Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Temmuz '09

 
Kategori
Edebiyat
 

Ömer Yaya'nın ardından

Geçen gün bizim Söke Ekspres’i alınca birinci sayfada acı bir haberle karşılaştım. 29 Kasım 2008 tarihli gazetemizde şunları okuyoruz: İLÇE TARIM’IN ACI GÜNÜ; ÖMER YAYA VEFAT ETTİ. “diye. Bu acı haberle birlikte Ömer Yaya’nın bir de fotoğrafı yer alıyordu. Ömer Yaya geçtiğimiz günlerde Sazlıköy yolu üzeri Batı Söke Çimento Fabrikası önünde, kara yoluna çıkmak isterken, sol taraftan gelen aracın çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’ne kaldırıyor. Yoğun bakımda birkaç gün kaldıktan sonra, Ömer Yaya, iyi duruma gelmiş ve hastaneden evine taburcu edilmişti. Daha sonra evinde rahatsızlık geçiren Ömer Yaya Söke Devlet Hastanesi’ne kaldırılıyor, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamıyor. Haberin özeti bu.

Ömer Yaya 1960 doğumlu idi. Ziraat Okulu Mezunu, uzun yıllar İlçe Tarım Müdürlüğü’nde görev yapıyordu. Evli ve iki çocuk basası idi; yakında emekli olacaktı, Sazlıköy Belediye başkanlığı için seçime girecekti. Heyecanlıydı, ümitli idi, kendisine göre özlemleri hayalleri, düşleri vardı. Daha yapacağı çok işleri vardı. Kendisine güveniyordu. Ne yazık ki ömrü vefa etmedi, talih kendisine yâr olmadı, gülmedi. Sazlıköy yolunda Trafik canavarına yenildi, gitti. Geride acılar, özlemler ve kederler bıraktı.

Ben bunları yazarken yüreğim yanıyor. Böyle bir yazıyı Ömer Yaya için yazacağımı hiçbir zaman düşünmüyordum. Güler yüzlü Ömer’e kim üzülmedi ki. Sevgili Ömer’in cenaze töreninde bulunamadım, bir dostu olarak yanında bulunamamanın ezikliği içindeyim. O günlerde Söke’nin dışında idim. Beni bağışla sevgili Ömer, dost ve arkadaşımdın, kibar ve olgundun. Sana karşı görevimi yapamadım, üzgünüm Ömer. Arkadaşımın biri anlatıyor: Görkemli bir cenaze töreni yapılmış, tüm Söke halkı üzülmüş. Batılısı, doğulusu, güneylisi herkes orada bulunmuş; buna inanıyorum, çünkü Ömer güzel bir insandı, vefalı candan bir dosttu. Daha doğrusu adam gibi adamdı. Gülüşü, hal ve hareketleri candandı. Öyle yamuk filanda değildi. İkiyüzlü, içten pazarlıklı, kin, nefret, kıskançlık gibi vasıflardan çok uzaktı. Kin, dedikodu, menfaat peşinde koşanlardan değildi. Ben bunu onda böyle gördüm. Bölücü, yıkıcı asla değildi.

Elbette bu acı bir haberdi, onu genç yaşta kaybettik. Ben Ömer Yaya’yı yakından tanıyordum, bir ara bizim UTKU Sürücü Kursu’nda da Trafik ve Çevre Bilgisi Dersleri için görev almıştı. Cana yakın, dürüst, sevecen ve tertemiz bir karaktere sahipti. Yalanı, dolanı yoktu. Kendine özgü bir kişiliye sahipti. Temiz giyinir, ağırbaşlı idi.

Benim not defterimde özellikle şair ve yazar dostlarımın vefat tarihlerini adlarını yazıyorum.

Son birkaç yılda kimleri kaybettik. Hemen aklıma gelenleri yazıyor, tatlı uykularından uyandırmak istiyorum rahmetle ve saygıyla anıyorum hepsini. Sadece Söke’de olanları yazıyorum: Prof. Dr. Mehmet Eröz, Hilmi Meydan, Yusuf Çakır, Mustafa Kocabıyık, Ramazan Özenç, Mehmet Ali Asrav, Prof. Dr. Akgün Aydeniz, Avukat Ahmet Güçsav, Necip P.Alpan, İlhan Doğan, Şahap Öğretmen( soyadını yazamadım), Mehmet Ali Akkar, Koca Müftü Mustafa Yazıcıoğlu, Vali Recep Yazıcıoğlu, İskender Cenap Ege, Mustafa Özcanyüz, Mehmet Emin Yalçın, Hüseyin Gelirgün, Behzat Selçuk, Kâmil Erdin, Bayram Bilir, Hasan Çetkintürk, Aslan Tuntaş, Kemal Algı, Mesut Coşkun ( Özgür Işık ), Selim Sabit Pülten, Mehmet ve eşi Edeviye Abacan, Rasih Azbazdar, ve nihayet Ömer Yaya. İşte bunları hep ayrı ayrı değişik tarihlerde kaybettik. Gerçi onları unutmadık, zamanı gelince birer birer hatırlıyor ve rahmetle anıyoruz. Ne var ki ölüm acıdır. Yüce Mevlâ’m dost ve yakınlarına , sevenlerine sabırlar ihsan etsin., demekten başka elimizden başka bir şey gelmiyor, Allah’tan sabırlar diliyorum. Her nefis mutlak surette ölüme mahkûmdur. Ancak herkes sırasını beklemek zorundadır, bu bir gerçektir..

Geçen gün Su Yolcu Sürücü kursuna gittim. Çünkü Ömer Yaya, orada Trafik ve Çevre bilgisi Derslerine giriyordu. Su Yolcu personeli çok üzgündü. Acılarını paylaştım. Su Yolcu Müdiresi Hülya Suyolcu ağlıyordu. Teselli etmeye çalıştım. Ömer Yaya’nın fotoğrafını özel olarak büyütüp çerçevelemişti. Bir masanın ortasına koyup çiçeklerle karanfillerle süslemişlerdi.” Bu fotoğrafını okulumuzun Trafik ve Çevre Bilgisi Dershanesine asacağım ”diyordu. Elbette bu bir vefa borcu idi.

Daha sonra İlçe Tarım Müdürlüğü’ne uğradım. İlçe Tarım Müdürü Sayın Mehmet Ali Körlü Bey’inde acılarını paylaştım, başsağlığı diledim, Acılar paylaşıldıkça azalır derler. Kadere boyun eğmek zorundayız. Şu gerçeği unutmamak gerekir: Ölüm acı da olsa yukarıda adlarını yazdıklarımla beraber Ömer Yaya gerçek dostuna kavuştu bugün. Bir gün elbette er geç bizde o büyük kente uğramak zorunda kalacağız. Bunu iyice unutmayalım. Yunus Emre’nin sesine kulak verelim.

Başta Ömer Yaya ailesi, eşi, çocukları, kardeşleri, yakınları ve sevenlerine başsağlığı, sevgili kadim dostum Ömer Yaya’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânı cennet olsun diyorum. Sözlerimi ünlü şair Yunus Emre’nin şu manidar sözleriyle bağlamak istiyorum:

<ı>

<ı>Bir nazarda kalmayalım

<ı>Gel dosta gidelim gönül

<ı>Hasret ile ölmeyelim

<ı>Gel dosta gidelim gönül

<ı>

<ı>Bu dünyada kalmayalım

<ı>Fanidir aldanmayalım

<ı>Bir iken ayrılmayalım

<ı>Gel dosta gidelim gönül

<ı>

<ı>Ölüm haberi gelmeden

<ı>Ecel yakamız almadan

<ı>Azrail hamle kılmadan

<ı>Gel dosta gidelim gönül

<ı>

<ı>Gerçek erene varalım

<ı>Hakk’ın haberin soralım

<ı>Yunus Emre’yi alalım

<ı>Gel dosta gidelim gönül.( 1 )..

<ı>

<ı>1) Yunus Emre’den Seçmeler / Abdülbaki Gölpınarlı.

<ı>Akbank Kültür Yayınları İstanbul z1971.

<ı>

<ı>

 
Toplam blog
: 2227
: 832
Kayıt tarihi
: 27.06.09
 
 

1946 Mardin ili, Kızıltepe ilçesi'nin Esenli köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Kızıltepe'de bit..