- Kategori
- Kitap
Oğuz Tümbaş'ın Küşüm Çınlaması'nı okurken
Şair Oğuz Tümbaş...
“Nereden başlar ilk yaz telâşı
Yaz nereye kadar terli
Bocalayıp durduk, düş ve gerçek arasında
Belki de yarım döndük mevsimler kapısından
Bakınca geriye hepsi an
Hepsi bellekte anı
Aman ne iyi
Bulduk şiir çocuğunu
İçimizdeki
Aydınlık resimler çizdik kent duvarlarına “
( düş, gerçek ve ayrıntılar: s.7 )
Bu özgün dizeleri Gaziantepli şair Oğuz Tümbaş’ın yeni yayımladığı “KÜŞÜM ÇINLAMASI” adını taşıyan az ve öz yazılan sade bir alanda ışık gibi parlayan gerçek şiir denizinden bizlerle şiir dolu muştular getiren sevgili Oğuz Tümbaş’ın adını andığımız bu kitabından alıntı yapak sizlere sundum.
Oğuz Tümbaş bizlere güney havasını, güney iklimi dizelerinde sade ve samimi bir dost şair edasıyla yansıtıyor. Tertemiz bir kapakla günışığına çıkan “Küşüm Çınlaması” ( şiirler ) yapıtı İzmir’de Nezih-Er Yayınları arasında çıkmıştır. Birinci baskı Şubat 2011.
Doğrusunu söylemek lazımsa “ Küşüm” sözcüğü benim de ilgimi çekti. Masamın üzerinde ki sözlüklere ( TDK ) baktım sayfa: 1443’te şunları okuyorum: Küşüm: İ.hlk. 1- kuşku, 2-Kaygı anlamını yazdığını gördüm. Gerçeği ifade etmem gerekirse pek tatmin olamadım, bu yöresel bir sözcük olabilir diye düşündüm. Ve düşündüğüm gibi oldu. Konuyla ilgili daha önce bir yazı daha okumuştum Zonguldak / Bartın’da yayımlanan “Şehir Dergisi “ imdadıma yetişti… Şehir Dergisi’nin S: 66, Ağustos - Eylül 2011 sayılı dergide Bülent Güldal’ın “ Küşüm Çınlatması” başlık yazısında öğrenmiş oldum. Sanat ve edebiyatla ilgili yazılarını Şehir Dergisi’nde zevkle okuduğum Bülent Güldal şunları yazıyor:
“Kitabı elime aldığımda “Küşüm Kelimesine takıldı gözüm; bu sözcüğün Çukurovalı olmadığını anlamıştım.(…) Kuşku ve kaygıyı karşıladığını biliyordum. Ama çağrışımlara açık bir yapısı olduğunu düşündüğümden olacak anlamını bir de şairin kendisinden öğrenmek isteği duydum; Ömer Asım Aksoy’un Gaziantep Ağızı isimli kitabında, “Küşüm'ün “karşılığının “eksiklenme, kendini suçlu hissetme, mahcubiyet dolu” olarak geçtiğini öğrendim.
Küşüm Çınlaması” nın anlamı böylece ortaya çıktı” ... Sayın Bülent Güldal’a bu açıklamasından dolayı ayrıca teşekkür ediyorum. Ben de tahmin ettim. Bunun yöresel bir sözcük olduğunu Gaziantep’ e bir kelime olduğunu tahmin etmiştim. Öyle de oldu. Şiir kitabı için elbette düşündürücü bir isimdir. Zaten son zamanlarda bu tür isimleri tercih eden, benimseyen şairlerimiz de vardır.
Oğuz Tümbaş'la, Ankara’da çıkan Çele Dergisi’nde yan yana geliyorduk, o günlerden bu yana birbirimizin izini yitirmedik. Aramızda dostluk ta kopup gitmedi. Sevgili Oğuz Tümbaş Şairliğinden öte iyi bir insandır, o yükseldikçe susuz kalmış topraklara uzanan bulutlar gibi alçaldığını görüyorum. Her türlü benlikten uzaktır. Bencil de değildir, paylaşmayı sevendir. Sıcakkanlıdır. Aslını, toprağını asla unutmayan bir sanatçıdır. Sağ olsun beni de hiç unutmadı. Bana imzalı olarak gönderdiği ve özenle yazdığı bu kitabında:
“ Çele, Meltem ve Ankara yıllarımda, şiir yokuşlarında 44 yıl sonra sevgili Abdülkadir Güler’e yeniden şiirli, dost bir merhaba… Küşümsüz Zamanlara !...” tarih: 05.09. 2011 – İzmir” diye yazıyor. Ben de bu dilekleri “başım, gözüm üstüne “ kabul ediyor ve sevgili Tümbaş’a “küşümsüz zamanlar” diliyorum.Teşekkürler ediyorum….
Sevgili Oğuz Tümbaş’ın başka yapıtları da vardır. Onları da kitaplığımın baş köşesinde onurla yer veriyorum: Yürek Söylencesi ( 1998 ), Bellek Pazarı ( 2002 ), İnce Oda ( 2007 ) ve şimdi de elimde bulunan, sizlere tanıtmaya çalıştığım “Küşüm Çınlaması “ ( 2011 ) adını taşın şiirler kitaplarıyla dört şiir kitabına alnının ak teriyle imza atmıştır. Bir de onun yaşadığı ve yazmaya çalıştığı Denemeleri vardır. Onu da zevkle okuduğum kitaplardandır.
Şimdi Oğuz Tümbaş’ın Küşüm Çınlaması adını taşıyan değerli bulduğum ve şiirlerinden keyif aldığım kitabından, şiir olarak hoşuma giden ve benimsediğim bazı şiirsel dizelerini seçerek sizlerle burada paylaşmak istiyorum:
“ Nereden başlar ilkyaz telaşı! / yaz nereye kadar terli “, sahipsiz toplumdan ne anladık / toplumdan uzak kalarak / ( s. 7 ), Kömür ütünün sıcaklığı / bakır mangala kadayıf koyalım / keyfimize eski bir şarkı / gönlümüz varsıl olsun / haydi! ( s. 9 ), acının yaşamı dediniz / babaların derinliğinde / ama erken ağarır saçları annelerinin ( s. 11 ), hüzünler yakın çekimde / belirgin yüzü çekilir / cam deyip geçemezsin / yakışır tüplerde “ ( s. 13 ), Sevgi dilim / ana dilim / anlar seni dilim / gün bahçem aydınlığım “ ( s. 15 ), ah bir yamalasam uçurtmanın rüzgârını / ömrümün kuşları yuvalarından fırlayacak” ( s.19 ), Yanlışa geçit vermem / Gülüşü hain olana sözüm var / incinmiş bir serçenin bile / yürek atışını duyarım yüreğimde “ / küşümlü sokaktan şarkı söyleyen / gümüş kanatlı / rüzgârlara takılır aklım “ ( s. 21 ),Başımı sokacak sokağa dayandım / Sabahçı kahvesinde çay demleyen kumrular / ( s.27 ), Aşk işte / Sözcüğü desenli şarkı ( 34 ), Sözün aydınlığı Yunusça (39 ),bütün çiçekler dostum / ay komşum / yıldızlara çene çalan dilim / çimenlere esrik düşüyor ( 40 ),gibi güçlü anlamlı şiirsel dizeler vardır. Bunlar henüz yakası açılmadık ve kirlenmemiş dizelerdir.
Şairimizin “EKSİK” diye bir şiiri var ki bana Beşparmak Dergimizin genel yayın yönetmeni Talat Avcı’ nın yeni yayımladığı “ADRESİ EKSİK” adlı şiir yapıtını anımsattı. Onu da keyifle okuduğum şiir yapıtlarındandır. Adı da yerli yerinde “Adresi Eksik “ ben düşünüyorum da şairlerin adresleri neden eksik? Benim de kimin zaman adresim eksik yazılıyor… Sözü fazla uzatmadan ve eğip bükmeden Oğuz Tümbaş’ın “ EKSİK “ Şiirinden bir, iki dizeyi birlikte okuyalım:
Noktasını koyamadım
Bir çimdik tuz eksik
Şiirimde
Biri bitmeden
Yenisinin telaşı
Göğe bakınca kulağım çınlıyor
Kuşlar beni arıyor
Sesimle
Bütün çiçekler dostum
Gökte ay komşum
Yıldızlarla çene çalan dilim
Çimenlere ekrik düşüyor
Noktasını koyamadım
Baharatı eksik
Biberi eksik
Turşusu eksik şiirimin
Ama kendini duyumsatıyor…
( Eski. s. 40 )
Şiirlerindeki baharatı, tadı, tuzu, biberi ve turşusu eksik olsa da şiirlerinin tadı insanın dimağında kalıyor… Şiirler okundukça daha da derin manalar kazanıyor. Kim ne derse desin Oğuz Tümbaş güzel ve harika ve henüz yakası açılmadık sözcüklerle şiirler yazıyor.
Bu güzelim dizeler arasında eskimiş sözcük, çalı çırpı veya deve dikeni bulamazsınız. Şairimizin Türkçesi, dili de sade, duru ve yalındır. Şiirleri her türlü yapmacılıktan uzaktır. İmgeleri yerli yerine kullanmasını çok iyi biliyor. Şiirlerde uyak örgüsü telaşı yoktur… Şiirleri içinden geldiği gibi yazıyor, sözcükleri seçerek kullanmasını biliyor, şiirleri rahat ve akıcı insanı yormadan okunuyor, ezberlenecek şiirleri vardır. Ben hoşuma gelen dizeleri özet olarak yazdım. Gerisini bu işi iyi bilenlere saygıdeğer şiir ustalarıma bırakıyorum.
Şair Oğuz Tümbaş’tan örnekler verdiğim bu şiirleri yaklaşık 64 sayfalık kitabında 38 şiirine yer vermişlerdir. Bunları yazarken de edebiyatımızda şiirleriyle tanıdığımız ve “ güle çalışan şairlerimizi de unutmamıştır. Ahmet Uysal, Behçet Necatigil, Ahmet Arif, Ülkü Tamer, Ceyhun Atuf Kansu, Kemal Özer, Ayhan Can, Refik Durbaş, Hidayet Karakuş, adaşım Abdülkadir Budak, Fergun Özel, Çiğdem Sezer, gibi değerli şairlerimize dizelerinde yer vermiş, bir vefa ve bir dostluk borcunu da ödemiştir. Bugün bunların çoğu yok aramızda hepsini rahmetle ve saygıyla anıyorum. Yaşayanlara da sağlıklı ömürler diliyorum. Dedim ya Oğuz Tümbaş şairliğinin yanında sıcakkanlı bir insandır, insana tepeden bakmıyor, alçak gönüllüdür, gönül ve yazın eridir.
Oğuz Tümbaş’ın şiirlerini boşa yazmıyor, az ve öz yazıyor ve yazdıkları da yer buluyor. Onun şiirlerini yaklaşık yarım yüzyıldır sanat ve kültür dergilerinde, çeşitli seçkilerde izliyorum. Örnek olarak Çele, Meltem, Alaz, Akköy, Ardıçkuşu, Beşparak, Afrosdisyas Sanat, Simge, İzmir İzmir, Ünlem, Damar, Şehir, Mavi (Gaziantep ), Deliler Teknesi, gibi sanat ve kültür dergilerinde zaman zaman izleme ve okuma fırsatını buldum. Dili Türkçe yalındır. Şiirlerinde yabancı sözcüklere asla yer vermiyor. Yine Oğuz Tümbaş, yaşadığı il ve ilçeleri de unutmamıştır. Bunları da şiir gergefinde ince elemiş, sık dokumuştur. Örneğin, Oğuzeli, Antep, Urfa, Adana, Ceyhan, Diyarbakır, Bitlis, Siirt, İzmir, Edirne, Keşan gibi gezip gördüğü veya görev yaptığı kentleri de şiirlerinde gizemli dizelerinde onurla yer vermiştir.
Tümbaş’ın kitabının son bölümünde daha önce “İnce Oda” için yazılanlara yer vermişlerdir. Ahmet Günbaş, Ahmet Gök, A.Neyzar Karahan, Hasan Akarsu, Mehmet Sadık Kırımlı, Nesrin Özyaycı, gibi şair ve yazarların da kısa ve özlü olarak değerlendirmelerine yer vermişlerdir, bu da bir saygı, vefa borcudur…
Sonuç olarak:
Oğuz Tümbaş, şiirlerinde nereden nerelere geldiğini, Ankara’daki okul arkadaşlarını, devrimcilik yıllarında yaşadıklarını, Ankara / Kızılay’da güvercinlerle dost olduğunu, kuşları, böcekleri, çiçeklerinin yaşam öykülerini, babaların ve annelerin çığlıklarını, uçan güvercinleri, Ankara’da Umut Sokağı ve uçan sığırcıkları, yol arkadaşlarını, şair dostlarını ve gezdiği kentleri şiirin anlamlı dizelerinde ustaca yer vermiş,gergefte oya işler gibi şiirlerini oluşturmuştur.
Bir gün sanat ve kültür dünyamızda Gaziantepli Şairler ve yazarlar sayfası açıldığında son elli yılın seçkinlerinde ilk baş sıralarda Oğuz Tümbaş’ın da yer alacağı kanısındayım. Bundan dolayı Oğuz Tümbaş’ı kutluyor, daha nice küşümsüz aydınlık dolu yıllara diyorum.