Ondört Şubat denklemi

Dikkat! Sevgili bulmak için son bir gününüz kaldı. Yeni birilerini bulamazsanız eski sevgililerinizden birine göz kırpın, şansınızı deneyin. Ne olursa olsun Ondört Şubat’ı sevgilisiz geçirmeyin! Sonra “Popüler Kültür” çok üzülür.

Şubat’ı görür görmez başlamadı mı zaten aleni, gizli mesajlar? Alıveriş merkezleri, yazılı ve görsel medya, 5-6 yılda gözümüzün bebeği olan sosyal medya tam da böyle günlerin işbirlikçi çetesi… Gününde “sevgililer günü” mesajlarını bir yere kadar anlamaya çalışabilirim. Ancak on gündür olanı olmayanı “sevgililer günü”’ile kafayı bozmuş durumdalar. Bana kızmasınlar ama özellikle de sevgili hemcinslerim bu konuya daha bir takmış görünüyor. Paylaşım sitelerinde “bana bunu al!” der gibi, aşk’ı sembolize eden hediye seçeneklerini bile paylaşacak kadar çıtayı yükseltmiş durumdalar. Sorsanız: “ işte aşkı anlatıyor, kalp, çiçek, böcek tasarımı güzel” derler ve ısrarla “aşk ama… “ diye eklerler…

Evet aşk; hani bir zamanlar sofrasına oturulduğunda tok kalktığımız, o doygunlukla hiç kimsenin bahçesindekine benzemeyen, yüreğimizde açan en güzel çiçek… Ezgisini herkesin duyduğu ama sözlerini en fazla iki kişinin anladığı yürek atımı. Âşık Veysel’in deyişiyle “Görenlere açık, körlere gizli” olan ışıklı yol, en güzel armağan, etiketsiz, yedeği olmayan, ederi paha biçilmez…

Evet aşk; artık listeden içeriğine bakıp sipariş edilen. Üzerinde son kullanma tarihinden tutun da, herkese uyacak, ezberlenmiş metinlere kadar düşünülmüş hesaplı rol bütünü. Beklentilerin gerçekleşmesi için izlenen stratejide amaç, daha fazlasına sahip olmak. Ve durmadan tüketmek, sindirmeden, anlamadan…

Ve aşk; hâlâ yalın haliyle bir yerlerde saklı, gözü kara umudumuz…

İlk fırsatta sevdiğinize sıkıca sarılın ve anlamaya çalışın; aslında kimi kucaklıyorsunuz? Kendinizi mi, onu mu? İbre size dönükse “Popüler Kültür” çok sevinecek!

Onu kucaklamayı başarabiliyorsanız Pablo Neruda’nın selamı işte şu dizede:

“Seviyorum demeden bileceksin seni sevdiğimi…”

Yüreğinizi sıkı tutun, sevgiyle kalın…

Özlem Özkaya