Öğrenilmiş cehalet

İnsanlar yaşamı boyunca hep iyiliği, güzelliği, dostluğu, sevgiyi, barışı öğrenmiyorlar. Ne yazık ki, program dâhilinde İnsanoğlu’na kötülük, çirkinlik, düşmanlık, kindarlık da öğretiliyor… Dünyamızdaki kıyımların, savaşların, adaletsizliklerin, zulümlerin, işkencelerin nedeni işte bu öğrenilmiş-öğretilmiş- cehalettir…

Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, bilim adamı olabilirsiniz, kısacası en üst makamlarda da bulunabilirsiniz… Tüm bunlar, sizin cahil olmadığınızı göstermez… Öğrenilmiş, davranışa dönüşmüş cehaletiniz üzerinize yapışmış kalmış olabilir…

Bakınız; sözde birçok vasıflara- etiketlere- sahip İlahiyatçı yazar, Sosyal doku Vakfı başkanı Nureddin Yıldız neler söylüyor:

"Evlilikle ilgili şeriatımız İslam'ın yaş haddi yoktur. Bu ne demek, buluğ çağından önce de bir çocuk evlenebilir. Çocuklar arası nikâh da yapılabilir. Büyük-küçük nikâhı da yapılabilir. Mesela 7 yaşında bir kız çocuğu, 25 yaşında erkek... Veya 7 yaşında bir erkek çocuğu, 25 yaşında bir kız ile nikâhlanabilir. Nikâhlanmalarında sakınca yoktur. Kuran'a iman eden bütün Müslümanlara göre evlilik için bir yaş söz konusu değildir. 10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında nikâha engel bir durum yoktur"

Yanlış anlaşılmasın, ben burada Nureddin Yıldız’ı suçlama basitliğine gitmiyorum… Nureddin Yıldız takiye yapmamış, öğrendiklerini(buna öğrenilmiş cehalet de diyebilirsiniz) açıkça ortaya dökmüş… Nureddin Yıldız’ın bu bilgilerinin referansı da dinimizdir… Müslümanlığın bilgi kaynağını da; Kur-anı Kerim ve Hz Muhammed’in hayatı oluşturuyor. (sözleri, davranışları, Kur-an yorumları)… Hayır dinimizde böyle bir şey yok demeye kalkmak da, dinimizi İslamiyet’i bilmemek demektir…

Burada dinimizi tartışmaya açmak istemiyorum… Bu konu beni aşar…

Şeriatın ucundan kıyısından tutayım diye bir şey yok… Ya tam olarak içindesinizdir, ya da tam olarak dışındasınızdır. İkisinin ortası yoktur…

Ülkeyi yönetenler şeriat yönetimine oy kaygısıyla veya öğrenilmiş cehaletle göz kırparsa, yukarda belirttiğim gibi ilahiyat konusunda uzman olduğu söylenen Nureddin Yıldız’ın da görüşlerini dikkate almanız gerekecek…

Avrupa bizim şimdi konuştuğumuz bu sorunları 16. Yüzyılda halletmiş… Dini kendi mecrasına çekmiş… Kilise devlet yönetiminden çekilmiş… Bu sayede Avrupa’da bilim ve teknik gelişmeye başlamış… Aynı yüzyılda  ise bizi şu anda yöneten yöneticilerimizin de hayran olduğu Ebussuud’un fetvalarıyla yaşıyorduk… Geri kalmamızın temel nedeni de buydu…

Kısaca öğrenmenin, eğitimin yönü sanıldığı gibi ileriye yönelik olmayabilir… Okullarınızda cehalet öğretiliyor, cehalet pekiştiriliyor olabilir… Ne yazık ki son dönemlerde okullarımızda da yapılan budur… İlerde bizi  yüksek cehaleti öğrenmiş, yüksek tahsilliler yönetebilir…

Geldiğimiz, getirildiğimiz noktanın özeti budur… Onun için Nureddin Yıldız’a kızmanın bir anlamı yoktur…

Asıl suçlular, Laik Cumhuriyete darbe yapan eğitilmiş cahillerdir…