Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Aralık '11

 
Kategori
Anılar
 

Ödüm patladı

Çocukken arkalarından sessizce yaklaşır ‘ poh! ‘ diye bağırırdık dalgın arkadaşların. Hoplardı onlarda korkudan oldukları yerde. ‘ Ödümü patlattın! ‘ diye de söylenirlerdi yarı kızgın yarı korkmuş halde korkutulan. Bana yapıldığında ben de çok korkardım tabii.

Zaten iki korku doğal korkularmış her insanda bulunan. Düşme ve yüksek ses korkusu. Diğerleri sonradan edinilen korkularmış. Bu çok doğal korkulara hep meydan okumuşum kendimce. Çocukken arkadaşlarla ( özellikle erkek arkadaşlarla ) girdiğim iddialar üzerine ha bire yüksek bir yerlerden atlama çabası içerisindeydim. Hatta bir keresinde ikinci katın balkonundan bile atlamıştım. Kırklı yaşlarda ise yamaç paraşütü yaptım. Çok güzeldi yamaç paraşütü ile boşluğa atlamak fakat atlayıncaya kadar ödüm patladı. Şükürler olsun artık korkularıma temas ediyorum ve artık cesaretimi kendim de dahil kimseye kanıtlamak istemiyorum. Onlar çok doğal, insanca korkular deyip insanlığımı kabul etmeye çalışıyorum.

Ayrıca artık cesaretin tanımı da benim için değişti. Cesaret bana göre hiç korkmamak değil korkuya rağmen eyleme geçebilmek. Hâlbuki daha önceleri ‘ cesaret ‘ tanımım, ‘erkek gibi ‘ tanımının içine neler yüklenmişse onların gereğini yerine getirmekti. Örneğin, bu ayak işlerinden biri de daha iyi dövüşebilmek için gizli gizli ders kitaplarının arasında teksas, tomiks, kaptan swing ve serilerini okumaktı. Zuhal diye bir arkadaşım vardı. Benim gibi o da erkek gibi davrananlardandı. Kasa kasa bu tür kitaplardan vardı kendisinde. Ondan alır okurdum hep. Bedavaya gelirdi bana. Böylece ailemin de haberi olması gerekmezdi. Çünkü aileme göre o tür kitaplar ‘ gereksiz ‘ kitaplardı. Ne para verilirdi o tür kitaplara ne de zaman harcanırdı onları okumak için. Tabii ben onlar gibi düşünmüyordum, o yüzden kendimce çözümü de bulmuştum.

Okuduklarım içinde en çok sevdiğim Kaptan Swing’ ti. Bir kalede yaşardı Kaptan Swing. Birçok ayrıntıdan bugün de aklımda kalan ‘ Gamlı Baykuş ‘ adlı bir Kızılderili arkadaşı olduğu ve bu arkadaşının Puik adlı bir köpeği sürekli tekmelediği, ayrıca ‘ ugh ‘ diye sesler çıkardığıdır.

Tabii bir de bu okuduklarımızı sonra sokakta uygulama safhası vardı. Bunu da çoğu zaman oyun oynamak adına yapıyorduk. Bunlardan birini, özellikle benim travmalarımdan biri olduğu için paylaşmak istiyorum.

Yine bir gün sönmüş bir kireç kuyusunun etrafında ‘ kızıl dericilik ‘ oynuyoruz arkadaşlarla. Düşman bir beyaz deriliyi esir aldık, kireç kuyusunun kenarına bağladık ve karşıya geçip ona oklarımızı atıyoruz. Bir ara benim okum elimden kaydı, hemen ayaklarımın dibine kireç kuyusunun içine düştü. Eğilip alayım dememle birlikte tepesi takla kireç kuyusuna düştüm. Ağzına kadar yağmur sularıyla dolu kuyudan nasıl kurtulduğuma hala akıl sır erdiremem. Anımsadığım beni yukarıya doğru çeken bir ışık huzmesiydi. O ışık huzmesinde ilerledikçe görülen incecik bir sopa ve gerisi nasıl oldu bilmiyorum. O ışık huzmesi neydi? O incecik sopa mıydı tutunduğum? Benim gibi cılız bir arkadaşım mı çekip çıkardı beni oradan? Her şey flu. Tek net olarak hatırladığım görüntü, annemin beni banyoda yıkayıp kurularkenki tartaklamaları ve söylenmeleriydi. Bir de normal zamanlarda giremediğimiz rahmetli babaannemin odasına girmeme izin vermeleriydi. O odanın penceresinden içine düştüğüm kuyu görünüyordu. Gidip pencerenin önüne oturdum ve dakikalarca kuyuya baktım şaşkın şaşkın.

Ödüm patlamıştı, gerçekten çok korkmuştum. O gün bu gündür suya dalamam. Geçmiş yıllarda bu korkumun üzerine gidebilmek için, bir arkadaşımın da desteği ile bir dalgıçlık turuna katıldım. Dalgıçlık kıyafetlerimi giyerken onca eziyet çekmeme rağmen bir metreye indim inmedim hemen beni çıkarmasını istedim hocadan. Bilemiyorum, belki de bu korku hep benimle yaşayacak. Zamana bırakıyorum.

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..