Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Eylül '12

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenler, itibarsızlaştırıldığı için mi öldürülüyor?

Öğretmenler, itibarsızlaştırıldığı için mi  öldürülüyor?
 

İzmir'in Karabağlar ilçesindeki Nazire Mezerci İlköğretim okulunda meydana gelen elim olaya, eğitim sendikalarının temsilcileri, mevcut siyasi iktidarın öğretmenleri itibarsızlaştırmasının neden olduğunu iddia ediyorlar.

Bu iddiaya göre, Başbakan ve ilgili bakanlar öğretmenler aleyhine açıklamalar yaptıkları için, öğretmen itibarsızlaşıyormuş ve bu yüzden de öğrencilerin bu saldırıları gerçekleşiyormuş...

Ne kadar ucuz ve ne kadar sorunun anlaşılmasından uzak bir yaklaşım... Neresinden baksanız amacı sadece "siyaset yapmak" olan açıklamalar. Asla, bir derde deva olma düşüncesi yok.

Halbuki, son on yılda öğretmen yetiştiren okullar en yüksek puanlarla girilebilen okullar haline geldi. Çünkü öğretmenlik-özellikle devlet kurumlarındaki öğretmenlik- eskiye göre çok büyük itibar kazandı.

Peki bu nasıl oldu? Elbette, öğretmenleri itibarsızlaştırdığı iddia edilen mevcut iktidarın öğretmen gelirlerini eskiye göre iyileştirmesiyle oldu. Hükumet ekonomik iyileştirmeleri yaptı ama öğretmenler kendilerini yenilleştirebildiler mi, asıl mesele burada...

Türkiye Cumhuriyeti devleti, kuruluşundan itibaren öğretmenleri belli bir ideolojinin taşıyıcıları olarak yetiştirdiği için, onlara sahte bir "kutsallık" da atfetmişti. Çağın donanımından uzak; pedogojik formasyonu yetersiz öğretmen, sırf rejimin adamı olduğu için itibarlı sayılıyordu.

Gerçekte bu itibar falan değildi. Bu, dominant devletin halka dayatmasının bir sonucuydu. Bildiğimiz "devlet memuru" ayrıcalığıydı. Böyle olduğu için, öğretmen de sırtını devlete dayamış "itibarlı" kişi oluyordu. 

Bugün geldiğimiz noktada devlet (Hükumet) eğitime büyük yatırımlar yapıyor; her türlü fiziki alt yapıyı hazırlama gayretinde... Ne var ki, ideolojinin deli gömleğini giymiş pek çok öğretmen bu değişime direniyor; hem de bunu  AKP yaptığı için... Bugün, devlet okullarının pek çoğunda öğretmenlerin "günaydın" yerine ülkenin Başbakanına küfürle işe başladıklarını söylesem bu saplantının sınırını anlayabirsiniz.

Yani, bu önemli sorunu sadece iktidarın öğretmenlerin işlerini iyi yapmadıklarıyla ilgili serzenişlerine bağlayarak anlayamazsınız.

O zaman bu vahim olayı nasıl izah etmeliyiz?  Sekizinci sınıftakı bir öğrenci nasıl oluyordu öğretmenini bıcaklayarak öldürebiliyor?...

Bu cinayet pek çok yönden incelenmeli, takkeler önlere koyulup inceden inceye düşünülmeli... Ama, her şeyden önce "siyasi rant" hesabı bütünüyle bir kenara bırakılmalı...

Böylesine ciddi olaylara "siyasi rantı" karıştırırsanız çözümlere ulaşmanız imkansız olur zira.

Okul kapılarına "özel güvenlik" koymanız da sorunu bütünüyle çözmeyecektir. Kaldı ki bugün çok okulda bu uygulanıyor zaten... Çözümü köklere inerek bulacaksınız. 

Bunun bildiğmiz "eti senin kemiği benim" yöntemiyle olmayacağı kesin...Bugünün dünyası bu anlamda "itibarlı öğretmen"e müsaade etmiyor. Veli de etmiyor, devlet de etmiyor...

Çelişki de burada meydana geliyor. Klasik yapıyı aşamamış öğretmen kendisine mutlak itaat beklerken, günümüz öğrencisi öğretmeninden çok başka şeyler istiyor, çok başka şeyler bekliyor. Türkiyenin öğretmeni bu "yeni misyona" uygun donanımda mıdır?... Ne yazık ki hayır!...

Suçu öğretmenlere attığım sanılmasın... Nihayetinde ben de bir eğitimci olarak aynı zorlukları yaşadım; aynı çelişkilerle uğraştım. Öğrenciyi deynekle terbiye ettiğimiz dönemler de oldu; kulağını bile çekemediğimiz dönemleri de gördük.

Elbette, bu vahim olaylarda şiddeti körükleyen yayınlar başta olmak üzere"okul dışı" etmenler de çok etkili... Ancak ben her şeyden önce bu tür sorunların "okul içi" çabalarla çözümlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden kapılara güvenlik koymanın yetmeyeceğini, öğrencinin yüreğine bir şeylerin konması gerektiğini söylüyorum.

Bu anlamda, öğrencimizi ille de pozitivist-materyalist yetiştirirsen "bilimsel" oluruz saçmalığından kurtulmak; daha az "bilimsel" olmak pahasına da olsa, mana eğitimine ağırlık vermek gerekiyor.

Öğrencilerimize Allah'ı, ahlakı ve hayatın değerini öğretmeli; okullara Kuran dersi, Peygamber dersi kondu diye isyan etmek  yerine, bu eğitimi nasıl daha önyargılardan ve bağnazlıklardan uzak verebiliriz tartışmaları yapmalıyız.

Önce vicdanları eğitmeliyiz... İşimiz belli bir ideolojinin misyonerliğini yapmak olmamalı; işimiz insanın Yaratanı ile bağını kurmak olmalı evvel emirde...

O zaman bu tür olayların kendiliğinden sona erdiğini göreceğiz.

Öğrenci bıcağıyıla can veren öğretmenimize rahmet, geride kalanlarına ve tüm eğitim dünyasına baş sağlığı diliyorum...

İnşallah bu son olur.

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..