Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Temmuz '13

 
Kategori
Aile
 

Oğlumun yarın doğum günü

Midemin üzerindeki o bilindik yumru sıkıştırıp duruyor bugün yine beni. Keyfimin olmadığı açık. Bedenim de her zamanki tepkisini veriyor. Her şey tanıdık. O yüzden telaşa gerek yok!

Yarın oğlumun doğum günü ve oğlum yine benden çok uzaklarda. Bu uzaklıktan kastım sadece kilometreler değil. Evet, yarın aramızda fiziksel bir gerçeklik de var. Fakat kastettiğim uzaklık daha çok duygusal. Yıllar var ki ( ortaokul sondan beri diyebilirim ) oğlumun doğum günleri benim için erişilmez günler oldu. Bugün artık ( yarın itibarıyla otuz yaşına giriyor ) koca herif olduğu için fazla detaylandırmak istemiyorum; fakat sadece her seferinde duyduğum sızıyı da es geçmek istemedim.

Hadi dedim o zaman bir yazı yazayım. Fakat dedim ya, karşındaki koca herif! Senin oğlun olsa da bu sana onu incitme hakkı vermez. Üstelik kimin kimi incittiği hiç de belirgin olmayan bir ana- oğul ilişkisi söz konusuyken. Çünkü bana göre gerçekten çok girift bir ilişki. “ Çocuklar annelerin gözünde hiç büyümez “ gibi bir mazeret de bu farkındalıktan sonra sana sökmez. Gel de çık işin içinden dedim, kendi kendime.

Sonra bir şimşek çaktı zihnimde. Bilmem sizde de olur mu? Bazıları buna “ ilham perisi “ de diyor sanırım. Düşümdüm ki; O yani oğlum, şu an uykuda. Seni duymuyor. Belki yarın öbür gün uyanır uykudan. Bakarsın senin varlığını anımsar. “ Annem bir blogda yazılar yazdığından bahsediyordu bazen. Acaba neler yazmış? “ der. Olur ya! O zaman için kavrayabileceği şekilde bir mesaj iletebilirsin kendine üstü kapalı da olsa. Hemen o anda “ Yedi Uyuyanlar “ hikâyesi geldi aklıma. İşte, benim ilham perim böyle çalışıyor.

İlham perim üzerine düşeni yaptı. Sıra bana gelmişti. Ben de hemen oturdum; internetten, herhangi bir sayfadan yazıverdim aşağıdakileri. Özensizliğim ayrıntılarda boğulmamak için. Malum bu tip öykülerde değişik görüşler olabiliyor; fakat benim takıldığım kısımlar onlar olmadığı için açıkçası önüme ilk çıkanı kısaca yazıyorum:

Ashap-ı Kehf ( Mağara arkadaşları ) İslam dininde kabul edilen bir olayın kahramanı bir grup insana verilen isim. İslam dinine göre bu insanlar Tanrı’ nın birliğine inanıyorlardı. Fakat dini inançlarına karşı baskıyla karşılaşınca yurtlarından göçmüşler, Efsüs ( Afşin)’ taki bir mağarada 309 sene uyumuşlardır. Yedi kişi olduklarına ve yanlarında Kıtmir adında bir köpekleri olduğuna inanılır. Aslında Kur’ andaki Kehf suresinde kaç kişi oldukları belirtilmez. Allah dışında kimsenin bilemeyeceği belirtilir. Yine de genel görüşe göre 7 kişiydiler. Hikâyeleri İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’ anda Kehf süresinde anlatılmaktadır. Kehf suresindeki ayeti kerimede mağaranın içine sabah akşam gün ışığı düştüğünden bahsetmektedir. Gün ışığının mağaraya düşmesini tespit bakımından Afşin Ashap-ı Kehf mağarasında fizik ve astronomi bilim adamlarından oluşan bilirkişi heyeti inceleme yapmışlar ve Afşin mahkemesi de bilim adamlarının kararını haklı bulmuştur.

Benim kararım da; yarın oğluma telefon açmak ve doğum gününü kutlamak. Her ne kadar duygularım zaman zaman karışıklık yaşasa da ben onu çok seviyorum. Duygularımdaki iniş çıkış tamamen benim ben- merkezci egomdan kaynaklanıyor. Bunu biliyorum. Çünkü onu kaybetmekten korkuyorum. Yalnızca bugün için korkuyu değil sevgiyi seçiyorum ve onu sımsıkı kucaklıyorum.

 
Toplam blog
: 423
: 186
Kayıt tarihi
: 10.10.11
 
 

İkbal Özlen DİNÇERLER. 14.02.1960 doğumlu. izmir Kız Lisesi Edebiyat Bölümünü okudu. Buca Eğitim ..