- Kategori
- Deneme
Of aman aman

Görsel alıntıdır.
Varlıkla yokluk, hiçlikle heplik arasında sıkışıp kaldığım günlerden bir gündü yine bugün. Yani pek de özelliği olmayan sıradan denebilecek bir gün aslında, kafamın içindeki küçük cücelerle cebelleşip durduğum günlerden biri de denebilir. Çevreme ve olaylara pek de kötü niyetle gözümü açmadığım günlerden biri.
Odanın sessizliğine inat binlerce sinek vızıltısıyla dolu şakaklarımın içi sanki. Bu kadar sinek dolacağına kelebekler doluşsaydı hiç değilse kanat çırparken ses çıkartmazlardı diye düşündüm kendi kendime.Bir ara pencere açsam da çıksalar dışarıya dedim ama, kafatasımda sinekleri salıverecek bir pencere yoktu ki.
Baktım ki bugün bu ruh haliyle yapılabilecek en güzel şey keyif.
Anneciğimin hediyesi olan mavi beyaz ekoseli yün battaniyenin altında, televizyon karşısındaki kanapenin üstüne tüneyip, bir o yana bir bu yana döne döne sözüm ona keyif yapmaya çalıştığım günlerden birisi. Elimdeki kitabın sayfaları arasında başıboş dolaşan gözlerimle, kitabı okumaktan çok sayfaları çevirdiğimi fark edip yaptığım edimden vazgeçtim. Bu arada sadece elimdeki kitap değil son zamanlarda okumak istediğim ama okuyamadığım bir yığın kitap da, okumayı ihmal ettiğimi belirtircesine suçluluk duygumun tavan yapmasına sebep olacak şekilde sehpanın üzerinden bana bakmaktalar.
Kitapların yanındaki laptopumu televizyondan sıkıldığımda elime alıp, yüzgeçlerimi takıp sanal alemin derinliklerine dalarak, ara ara da su üstüne çıkarak sörf de yapmaya da çalıştım. Abonesi olduğum sitelere bodoslama dalıp," Az at öte çekilin bakalım" babından tavırlarla dolandım ama, sanırım beni oralarda dolanmak da mutlu etmedi bugün.
Birkaç yazı da okudum MB de, okumaz olsaydım, kendi yazdığım, yazacağım bütün yazılara burun kıvırmama sebep olan yazılara rastlamışım, tesadüf bu ya.Yahu "Bunlara yetenek dağıtılırken neredeydim ben acaba" deyip, hayıflanarak kapatıverdim sayfaları.
Miskinliğin tavan yaptığı bu günün keyfini ikide birde bir kılıç darbesi gibi ortadan bölüveren, muhabbetten başka herşeye yarayan sözüm ona muhabbet kuşumu da bugün özgürlüğüne kavuşturmak niyetine girip girip geri çıktım. Kafesinin kapılarını açıp kuzenlerinin yanına ulaşmasına izin vermekle vermemek arasında insancıl bir köprü kurdum. "Belanı benden bulma Şaşkın" (kuşun adı) deyip vazgeçtim bu fikrimden de.
Bu arada, benim bu ruh haline bürünmeme sebep olan en büyük etkenlerden biri de sabahtan beri sükunetini koruyarak, sanki bir neyden gelen nağmeler gibi ahenkli sesler çıkartarak gün boyu şıpırdayan yağmur. Neden bir ud, kanun değil de ney diye sorarsanız şayet, "Ney bana en huzur veren müzik aletidir de ondan" diyebilirim. Aslına bakarsanız hep bir müzik aleti çalmak istemişimdir, ama yeteneksizlik mi diyelim yoksa, doğru zaman, doğru mekan, doğru imkan mı diyelim, ya da bu üçünün aynı çizgiden yürüyememesi mi diyelim bilmem narin ellerimin bir müzik aletinin üstündeki notalara dokunup, muhteşem sesler çıkarmasına izin vermedi işte.Ve benim beceremedğimi beceren müzisyenlere de ömrüm boyunca kıskanarak burnumun ucuyla bakmışımdır. Öyle eğitimli falan olmasına gerek yok alaylı olanlarına da. Neyse bu konuyu da geçelim şimdi.
Bu miskinliği, bu keyfi bozuverecek bir kokuyla yerimden fırladım ki, mutfaktan gelen duman da aklımı başıma getirdi. "Acıyan yer başka acıkan yer başka" derler ya hani akşam acıkmak aklıma geldiği için, İte kaka zorla ocağın üstüne kondurduğum yemek, tenceresiyle birlikte akşam yemeğimizde bize eşlik etmekten vazgeçmişti.
Keyif de bitti, yemek de gitti.
N.ÖRS
Nisan 20213
Bilecik