Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Ocak '12

 
Kategori
Eğitim
 

Öğrenci istemeli

Eğitimin en önemli elamanı öğrencidir. Öğrencinin öncelikle istekli olması gerekiyor. Öğrencilerimizin isteksizliğinden kaynaklanan sorunlarla baş etmek mümkün değil.

Özellikle isteksiz olanlar devam etmemem yöntemini kullanıyorlar. Sınavların olduğu gün nasıl oluyorsa rahatsız olurlar(!)

Öğrencinin okumaktan uzaklaşıyorsa çeşitli sebepleri vardır. Öncelikle öğrenci evinden okula gidiyorum diyerek okula devam etmiyorsa sıkıntının boyutu büyük demektir.

Öğrencilerimizin  takibini bizzat aileler takip etmelidir. Öğretmenlerin ellerlinden geldiğince fedakarlık yaptıkların inanmaları gerekiyor.

Öğrenci şayet birinci dönem süresinde devamsızlık yönünden okulla ilişkisini kesmişçesine devamlıysa ümit yok demektir.

Öyle velilerle karşılaşıyoruz ki insan utanmasa ağlayacak. Bin perişan haliyle benim çocuğum okuyor diye toplum nezdinde boynu bükülmesin diye yokluk çeker fakat çocuğu ülkenin en zengin çocukları gibi yaşar.

Babasının çektiği çileyi düşünmez evlatlar, okul yerine arkadaşlarının yoluna giderler. Anne ovada yağmurun altında pancar kazar, amelelik yapar gencimizin okumayla alakası yoktur.

Bazı veliler beni oğlum/kızım her gün internetten ödev yapmaya gidiyor dediklerinde işte burada duralım diyorum.

Her gün öğretmenler internetten hazırlanması gereken ödev vermez. Bilir ki öğretmenler öğrencileri okuttuğu kadar kendi çocukları da okumaktadır. Bu yüzden ödev verse bile internetten hazırla gel demez.

Hiç unutmuyorum. Köyden taşımalı olarak ilçe merkezinde öğrenim gören ilkokul dördüncü sınıf öğrencileri cumartesi günü internetten oyun oynayabilmek için öğretmen ödev verdi diyerek ailelerini kandırmışlar.(!)

Hayret etmiştim, bu yaşta ders çalışacağına küçük yaşta hileyle öğrenimi tercih ediyor. Burada düşünülmesi gereken çok önemli konu var.

Öğretmenlerin hiç birisi yalan söyleyin demezler. Aile yalan söyleme yavrum der. Fakat çocuklar nasıl olurda aksini yapar anlamış değilim?

Öğretmenlerimizle diyalog kurmalıyız. Benim çocuğum kötü işlere bulaşmaz, okuldan eve, evden okula gider,  başkalarının çocukları gibi değildir  dersek gerçekten yanılırız.

Öteki kötü gördüğümüz devamsız öğrencilerin velilerine de sorsak çocuğunun suçlu olduğunu kabul etmez. Başka suçlu aranır.

Suçlu ya öğretmendir, ya da idare. Fakat öğrenci başarısızsa ilk önce öğrencinin okumaya niyetinin olmadığını kavramalıyız. Kitap , defter, materyal getirmiyorsa, yazılı imtihanlara çalışmıyorsa, basit sorulara bile öğretmenim sorular çok zordu diyorsa öğrencinin okumaya niyeti yok demektir.

Öğrenci gerçekten istekliyse bir şekilde okur, başarılı olur. İç dinamiklerini diri tutan öğrencinin önünde ki engeller onun için engel değil normal hayatın bir parçasıdır.

Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın önce öğrenci okumayı önemseyecek. Öğretmen kızıyor ondan zayıf aldım diyorsa yanlış ifadedir. Bir dakika geç kaldığım için yok  yazdı bende derse girmedim diyorsa doğru konuşmuyor demektir.

Öğrencilerin okumaya niyeti yoksa bulundukları ortamın da huzurunu kaçırıyorlar. Çalışkan öğrencilerinde yanlış yola sapmalarına neden olabiliyorlar.

Öğrenciler de istek uyandırılmalı. İçinden de gelmiyorsa hakikaten işimiz dünyanın en ızdıraplı insanıyız demeye hacet var mı? Kayıt olurken okurum diye masraf açan, okula gidince devamsızlıklarıyla, yanlış davranışlarıyla başımıza iş açıyorsa öğrenci işimiz gerçekten çok zor.

Öğrencilere önerimiz hayat kısa, öğreniminize önem verirseniz dünyada mutluluğun kapılarını aralama şansınız var. Verilen şansı yanlış kullanırsanız, siz bilirsiniz.

 
Toplam blog
: 375
: 678
Kayıt tarihi
: 12.07.08
 
 

Mehmet Şener 1964 doğumluyum, Burdur-Gölhisar'da yaşıyorum. Doğum yerim Burdur/Atınyayla . Lisans..