Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '16

 
Kategori
Bilim
 

Ölçmeden ileri gidemeyiz

Ölçmeden ileri gidemeyiz
 

* Resimler internetten alıntıdır.


Kalitecilerin; "ölçmeden iyileştiremeyiz" gibi bir şiarı (düsturu, düşünüşü) vardır.

Ölçüm sistemlerini kurmak ülkelerin kalite altyapısını kurmak demektir. Önce herkes doğru ölçtüğünden emin olacak. Bunun için de kalibrasyonun ne olduğunu iyi anlayacak. Gel gör ki memlekette bunu anlayan kaç kişi var?

Sahi nedir kalibrasyon? yeri gelmişken bunu da burada söyleyelim.

Belirlenmiş koşullar altında, doğruluğu bilinen bir ölçüm standardını veya sistemini kullanarak  diğer test ve ölçüm aletinin doğruluğunun ölçülmesi, sapmalarının belirlenmesi ve doküman haline getirilmesi için kullanılan ölçümler dizisidir kalibrasyon.

Yani diyelim ki bir fiziksel büyüklüğü ölçeceksiniz. Bu örneğin "basınç" olsun. Sizin elinizdeki referans basınç ölçer, izlenebilirlik zinciri içinde belli bir  belirsizlik değeri dahilinde (daha doğru bir üst referansa göre) ölçüm yapıyor. Ölçülecek aynı miktarları (burada basınç) hem elinizdeki referans basınç ölçer ile ölçüyorsunuz hem de kalibre edilecek cihazla. Bunları farklı ölçülecek miktar değerlerinde bir tablo halinde yazıyor ve bu sonuçları raporluyorsanız işte buna kalibrasyon deniyor. Yani kalibrasyon, bir ayarlama işlemi değildir.  Ölçülen değerin kabul edilebilir sınırlar  içine mekanik veya digital bir işlemle almak değildir. Kalibrasyon, bir tamir veya bakım işlemi de değildir. Kalibrasyon, cihazın ölçülecek miktarları ne kadar doğru ölçtüğünün tespit edilmesi işlemidir. Bir cihazın doğru ölçüp ölçmediği kalibrasyon yapılarak anlaşılır. Bir ölçüm cihazının, uluslararası izlenebilirlik zincirinde yeri olan daha doğru bir referansa  göre doğru ölçüp ölçmediğinin belirlenmesidir kısaca kalibrasyon işlemi.

Yararlı şeyler yapmayı, iyileştirmeyi, daha da ilerletmeyi bir mühendis tasarlayıp hayata geçiriyorsa mutlaka bir araca/alete ihtiyac duyar. O nedenle insanlık, uygarlığın başından beri kafayı “aletle” bozmuştur. Önceleri o aletler, kürek, kazma, tırpan, çivi, ip iken bugün kompleks makine ve onların ayrılmaz parçası olan ölçüm cihazlarıdır.

Bir uçak düşünün, rakım ve irtifayı ölçmekte kullanılan altimetresi doğru ölçmüyorsa emniyetle yere inebilir mi? Ya da dünya yörüngesinde dolaşan binlerce uydudaki atomik saatlerde olabilecek milyar mertebesindeki bir ölçüden sapma, kimbilir yeryüzünde GPS kullanan gemilere kaç km’lik sapmalarla bilgi verecektir.

Milattan Önce 3000 yılında piramitler Cubit'lerle inşa ediliyordu. Her formen, her ay kullandığı Cubit'leri “Royal Cubit” ile karşılaştırmak zorundaydı. Karşılaştırma yapılmaması o zamanlar ölümle cezalandırılıyordu. Mısır “Cubit” çubukları, eski Mısır firavunlarının dirseklerin orta parmaklarının ucuna kadar olan mesafeye eşit olan bir uzunluk ölçüsü birimiydi. Yine Eski Roma'da Milattan Önce 1101 yılında Kral 1. Henry'nin burnundan el başparmağına kadar olan mesafe “YARD” olarak tanımlanmaktaydı.

Piramitlerin de sağlam bir geometri formu olması mühendislerin de temelleri ile aynı kaynaktan çıkıyor demek ki: Ölçümden.

1840 yılında, Üretim Mühendisi olan Joseph Whitworth ilk defa vidaya giren somunu standartlaştırmıştır. Böylelikle her üretilen somunun vidayla eşleştirilmesine gerek kalmamıştır. Joseph Whitworth’un "ölçebiliyorsan üretebilirsin" sözü insanlığın hafızasına girmiştir.

1883 yılında Lord W.T. Kelvin, “eğer ölçebiliyorsan ne hakkında konuştuğunun farkındasın, eğer ölçtüklerini bir de rakamsal olarak ifade edebiliyorsan, ölçtüğün “niteliğin” ne olduğu hakkında artık bilgi sahibisin, fakat ölçemiyorsan ve rakamsal olarak da ifade edemiyorsan sahip olduğun bilgiler yetersiz ve tatmin edici değildir, bu bilgiler bilimsel çalışmaların ilerlemesi açısından bir başlangıç olabilir ancak bundan ne kadar emin olduğun belli değildir” demiştir.

Ülke olarak hala emin miyiz? Hala araştırma safhasındayız, başlangıç aşamasındayız, bir türlü somuta dokunup (ölçüp, biçip) somut, değerli, yararlı şeyler tasarlayıp kendi markamızla üretemiyoruz.Dünyaya sunamıyoruz.

Üniversite eğitimimizin baştan aşağı yeniden tasarlanması gerekiyor. Sağlam mühendisler, sağlam temel bilimciler yetiştirmek istiyorsak üniversitenin ilk yıllarında çocuklara iyice "mühendis bilincini", "ölçüm biliminin" önemini vermek zorundayız. Artık bence geçmişten büyük dersler çıkarıp yeniden büyük atılımlar yapmanın zamanı gelmiştir.

 

 
Toplam blog
: 648
: 2341
Kayıt tarihi
: 13.09.11
 
 

1995 ODTU Fizik Lisans, 1998 ODTU Fizik Yüksek Lisans (Biyofizik)  mezunuyum. Özel sektörde kalit..