Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Ekim '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Ölmeden önce...

Ölmeden önce...
 

Ölümlerinden sonra kıymetini bildiğim bazı sanatçılar vardır. Bu sanatçıları vefatları sonrasında da olsa tanımak bana mutluluk verir.

Fakat bir o kadar da üzer. Çünkü onlar hayattayken, canlı canlı dinlemek varken, geçmişten gelen bir sesi dinlemek zorunda olmamdan daha ziyade böylesine kaliteli sesleri neden geç tanıdığıma olan kızgınlığımdır bu.

Ben doğmadan veya ben daha küçükken göçüp gitmiş olanları kastetmiyorum burada. Hani aktif bir müzik dinleyicisi olduğum zamanlardaki kayıplarımdan bahsediyorum.

Bu kayıplarımdan ilki Barış Manço’ydu. Lisede servisin en arka koltuğunda dinlerken anlamıştım kalitesini.

Sonra Ahmet Kaya… Ne engin denizmiş ve ben bundan nasıl bihaber kalmışım kendime hayret ettim. Yıllarca dinledim sonra. Hep keşke hayatta olsaydı ve yeni şarkılarına şahit olsaydım diye geçirdim içimden. Hala beni en çok etkileyen seslerden biridir.

En son Kazım Koyuncu var. O naif ve derin sesi nasıl keşfedememişim. O masum duruşu… Kendimi sanırım hep biraz suçlu hissedeceğim.

Fakat geçen gün bu kaybımı biraz azaltacak kadar beni mutlu eden bir olay yaşadım. Bilgisayarda müzik dinlerken, Kazım Koyuncu’nun kardeşini yani Niyazi Koyuncu’yu keşfettim.

O tavır ve ses benzerliği beni adeta Kazım Koyuncu’yu tekrar bulmuşçasına, yeniden hayata dönmüşçesine sevindirdi.

Sanki O’nu dinliyor gibiydi hem de yeni şarkılarla. Şimdi saatlerce bu özlemi gideriyorum. Kazım Koyuncu niyetine Niyazi Koyuncu’yu dinliyorum. 

 
Toplam blog
: 50
: 445
Kayıt tarihi
: 19.05.12
 
 

1983 yılında doğdum. Hayatın yoğunluğundan fırsat buldukça yazarak rahatlamaya çalışıyorum. Yazma..