Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Haziran '08

 
Kategori
Eğitim
 

Öğretmenlere ilkyardım seminerleri...

Öğretmenlere ilkyardım seminerleri...
 

Geçen hafta üç gün ilkyardım seminerine katıldım. Bir ilköğretim okulunun bodrum katındaki toplantı salonunda yapılan seminere değişik okullardan 59 öğretmen katıldı. Zaten salon 60 kişilikti. Eğitimciler semineri uygulamalı verdikleri ve birçok uygulamayı da yerde gösterdikleri için, daha ilk günde arkada oturanlarla aralarında sorun yaşandı.

Sabah 8.30’dan öğlen 12.30’ kadar süren seminerde konular o kadar fazlaydı ki, büyük bir dikkatle dinlediğim halde pek çok konuyu kaçırdım. Uygulamalı yapılması gereken eğitimler ise ancak 2-3 kişinin katılımından sonra geçildi. Mesela temel yaşam desteği tatbikatı yapmadım. Model üzerinde solunum ve kalp masajını yapmamız gerekirdi. Çünkü bunu başka bir yerde deneme şansı yok. Çalışan bir kalbe yapılamayacağı için evdekilerde deneyeyim diyemiyorsunuz. En azından masaj yapılacak doğru yeri bulma adına bir kez olsun eğitimcilerin gözetiminde yapmamız gerekirdi. Bu işin çok zor olduğu ve oldukça efor gerektirdiğini de görnüş olduk. 1 turda yani 2 solunum, 30 kalp masajında kolları ağrıyıp yarıda bırakan birisi oldu. Eğitimcilerde bu konuyu verirken her gruptan beş kişi yapsa büyük başarı demişlerdi. Demek ki bu kalabalık gruplarda öğretemediklerinin farkındalar. Uygulama yapmadan, hatta birkaç kez uygulamadan sadece görerek nasıl öğrenebilir ki insan?

İlkyardım aslında ülkemizdeki eksikliği en fazla olan konulardan biri. Gerek trafik kazaları, gerekse ev içi kazalarda, her anne ve babanın ilkyardımı bilmesi şart. Bu seminer bir haftalık bir zamanda, 20 kişilik gruplarla verilse, bu kadar öğretmene eğitim vermek belki yıllar sürer fakat en azından her grupta en az 15 kişi ilkyardım uygulayacak kadar eğitilir. Bir de zorunlu olmasını doğru bulmuyorum. Bazı insanlar o kadar paniklerdir ki, istediğiniz kadar eğitin, öyle bir zamanda asla öğrendiklerini hatırlamayacaktır. Kan görünce bayılan bir ilkyardımcı düşünmek mümkün mü? Oysa ilkyardımı yapacak kişi soğukkanlı olmalı. Bu nedenle gönüllü olarak katılım sağlanmalı. Öğretmen olmuş biri, herhalde kendini ilkyardım uygulayıcısı olup olmayacağını bilecek kadar tanır. Böylece grup sayıları otomatik olarak düşer. Bir de ehliyeti olan herkesin ilkyardım dersi aldığını düşünelim. Buna göre trafiğe çıkan her şoför ilkyardım uygulamasını bilmeli. Ama bizde o işte uyduruktan yapıldığı için hiç kimse birşey bilmiyor maalesef. Ya da zaman içinde bilgiler unutuluyor. Trafik denetimlerinde belli aralıklarla kursun alınması zorunlu tutulabilir.

Bu seminerde öğrendiğim en önemli bilgilerden biri de ilkyardım uygulama konusuydu. Hasta bilincini kaybetmiş ise ve bizim de sertifikamız varsa ilkyardım uygulamak zorundaymışız. Eğer bilinci açıksa, ilkyardım isteyip istemediğini sorup, istiyorsa uyguluyor, istemiyorsa dokunmuyoruz. Bizim yardımsever vatandaşların her olaya karga tulumba dalmalarını düşününce bu konudan kimsenin haberi yok gibi. Hasta istemiyorsa dokunmuyoruz! Aksi halde suçlu duruma düştüğümüzü bilmemiz gerekiyor.

Sonuç olarak çok yararlı bilgiler verilmiş olsa da, gerçek anlamda ilkyardımcı yetiştirmekten uzak bir seminerdi. Harcadığımız zaman ve emek ve en önemlisi eğitimcilerin harcadığı zaman ve emek boşa gitti. Oysa eğitimciler harikaydı. İlk defa bu kadar konusuna hakim eğitimcilerle karşılaştım. Sağlık Meslek Lisesi öğretmeni olan bir erkek ve bir kadın eğitimci gerçekten konusunda uzmandı. Öğretmenlerle iletişimde biraz sorun yaşasalarda ki, bu sorunun kaynağı iki tarafta değildi, yine de çok bilinçli bir eğitim verip, bütün soruları yanıtladılar.

Seminer sonunda bir de sınav vardı. Öğretmenlerin hali görülmeye değerdi doğrusu. O öğrencilerine göz açtırmayan öğretmenler birbirlerine bağıra bağıra soruların doğru cevabını sordular. Zaten eğitimcilere de sorunca söylüyorlardı. Anlamsız bir değerlendirme ile seminere katılan herkes sertifika almaya hak kazandı. 3 yıl süreyle ilkyardımcı sertifikasının gereklerini yerine getirecek bir sürü öğretmen var artık. Çünkü ocak ayından beri bu seminerler sürüyor ve herkes alana kadar da sürecek.

Bu arada bebek sahibi olan veya olacak olan ailelerin mutlaka bu eğitimi alması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü öğretilen her teknik 1 yaşına kadar olan bebeklerde farklı uygulanıyor. Solunum durması, bilinç kaybı, şok, koma, boğulma vb. durumlarda ilk 5-6 dakikada yapılan müdahalenin önemi, anne babaların bu konuda çok bilinçli olmalarını gerektiriyor. Ayrıca, doktorluğun ne kadar çok zor bir meslek olduğunu bir kez daha öğrenmiş olduk.

Bize verilen seminer notlarına göre bir ilkyardımcının özellikleri şunlar olmalı:

o İnsan vücudu ile ilgili bilgilere sahip olmalı,

o Önce kendi can güvenliğini korumalı,

o Sakin olmalı,

o Kendine güvenmeli,

o Eldeki olanakları değerlendirebilmeli,

o Olayı anında ve doğru olarak haber vermeli ( 112’yi aramak ),

o Çevredeki kişilerinden yararlanabilmeli.

Soğukkanlı biri olarak beni iyice eğitselerdi iyi bir ilkyardımcı olabilirdim. Ancak şu halde yarım yamalak bir ilkyardımcı olduğumu biliyorum. Amacına ulaşmayan, ama ulaşmış sayılan eğitim işleri bizi bu hale getiriyor. Dostlar alışverişte görsün hesabı!

Herkese sağlıklı günler diliyorum…

 
Toplam blog
: 111
: 5210
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

1997 yılında öğretmenliğe başlamış bir mühendisim. Bir oğlum var. Çocukları ve yaşamı seviyorum. ..