Okuma-Yazma ve Harari Üzerine

Buradaki -ma eklerine özel görevli yapım ekleri deniyor(muş). -me, -ma ekleri aynı zamanda olumsuzluk eki ve emir kipi görevini de üstlenebiliyor. Bu yüzden görevi özel!

Okuma ile yazma, birbiri ardına doğmuş ayrı yumurta ikizleri gibiler. Ya da ruh ikizleri… Biri olmazsa diğeri yapamıyor! Bir şeyler eksik kalıyor.

Mantıken yazma ediminin [1] önce yazılması gerekir gibi gözüküyor. Öyle ya… Yazılma olmadan okunma da olmaz! Neyi, nasıl okuyacaksın? Ortada yazılı bir şey yok ki…

Sıralama pek de önemli değilmiş gibi görünse de önemli!

Aslında, Tarihteki ilk yazıdan sonra bu sıra değişmiştir kanımca. Artık yazılı bir şey var… İlkin okunacak, sonra yazılacak.

Her okurun yazması şart değil ama her yazarın okuması şart! Kendinden bir şeyler katmalı yazısına. Bu nedenle başka yazıları, kitapları da okumalı ki oralarda olup da kendinde olmayan yenilikleri ekleyebilmeli dağarcığına. Kendisinde önceden var olan bilgi ile çarpıştırıp sentezlemeli. Katıldığı görüş ve düşünceleri paylaşmalı, katılmadıklarını eleştirebilmeli. Tabii usulünce…

* * *

Bu düşüncelerle başladım Aralık ayına. Gerçi benim yazarlığım ne ki? 8 yılda topu topu 76 blog yazmışım. Onların içerisinde de 32 yıl önce karaladıklarım bile var… Neyse o, başka konu…

Okuma ile yazmanın, "biri olmazsa diğeri"nin olabileceğini yaşadım.

Geçen blogumda yazdığım gibi Harari'nin "… Sapiens" kitabı vardı elimde. Görece düzenli bir okumayla 30 günde bitirdim. Aslında çok çok 15 güne sığabilecek bir kitap. Ama ben, e-kitap olarak okumayı tercih ediyorum. (Gözler, "kalk gidelim" diyorlar artık. Yazı tipinin büyüklüğünü değiştirmek, zaman zaman da PC’nin büyütecini kullanmak gerekiyor. Selüloz medyada olmuyor bunlar.) Haliyle düşük oluyor okuma hızım.

Üç kitabın birincisiydi "… Sapiens". Sayfalar arasında gezinirken bilmediğim, yeni duyduğum ya da doğrusunu yeni öğrendiğim çok şeye rastladım.. Tersi de doğru bunun. Eskiden beri doğrusunu bildiğim, ama o şekilde yazılınca daha doğruymuş gibi gözüken -aslında yanlış- şeyler de vardı, hem de pek çok.

Kimi konulara hiç dokunmamış. Ya da çok az durmuş üzerinde… O nedenle, üç kitabı da okuduktan sonra bir blog yazmayı düşünüyorum. (Her bölümün üzerine blog değil kitap yazılabilir.) Örneğin kendisi de eğitim öğretim camiasından olduğu için, hayvanlarla insanı birbirinden ayıran şeylerin başında gelmesi gereken (bence tabii) eğitim öğretim kurumlaşmasının tarihçesini epeyce geniş biçimde anlatmasını beklerdim. Sanmıyorum ama belki öbür kitaplarında vardır.

Kimi zaman da, "Harari, lütfen Tarihçi olarak kal! Bize ne çiftlik hayvanlarının psikolojisinden, dönüp dolaşıp onu vurguluyorsun, çok daha önemli konular var," diye isyan edesim geliyordu. Sözün kısası; Harari'yi bana öneren arkadaşımda olduğu gibi, ben de düş kırıklığı yaşadım bir parça. Öte yandan bilmek gerekli böylelerini de, ayrıca birçok malzeme çıktı bana...

2018'in son günlerindeyiz… Tüm dünyanın gönlünce yaşayacağı bir 2019 dilerim.

Babür Akdağ

[1 edim: gerçekleşmiş, olup bitmiş iş, eylem.