Obama ile ilk röportaj

Yeni ABD başkanı tüm gündemi kapattı. Her TV kanalı ve yazılı basın Obama’lı ABD ile Türkiye ilişkilerinin nasıl olacağı hakkında görüş bildiriyor, tahminlerde bulunuyor. Bayağı da ciddi tartışmalar oluyor kendi aralarında. Bu tartışma bitecek gibi değil. Kesin bir çözüm olsun Mr. Obama ile yüz yüze görüşüp insanları tahmin yapma zahmetinden ve meraktan kurtarayım istedim. İşte bu sebeple tüm zorluklara ve engellemelere rağmen kendisine ulaştığım Obama ile yaptığım röportajda, Obama başkanlığında ki ABD ile Türkiye’nin ilişkilerinin nasıl olacağı hakkında ki görüşlerini aldım. İlk ağızdan sizlere naklediyorum.

BEN: President Obama, zorlu bir yarışı galibiyet ile kapattınız. Öncelikle sizi tebrik ederim. Ülkemizde başkanlığınız sırasında ilişkiler nasıl olacak diye tartışmalar ve tahminler var. Bu konuda sizin görüşünüzü almak ve politikalarınızı öğrenmek isteriz.

President : Buraya kadar yorulduğunuz için teşekkür ederim. Biliyorsunuz ABD dünya barışını koruma yönünde büyük mücadeleler vermektedir. Terör bu günkü dünyanın en büyük tehlikesi olarak gündemde bulunmaktadır. Türkiye ile çok eskiye dayanan bir dostluğumuz var. Bu aynen devam edecektir.

BEN : Bundan eminiz. Amcacığım şey pardon, President Obama. Ancak sizin yönetiminizde Türkiye’ye karşı farklı bir yaklaşım olacak mı?

President : Mutlaka olacak. Öncelikle ben baba tarafından size yakınım. Aslımı inkâr etmem. Bizde bağlar önemlidir. Komşuluk önemlidir. Dostluk önemlidir. Türkiye bizim eski müttefikimiz. Bana bunu öğrettiler. Düzeltiyorum, yani ben bunları biliyorum. Size yeni krediler de vereceğiz bu arada belirtmiş olayım.

BEN : Ciddi misiniz? Ay ne güzel, ne kadar President Obama rakam belli mi?

President : Valla bilmiyorum. Kitaba bakmadım yani danışmanlarım ile tespit etmedim daha. Bak bu arada Valla da dedim. Ağız alışkanlığı babadan kalan. Gördünüz mü size ne kadar yakınım.

BEN : Evet, evet fark ettim. Şimdi komşuluk ilişkileri dediniz. Biliyorsunuz bizim bir Ermeni sorumuz var. Bu konudaki düşünceniz nedir? Seçim propagandalarındaki taahhütlerinizi yapmayacaksınız değil mi?

President : Ben onu söyledim evet. Ancak bu konuda kitap elime geçmedi, aman belgeler elime geçmedi.

Detaylı olarak tekrar görüşeceğiz

BEN : Görüşeceğiz derken, Türkiye ile belge ve görüş alış verişini mi kastettiniz?

President : Hayır, hayır. Biz Türkiye’yi zaten biliyoruz. Görüşmeler kendi aramızda olacak. Sonuçtan haberiniz olacak. Biz sizi seviyoruz. Ben size yakınım biliyorsunuz.

BEN : President Obama, Irak için ne düşünüyorsunuz? Asker çekecek misiniz?

President : Kitap bir elime geçse sana hepsinin cevabını vereceğim de. Ya bak yine kitap dedim. Belgeler, düzeltiyorum. Sayın BEN sizin için ayırdığım zaman bu kadar, tüm Türkiye’ye selam ve sevgiler. Teşekkür ederim.

“President : Bak BEN arada ağzımdan kaçan kitap ifadelerini sakın yazma tamam mı? “

BEN : Yazmayayım da nedir bu kitap hikayesi President Obama?

President : Yahu bir kırmızı kitap var diyorlar. Daha vermediler bana. Her şey orada yazıyor zaten. Ben de ne yapacağımı daha bilmiyorum. Kitabı okuyamadım. Onun için kıvırtıp durdum.

BEN : Peki President Obama, McCain seçilse idi ne olacaktı.

President : Hiçbir şey fark etmeyecekti sevgili BEN. Ha McCain, Ha ben. Her şey kırmızı kitapta yazıyor. Onun için Türkiye’deki dostlara söyle o kadar kendilerini yormasınlar. Obama başkan olunca ilişkiler nasıl olacak diye. McCain de başkan olsaydı, aynı şey olacaktı. İç politikada biraz farklı olacağız ama dış politika Kırmızı Kitap’taki gibi olacak. Bu kitap tüm başkanlar gibi bizimde önümüze gelecek. Ve her şey orada yazıyor. Hepsi bu. Arkadaşların kırmızı kitabın ne dediğini anlamaya çalışsınlar. Benim ne yapacağımı değil. Hadi gözlerinden öperim. Selametle