Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '19

 
Kategori
Üniversiteler
 

Ömer Faruk Kaynar ile...

Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Türkçe Öğretmenliği Bölümü Öğrencisi Ömer Faruk Kaynar: “Edebiyatı sevmeyen insan olur mu? sorusu çok mantıksız bir sorudur ve hayatta herkes edebiyatı sever sadece sevdiğinin edebiyat olduğunun farkında değildir”

Ömer Faruk Kaynar, severek Türkçe Öğretmenliği tercihi yapan ve severek okuyan bir genç.  Giray Dinç Kardeşimizin tanıştırdığı Ömer Faruk Kaynar ile keyifli bir sohbet yaptık. Sizinle paylaşalım dedik.

Soru-Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız? Hangi okullarda okudunuz?

Ömer Faruk Kaynar-  Ben Ömer Faruk Kaynar, Çorum İskilip doğumluyum. Beş kardeşiz ve ailemin en büyük oğluyum 23 yaşındayım.  Tokat Gazi Osman Paşa Üniversitesinde Türkçe öğretmenliği bölümünde okuyorum.

Soru-Neden Türkçe Öğretmenliği? Neden Gaziosmanpaşa Üniversitesi? Bu bölümü tercih etmeden önce ve şu an duygularınız arasında en fark var?

Ömer Faruk Kaynar- Türkçe öğretmenliğini seçmemin özel bir nedeni yok fakat gözümde statüsü yüksek bir bölümdü böyle bir bölümü puanımın tuttuğunu öğrenmek beni oldukça sevindirmişti ve bende yazdım. Tokat’ı Çorum’a yakın olduğu için yazdım. Böylece acil bir durum söz konusu olduğunda ailemin yanına rahat bir şekilde gidebileceğim. Tercih etmeden öncede tercihimden sonrada Türkçe öğretmenliği gözümde önemini kaybetmemiş durumda ve bu bölümü okuduğum için mutluyum.

Soru-Çok okuyan bir insan olarak tanınıyorsunuz arkadaşlarınız arasında. Bu size ne fayda sağlıyor? Okuyanla çok zaman alay ediliyor. Sizinle alay edenler de oldu mu?

Ömer Faruk Kaynar- Çok okumak göreceli bir kavram ben kendime göre çok okuduğumu düşünmüyorum,  fakat bunu etrafımdaki birçok insanın okuma sıklığıyla kıyasladığımızda çok okuduğum söylenebilir. Etrafımızdaki birçok genç okumuyor diyemem çünkü hayatlarını kameralarla izlemiyorum sadece kendimi biliyorum bunun nedeni de kendi hayatımı yaşıyor olmam. Okuyanlarla alay eden birisine hiç denk gelmedim bunun nedeni kendi aptallıklarını ifşa etmek korkusu olabilir.

Cevap 4: Yedi kişiden oluşan bir ailem var beş kardeşiz babam işletme mezunu fakat boyacılık yapıyor kardeşlerim: Benden küçük olan Çorum Hitit Üniversitesinde Mekatronik bölümünde okuyor, onun küçüğü lisede okuyor, onun küçüğü imam hatip lisesini açıktan okuyor, onun küçüğü daha bebek okumuyor. Babam hariç ailem beni kitap okurken görürler fakat bunu bir okuma aşkı olarak nitelendirmezler sadece çok okuduğumu söylerler ve her sene eve ne kadar çok kitap getirdiğimden yakınırlar, babamsa okumayı çok sever getirdiğim kitapları ben yokken oda okuyormuş. Onun okuma aşkıyla kıyasladığımda ben bile kendi okumamın okuma aşkı olmadığını söyleyebilirim.

Soru-Tokat’ta Üniversitelilerin sorunu neler sizce? Çözüm yolları neler?

Ömer Faruk Kaynar- Tokat’ta öğrencilerin genel sorunlarını gerçekten sorun olanlar ve olmayanlar üzere ikiye ayırabiliriz. Öncelikle gerçekten sorun olmayanları söyleyeyim Tokat’ın küçük bir şehir olmasından yakınılması, yeterince eğlence yerinin bulunmaması, üniversitede yeterince sosyal aktivitenin olmaması vb. Bir şehirde bunların bulunmaması kimsenin eğitimini aksatmaz kimseyi bu sorunlar öldürmez. Gerçekten sorun olanlara gelelim ulaşımda elli kişilik minibüslerin kullanılması ve bu minibüslere haddinden fazla yolcu alınması. Bazı yurtlarda sürekli elektrik ve su hatlarının arızalanması nedeniyle elektrik ve suların kesilmesi akademisyenlerin öğrencilerden öğrencilerinde akademisyenlerden korkması işte bunlar gerçekten sorun.

Soru-İyi bir Türkçe Öğretmeni sizce nasıl olmalıdır?

Ömer Faruk Kaynar-  Bir Türkçe öğretmeni mesleğinin farkında olmalıdır. Mensup olduğu toplumu nasıl etkilediğini ve etkileyeceğini bilmelidir eğer mesleğini hakkıyla yapmazsa milletine nasıl bir zarar açacağını bilmelidir. Alanında yeterli olmalıdır bunun yanında öğrencilerini ve velileri etkileyecek potansiyelde olmalıdır. Öğrencilere model olarak onlara ideal insan davranışlarını canlı bir şekilde göstermeli ve onları bu davranışlara özendirmelidir. Hareket ve tavırları tutarlı olmalıdır ki öğlencilerinin saygısını kazanabilsin.

Soru-Hayatta “keşke yapmasaydım” dediğiniz neler oldu? İyi Ki yapmışım dediklerin neler?

Ömer Faruk Kaynar- Hayatta keşke yapmasaydım dediğim bir şey olmadı bunu şuradan biliyorum eğer beni zaman makinasıyla geriye götürseler hiçbir şeyi değiştirmeden geri dönerdim. İyi ki yaptım değim şeyler ise hatalarımdan ders çıkarmam olmuştur.

Soru-Çok okuyan bir öğrenci olarak okuyan ve okumayan arasında ne farklar var?

Ömer Faruk Kaynar-  Okuyan insan ile okumayan insan arasındaki farklar hayatın birçok alnında kendisini belli eder. Gerek hal ve tavırlarda gerek tutum ve davranışlarda gerekse olaylara tepki verme ve olayları farklı açılardan anlayıp yorumlama sürecinde bu iki insan arasındaki fark bariz bir şekilde görülür, fakat bu fark insanların gözüne en çok bu iki insanın konuşma ve kendini ifade etme biçimlerinde batar. Okumayan insan kendisini birkaç söz kalıbı ya da hayatta sürekli kullanılan yarı doğru yarı yanlış ne anlama geldiğini bile bilmediği kavramlarla konuşur kendisini ifade etmeye çalışır bu nedenle bir süre sonra yetersiz kaldığını görerek kendisini absürt hareketlerle ifade etme yoluna gider. Olaylara sadece yaşadığı çevrenin değer ve anlayışlarıyla bakar ve olayları bu sınırlı bakış açısıyla yorumlar. Okuyan insan bunların tersine kendisini net bir şekilde ifade edebilir. Ne istediğini bilir kendisini tam olarak yeterince ifade edebildiği için duygularını ifade etmek için bir takım absürt hareketler yapmaz. Olayları birçok yönüyle inceleyip yorumlayabilir çünkü kitaplar ona yaşadığı çevrenin dışına çıkabilme imkânı vermiştir.

Soru-Edebiyatı sevmeyen insanlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ömer Faruk Kaynar- Edebiyatı sevmeyen insan olur mu? sorusu çok mantıksız bir sorudur ve hayatta herkes edebiyatı sever sadece sevdiğinin edebiyat olduğunun farkında değildir. Edebiyat deyince insanın aklına divan edebiyatı ve ne denildiği anlaşılmayan kelimelerden oluşan kapalı şiirler, beyitler vb. türler gelmemeli. Unutmamamız gereken en önemli nokta halk edebiyatı diye bir dalın da olduğudur. Bu dalın içinde türküler, maniler, ninniler, küçük yaşta dinlediğimiz hikayeler ve hatta bilmece ve tekerlemeler bile girmektedir. Edebiyat bir toplumun can damarlarındandır bu yüzden edebiyatı sevmeyen insan hayatta olamaz çünkü her inşa edebiyatla büyümüştür. Aralarındaki fark şudur edebiyatı sevmeyen insan ölü bir insandır.

Soru-Türkçe Öğretmenliği okumak isteyenlere neler önereceksiniz?

Ömer Faruk Kaynar- Genel olarak Türkçe öğretmenliği okumak isteyenlere şunu öneririm sakın buraya gelirken en akıllı benim burayı yüksek puanlarla kazandım diyerek bu bölümü küçümsemeyin bunun yanında sayısal dersler verilmiyor diye kafamız rahat olur dersleri çok kolay geçeriz diye de düşünmeyin çünkü öyle dersler var ki keşke matematik ve geometri derslerini mumla aratır.  Ben bu hayatımda ilk kez bu kadar zeki insanı da ilk defa bu bölüme gelince gördüm siz leb demeden adamlar Çorum’daki bütün kuruyemişçileri sayabilecek kadar zekiler. Bunun yanında bu bölümde okuyabilme gerçekten azim ve fedakârlık isteyen bir iş size samimi bir şekilde söyleyebilirim ki eğer bu bölümü bitirebilme için harcadığım emeği üniversite sınavlarından önce harcamış olsaydım istediğim üniversitenin istediğim bölümüne giderdim.

Çok sağ ol. Çok güzel röportaj oldu.

 
Toplam blog
: 1096
: 1558
Kayıt tarihi
: 28.12.07
 
 

1967 Tokat'ın  Pazar ilçesi doğumluyum. İşitme engelliyim. İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültes..