz. İsa, Hz. Musa, ve Hz. İbrahim'dir. Bunlarda risalet yönü daha ağır basar. Mesela beynimizde, 124 bin Nebi ve Resul var. Bu 124 bin Nebi ve Resul açığa çıktığı zaman bunlardan sadece 313 tanesinde Resul bilgisi vardır. Bu açıdan baktığımızda Nuh (as) ilk irsal olan Nebi'dir. Nübüvvet kemalatıyla insanlığın önüne çıkan ve şeriatı olan, dolayısıyla insanlığa bu beden yaşamında bir yol yöntem gösteren, hayvaniyetten, adetten, beşeriyetten farklı olarak ruhani tarafıyla, insani tarafıyla hareket etmeyi öğreten ilk zattır. O dağlara kaçanlar da kendi dünya benliklerine, EGO larına ve beşeri sığınılacak olan her ne varsa ona sığınanlar o tufandan asla kurtulamayacaklardır. Bu zor koşullardan ancak Allah'ın Nebisi’ne iman etmek ve onun nübüvvet hükümlerine uymak şartıyla kurtulunur. Tabii işin bir de risalet boyutu ve açıklaması var ki şimdi burada bu noktalara girmeyeceğim. Nuh’un gemisi dediğimiz şey derin plandan bakınca düzen ve nizam olarak kabul edilmelidir. O nizam ve düzen beyindeki sistemi anlatır. Tufan ise o nizam ve düzenin yıkılmasıyla var olan yepyeni bir oluşumu belirtir. Şunu ifade etmek mümkün: Nebilik kemalatıyla ilgili bilgilere sığınmalı, ancak bu bilgileri hazmedebilmek için de beşeri bir takım bilgilerden uzaklaşmalıyız. Sonuç olarak bu bilgiler gösteriyor ki Nebilik kemalatının koşulları bizde oturduğunda bizi ayakta tutabilir. Ancak bu sayede sisteme sarılabiliriz. Ve yine buna karşı bir şeyler üreterek, yaparak,duygulara kapılmadan, bazı fiilleri ortaya koyarak, yine sistemle beraber, o sistemin  getirdiği bozgundan kendimizi kurtarabiliriz.

Kısaca bu yazıdan şunu anlamalıyız: Bizlere bir şey geldiği, teklif edildiği, sunulduğu zaman, sırf ‘comfort zone’umuz bozulmasın diye korkularla batıp tepe taklak olma yerine, yol göstericinin emirlerine uymak en akılcı etmen olacaktır. Aslında şunu da idrak etmek gerekir ki Kur'an mecazlarla ve metaforik anlatılarla doludur, bu yüzden her şeye balıklama atlanmamalıdır. Aksi takdirde hiçbir şey anlaşılmaz. Çünkü hiçbir şey yüzeysel değildir. Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur:  “Çin’de de olsa ilmi arayınız. Çünkü ilim öğrenmek herkese farzdır. Melekler, yaptıkları işten hoşlandıkları ilim talebeleri için kanatlarını yere sererler.”  Bu hadis-i şeriften şu hükümleri ve sonuçları çıkarmamız lazım: İlim cihanşümuldür (evrenseldir). Faydalı bilgi belli bir kavmin malı değildir ve her yerde bulunabilir. 

Bu yüzden insan doğru bilgi nerede olursa olsun içselinde aramalı, her nerede bulursa yaşamına geçirmelidir.

Ahmed F. Yüksel

Bodrum-Milas 09.09.2019

http://twitter.com/sufafy

http://instagram.com/sufafy

http://facebook.com/ahmedfevzi.yuksel

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..