Obama hilesine Nasrallah resti

2000 Senesinde Amerika Birleşik Devletleri’nin başına geçmesiyle sekiz sene boyunca dünyaya kâbuslar yaşatan ve bu icraatlarıyla Amerikan tarihinin gelmiş geçmiş en kötü başkanı payesini kimseye bırakmayan George W. Bush, koltuğunu 20 Ocak 2009’da seçimlerde vaat ettiği “değişim” sloganı ile büyük zafer kazanan müstakbel başkan Barak Obama’ya devretmeye hazırlanıyor.

Şimdiden merak konusu husus ise Obama’nın başkan olduktan sonra dünya da Amerikan dış politikaları açısından nasıl bir “değişim” yaratacağıdır.

Amerika Birleşik Devletleri’nin müstakbel başkanı Obama Bush’un sertlikle yürüttüğü dış politikalarının aksine “dünya ile istişare etmek suretiyle adımlar atacağını” ifade etti.

Fakat Obama’nın söz konusu politikalarının dünya ile istişare ettikten sonra yine Amerika Birleşik Devletleri’nin politik menfaatleri istikametinde hareket edeceği muhtemeldir.

11 Kasım 2008 Salı günü Başkan Bush’u makamında ziyaret eden Barak Obama’nın başkan olduğunda söz konusu politikaları nasıl “değiştireceğini” şu bakış açısı bize izah etmekte.

Obama, El Kaide Lideri Usame Bin Ladin’i yakalamak için İran’la doğrudan görüşmeyi ve Taliban ile de diyaloğa geçmeyi düşündüğünü beyan etti.

Taliban ile diyalog meselesi Cumhuriyetçi Savunma Bakanı Robert Gates tarafından da bir süre önce dillendirilmişti zaten. Ki bu şahsın Obama döneminde de görevini idame ettireceği söyleniyor.

Bu da Amerikan Politikalarının Obama ile nasıl “köklü bir değişim”den geçeceğinin en önemli belirtisi herhalde.

Obama’nın İran’la doğrudan görüşmeyi planladığı hususu da Bush politikalarının İslam ülkeleri ve dünya nezdinde bozulan imajını düzeltmeye yönelik bir hamle olduğu gerçeğini karşımıza çıkarmakta.

Aynı zamanda Irak’a girmekle İran’ın elini kuvvetlendiren ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bu ülke ile siyasi münasebetlere girmesi mevzuun da sertlik yanlısı politikalar dillendiren Cumhuriyetçi Mc Cain’den çok ılımlı bir üslup kullanan Obama’nın başkanlığı bu açıdan daha cazip durmakta.

Bush’un sert politikaları neticesi dünyanın ve özellikle İslam Dünyası’nın itimadını kaybeden Amerika Birleşik Devletleri’nin söz konusu bu itimadı tekrar kazanmak için Barak “Hüseyin” Obama gibi Müslüman patentli bir lidere ihtiyacı olduğu açık.

Fakat bu itimadın kazanılmasının da çok da kolay olmadığı bir hakikat olarak karşımızda durmakta. Hizbullah Lideri Hasan Nasrallah’ın şu ifadeleri de bu gerçeği teyit eder nitelikte: