Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mart '08

 
Kategori
Şiir
 

Ölüm temrinleri-XIII

Ölüm temrinleri-XIII
 

Derler ki kahramanlar
Korkusuz değildir.
İnsan olup da zira
Korkmamak mümkün değildir.

İnsanları kahraman yapan
Korkusunu yenmektir
Korkunun karşısında
Korktuğunu belli etmemektir.

Ölümse hele konu
Gerçek bir yenilmez armada
İnsanın kaçınılmaz sonu
Kim kalmış ebedi dünyada...

Ölüme diklenmek Dumrul gibi
Yiğitlik midir, yoksa delilik mi..

Diklenmek değil belki ama
Dik durmaktır asıl yiğitlik
Bileğini bükemeyeceğin
Ölüm meleği karşısında..
Şeytanın vaadlerine kanmadan
Ruhunu teslim etmektir..

Dik duranlar hayatları boyunca
Yalnız Hak'kın önünde
Eğilmişse başları
Ölüm saygıda kusur etmez onlara
Gelen belki bir dosttur
Ya da arkadaşları..

Böyle bir adam tanıdım ben..
Hem de çok yakinen..
Dimdik yürüdü Hakka
Dimdik yaşadığı gibi
Asla ödün vermeden
Onurundan, yiğitliğinden
Dimdik gitti ölüme
Eğilip bükülmeden

Buna ben şehadet ederim
Çünkü sözünü ettiğim
Benim rahmetli pederim

Kaybedince anlaşılır
Babaların değeri..
Zaten elinde oldukça insan
Neyin değerini bilir ki..

Bir destan değil anlattığım
Zaten olması da gerekmez
Ama şu kadarını söyleyim açıkça
Destan olmak için ne lazımsa
Bu hikayenin içinde
Fazlasıyla bulunmakta

Belçıka'da bir maden ocağında
Yerin yedi kat altında
Sağ kolunu kaptırdığında
Kömür bandına
Sol eline alıp
Yüzlerce metre
Yürüyen bir adam

Otuz iki yaşındaydı
Daha o zaman

Diyetini ödediği
Malullük maaşıyla
Büyüttü ve okuttu
İki kız ve üç oğlan...

Dua ederdi her zaman
Bedelini ödediği halde
Belçıka devletine
Ama asla
Minnet duymadan

Ben derim ki bel ki de
Babamın dualarından
Girmedi birbirine
Onun vefatına kadar
Bozulmadı dirliği düzeni
Şimdi birbirine giren
Düzenini dirliğini yitiren
Belçika devletinin..

Ne midir sonu bu hikayenin
Nasıl mı öldü böyle bir adam
Ömründen bir parça yansıttığım
Kilosu asla yüzün altına düşmemiş
Ama asla şişman gibi görünmemiş
Kapılara sığmayan
Benim babam..

Zaman geçtikçe anlaşıldı ki
Kolunu almakla kalmamıştı
Yerin yedi kat dibindeki
Ölüm endüstrisi...

İçinde de yapmıştı
Epeyce hasar
Kalp, şeker, tansiyon
Ne ararsan var..

Rekor Hilmi Amcada
Demişti doktoru
Bir günde içtiği ilaç
Yirmiyi buluyordu..

Sonunda dizleri tutmaz olmuş
Doktorlar anlamışlar belki de
Yapacak bir şey kalmadı
Götürün demişler evine..

Başkaları taşımış böylece onu
Ömründe bir kere

Eve gelirken demiş ki biraderime
Ben ağırım oğul
Sen nasıl taşıyacaksın beni

Ağabeyim de demiş ki
Sen dert etme
Çağırırım bir kaç adam
Onlarca adamın çalıştığı
Dükkanımdan..
Çıkarırız seni
Koyarız bir battaniyeye

Nitekim yapmışlar öyle de

Dedi ki biraderim
Koyduğumuzda her zaman
Uzandığı sedirine
Bir şehadet edip gitti..
Biz ne olduğunu anlamadan
Ruhunu teslim etti..

Ertesi gün yetiştim cenazeye
Eşi, dostu, köylüsü
Şehrin en büyük camisine
Doluşmuştu
Mahşeri bir kalabalık oluşmuştu

İnsanlar hücum etti tabuta
Namazı kılındıktan sonra
İstedim ki ömrünce
Hiç yük olmamış bana
Ama hep yük olduğum babama
Son bir omuz vereyim
Bari son yolculuğunda
Yardım edeyim..

Yapamadım
Onca kalabalık içinde
Bir el kadar yer bulup
Tutunamadım.

Bugün neyim varsa elimde
Mesleğim, kitaplarım
Evim, arabam
Hepsinin sahibi olan babam
Bir gömlek bile giymeden oğlundan
Giydi yakasız, yensiz gömleği..

Onların olmasa da böyle bir isteği
Derim ki, ne yapıp edin
Babanıza bir gömlek giydirin..

Giydikleri gömlek
Sadece kefen olmasın

Bir gömlek bile giydiremedim
Babama diye..
İçinizde ukde kalmasın...!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..