Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '10

 
Kategori
Siyaset
 

Öğretmenler Günü

Öğretmenler Günü
 

Başlattığı devrimi koruyamadık


Sevinçle, övünçle ve umutla kutlamamız gereken öğretmenler gününü, ne yazık ki tam bir burukluk içerisinde karşılıyoruz. En başta 12 Eylül darbecilerinin belirlediği bir gün oluşu, burukluğumuzu katmerleştiriyor. Bilinçleri zincire vurulmuş eğitimcilerin sırtına yüklenen, bilimsel içerikten yoksun derslerin alaca karanlığında el yordamıyla yol bulmaya çalışan körpe beyinlerin, bilerek dumura uğratılmakta oluşu da cabası...

Yoksulların eğitim meşalesinden ırak tutulduğu; fırsat eşitliğinin hoş bir seda olarak kulakları okşamaktan öte gidemediği; binlerce köyün okulsuz ve öğretmensiz bırakıldığı; “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” yerine, örümcek ağlarında çırpınan nesiller yetiştiren bir eğitim sistemiyle aydınlık yarınları kurmanın olanaksızlığı bilinen bir gerçektir. Özellikle son yıllarda bu acı gerçekle yüz yüzeyiz. Kaderci, korkak, suskun, muhtaç, sorgulamayan, hakkını aramayan, güç karşısında eğilip bükülen bir toplum yaratılmak istenmektedir. Milli Eğitim kurumlarındaki kadrolaşmalar; müfredattaki değişiklikler ve uygulamalar; aydın öğretmen kesimi üzerindeki sindirme çalışmaları bunun açık göstergeleridir. Ulusal eğitim sistemi, yavaş yavaş tarikatçı eğitim sistemine dönüştürülmektedir. Son Milli Eğitim Şurası kararları, bu karanlık hedefte ne denli yol alındığını, yadsınamaz bir biçimde ortaya koymaktadır.

Bir yandan geçim sıkıntısı içerisinde kıvranan, bir yandan da bilimsellikten uzak eğitim sisteminin olumsuzluklarını aşmaya çalışan iyi niyetli öğretmenler; çektikleri çileler yetmezmiş gibi yurtseverliklerinin bedelini, sürgünlerle, horlanmalarla ve akıl almaz baskılarla ödemektedirler.

Birçok öğretmen, çocuklarının geleceğini hazırlayabilmek için ek işlerde çalışmak zorunda bırakılmıştır. Hafta tatillerinde pazarcılık yapan; yaz tatillerinde yevmiye ile fındık ya da zeytin toplayan öğretmenin öğrencilerine özgürlük, eşitlik, hak-adalet dersi vermesi ne kadar garip değil mi? Üstelik bu öğretmenler, yarınlarının aydınlık olması için öğrencilerine okumalarını ve meslek edinmelerini önerecek öyle mi?

Ne yazık ki düşünen, araştıran, inceleyen, eleştiren, sorgulayan, üreten bireyler yetiştirecek bir eğitim sistemini günümüze dek taşıyamadık. Tüm bunlar için kaliteli eğitim gerekir. Kaliteli eğitim ise maddi ve manevi sorunlarını çözmüş, kaliteli öğretmenlerle gerçekleştirilir. Gelişmiş ülkeleri hâlâ yüzyılların arkasından izliyorsak, taklitçiliği hâlâ aşamamışsak ve hâlâ üreten değil, tüketen toplum olarak kendi geleceğimizi karartıyor, kendi bileklerimizi kelepçeliyorsak eğitime ve eğiticiye gereken değeri vermediğimizdendir.

EĞİTİME YAPILAN YATIRIM, UZUN VADEDE, EN DEĞERLİ YATIRIMDIR. GELECEK NESİLLERE BIRAKABİLECEĞİMİZ EN İYİ KALIT İYİ ve NİTELİKLİ BİR EĞİTİM SİSTEMİ OLMALIDIR.

Eğitim hakkı, en temel insan haklarından biridir. Devlet tarafından ücretsiz sağlanmalıdır. Oysa ülkemizde eğitim, parası olana satılan pahalı bir ürün durumuna düşürülmüştür.

Biraz da iğneyi kendimize batıralım. Ben de öğretmen olduğum için buna hakkımın olduğunu düşünüyorum. Öğretmenlerimizin önemli bir bölümü, gerçek görevlerini yerine getirmediler. Köylerde bilim meşalesini yakmakta çekingen hatta korkak davrandılar. Muhtarın, imamın, ağanın, aşiret reisinin, şeyhin gölgesine sığınanlarımız oldu.

Köylerde; bedava yumurta, süt-yoğurt, sebze meyve yiyebilme karşılığında renksizleşmeyi içine sindirenler az değil… Öğretmenler gününde, öğrencilerinden hediye bekleyenler de az değil… Öğrenciler, öğretmenlerine en pahalı hediyeyi verebilme yarışına girdiler. Meslekî yönden kendilerini geliştirme yolunda çaba harcamaya, gerek bile duymadılar. Kitap okumak yerine, kıraathanelerde oyun oynamayı yeğlediler. “Okuma evi” anlamına gelen “kıraathane” zamanla, oyun evi olan kahvehanelere dönüştü. Bu dönüşümün doğrudan suçlusu -elbette- öğretmen değil. Suskunluğu ve etkisizliği ile suç ortağı olduğunu ise yadsıyamayız.

Sistemden kaynaklanan kısıtlılıklar ve öğretmenlerin kendilerinden kaynaklanan umursamazlıklar sonunda; düşünmeyen, üretmeyen, okumayan bir nesil oluştu ülkemizde. Duyarsızlık, kadercilik, teslimiyetçilik, çıkarcılık yanında; “Rahata erişmek için her yol uygundur.” anlayışı tavan yaptı. Giderek çürüyen, tüm değerlerini çıkar uğruna kullanan bir toplum oluştu.

Öğretmenlerin sırtındaki yük giderek ağırlaşmaktadır. Taşıyamaz duruma gelmeden; çıkar yollar bulunmalıdır. Toplumu değiştirme, geliştirme ve dönüştürme görevini anımsamalıdır öğretmenler.
****
Bir öğretmenler gününü yine olumsuzlukların burgacında kutlamanın ezikliğini yaşıyoruz. Özgür, bağımsız, üretici, bilimsel, çağdaş, eşitlikçi eğitim çabalarının; başarıyla buluşması umuduyla, tüm eğitimcilerin öğretmenler gününü kutluyorum.

Haydar Bibinoğlu

Not: CHP Derince İlçe Yönetimi, Öğretmenler Günü ile ilgili bir yazı yazmamı istedi. Yerel gazetelerde ve İlçe Yönetiminin internet sitesinde yayımlamak için... Yukarıdaki yazı, yazdığım o yazının, daha da genişletilmiş biçimidir.

 
Toplam blog
: 71
: 774
Kayıt tarihi
: 01.03.07
 
 

Emekli Öğretmenim. Anadolu Üniversitesi, AÖF, Eğitim Önlisans Programı mezunuyum. İlgi Alanım: Si..