Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '15

 
Kategori
İzmir
 

Onca çabaya rağmen, Erdoğan'a İzmir'liler, itibar etmedi

Onca çabaya rağmen, Erdoğan'a İzmir'liler, itibar etmedi
 

İzmir Valisi Toprak


 

 

 

Seçimler yaklaşıyor ya, siyasiler İzmir’de boy gösteriyor. İzmir’de seçim kaybetmiş  Binali Yıldırım, mecbur kalmadıkça kürsülere çıkmıyor artık. İçinden kırgın. Hem  Hükümete, hem üyelerine. İzmirlilerle arası şimdilik iyi.

“Cumhurbaşkanı üzerine yemin ettiği “tarafsızlığa” tekmeyi vurmuş, AKP’ye oy istiyor…Altında devletin uçağı Helikopter dört tane…Vali, kaymakam, MİT, TRT, polis, jandarma, zabıta, Diyanet, nüfus müdürü, tapu müdürü, okullar, tarım teşkilatı, sular idaresi, park ve bahçeler müdürlüğü, vs peşinde” Böyle diyor, Bekir Coşkun.

Atatürk Stadındaki “toplu açılış” törenleri, niye fiyasko oldu dersiniz? Koskoca sahayı doldurabileceklerini mi zannettiler.? Avuçlarını yaladılar. İzmirliler, yandaş olmadıklarını böylece göstermiş olmaları, İzmirlileri sevindirdi haliyle.

Basın haberi, toplu açılış törenini, “ Valinin çabalarına rağmen” cümleleriyle vererek  “ Erdoğan’ın ilgi görmediğini” yazdı.

İzmir Valisi, iktidara yakın mı? Her kesimde, onu başrolde görüyoruz. İleriki yıllarda bir şey kapmanın  provalarını mı yapıyor sorusunu hatıra getiriyor bu Cumhuriyet Valisinin davranışları.

 Erdoğancılar, daha önceden yazılar yollamış bu kente. “Katılımın yüksek ve coşkulu” olması istenmiş. Eee, siz idareci olsanız n’aparsınız? Bu bir emirdir deyip uyarsınız. Ama İzmir  Valisi, üstüne üstlük,  böylesi durumlarda  daha çok efor sarf ediyor. Neden böyle yapıyor? Sormayız da kendisine. Burnundan kıl aldırmıyor zira.

Ve basın bu haberi ile hükmünü vermiş: “ Valinin çabalarına rağmen,"  toplu açılış programı ilgi görmemiş.

N’olmuş sonra? Halk ortaya sahaya toplanmak istemiş. Sonra da  cayılmış.

626 tesisin topluca açıldığı İzmir’de hal ve gidişat böyle işte.

Emir yüksek yerden.  “Katılım yüksek olsun. Kalabalık, kuru olmasın, coşkulu olsun” demeğe getirilmiş. Der a! Ama halkın sağduyusu galip gelince, akan sular durur elbet. Hoşafın suyunu içince, kalan dipteki taneler bizimdir hesabı. Stadyumda ne çıkarsa bahtına.

Aynı vali, ilgili birimlere, durumu bildirirken hangi cümleleri kullandı acaba? Bunu bilemiyoruz. Evrak sepetlerine bakmadık. “Katılımın yüksek ve coşkulu” olması isteniyor emirde. Valilik de aynı cümleleri mi kullandı acaba? Bilemiyoruz. “ Katılımın sağlanması yönünde tedbirlerin alınmasını rica ederim” demesi kafi değil miydi? İşin içine  kalabalığı ve coşkuyu da katmış mıydı? Yine bilemiyoruz. Vali, ister öyle desin, ister demesin. Oraya gelenler belli.  Ters tepti bu bildirim, öyle anlaşılıyor.

Erdoğan döneminde,  İdarecilerimize bir şeyler oluyor. Gün geçmesin ki, zırt pırt onların haberleri yayınlanıyor. Şimdi de Çayeli Kaymakamlığının başı, konağa asılan Erdoğan’ın kocaman  pankartı ile dertte. O pankartı astıranlar “ Yüksek bir yere asılsın” denilince, bula bula Kaymakamlık binası seçilince, kaymakam n’apsın?  “Kaldırın oradan, yakışık almaz" dese bir türlü, demese de. Kaymakam zılgıt Muharrem İnceden şöyle yemiş: “Türkiye’nin idari yapısı dersini kimden aldın? Başkan mı var Türkiye’de. İndir o pankartı ” Al bakalım, buradan yak! " Eee, n’aparsınız. Karşı tarafın dayatmacı zihniyeti ayyuka çıkmış zaten. Sakal ve bıyık hikayesi, aynen.

Bu hal ve vaziyet, yıllar önce, başka bir senaryo halinde, İstanbul sokaklarında cereyan ettiydi. Sahnede bir belediye çöpçüsü. Vakitler, gün ha doğdu, ha doğacak Kimsecikler yok ana caddede. Otelden çıkıp, karşıya geçmek isteyen çıtkırıldım,  allanmış, pullanmış, kalem topuklu bir kadın su birikintilerinden ceylan gibi sekerek karşıya geçiyor. Çöpçü durmuş, sopasına dayanmış, şapkasını arkaya devirerek,  öbür eliyle de bıyıklarını bırakarak kadına duyururcasına şu sözleri,  ortalığı çınlatıyordu: “ Breh breh gardaş. Ben bu gadunun suyunu içireeeem, fasulyasini bırakirem”

Biz üç arkadaş, çorbacı arıyorduk.  Bu lafları duyunca, yerler ıslak olmasına rağmen,  yerlere yattık gülmekten. Zira gülerken ayaklarımız tutmadı dik durmağa.

Yine de sahada o kadar kalabalığı gördüklerine şükretsinler.

Ört ki, ölem !

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..